Uçmadan önce padişaha şaka yaptı! İlk insanlı roketin az bilinen hikâyesi
Wright kardeşler, adını dünyaya ilk defa motorlu uçak uçuran kişiler olarak duyurdu. Ancak onlardan tam 271 yıl önce kendi icadıyla uçan Hezarfen Ahmed Çelebi ve ilk insanlı roketi icat eden Lagari Hasan Çelebi var ki hem yaptıklarıyla hem de şakalarıyla tarihe geçti.
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Türkiye'nin insanlı ilk uzay misyonu kapsamında seçilen Türk astronot Alper Gezeravcı'nın yola çıkmasına sayılı saatler kaldı. Şu günlerde uzaya 'uçma' fikri her ne kadar kulağa sıradan gelse de 17'nci yüzyıl için Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul'da durum daha farklıydı. Herkesin gözünün üstünde olduğu tarihi yarımada özellikle havacılık ve uçuş denemelerine ev sahipliği yapıyordu. Bu denemelerin ilki 1600'lü yılların ikinci çeyreğinde Hezarfen Ahmed Çelebi tarafından gerçekleştirildi. Lagari Hasan Çelebi de tıpkı Hezarfen Ahmed Çelebi gibi bir ilke imza atacak ve ilk insanlı roketle adını İstanbul semalarına altın harflerle yazdıracaktı. Sultan IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’ın doğumu ile başlayan şenlikler ise Türk tarihine geçecekti. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçar ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Osmanlı Müesseleri ve Medeniyeti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Tarım, Osmanlı dönemindeki uçuş denemelerini Milliyet.com.tr'ye anlattı.
ÖNCE HEZARFEN AHMED SONRA LAGARİ HASAN
17'nci yüzyıl Osmanlı topraklarında önemli keşiflerin yapıldığı hatta tarih sahnesinde ilklerin kayıtlara geçtiği bir dönemdi. Özellikle bilimsel araştırmalar ve deneyler yaygınlaşmış, havacılığa olan ilgi artmıştı. 9'uncu yüzyılda Abbas İbn Firnas’ın kendi icadı ile uzunca bir süre havada kalmayı başarması, uçmakla ilgili yeni umutlar ve hayalleri de beraberinde getiriyordu.
İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci’nin uçma hayali de onlarca icadına yansıdı. Da Vinci, ilkini 1488’de ikincisini ise 1494’te tasarladığı iki proje ile birçok kişinin hayal gücünün sınırlarını zorluyordu. 'Uçan Makine' ve 'Mekanik Kanatlar' isimli bu tasarımlar dünyada uçmak adına yapılan başlıca icatlardandı. Bu keşiflerden tam 139 yıl sonra İstanbul, IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’ın doğumu için düzenlenen şenliklere ev sahipliği yaptı. Uçma hayali yine o günlerde de pek çok kişinin aklından geçiyordu. Göklerde kuşlar gibi süzülmeye dair ise Osmanlı’da öne çıkan iki kayıt var. Prof. Dr. Mustafa Kaçar, o dönemde birçok kişinin aklındaki uçma hayalini şu sözlerle anlattı:
"İslam medeniyetinde kuşları taklit ederek uçma düşüncesi çok eski dönemlere kadar uzanır. İbn Firnas’ın uçma girişimi tarihe geçen ilk denemelerden biridir. Osmanlı devletinde ise erken dönemlere ilişkin iki kayıt bulunur. Bunların her ikisi de aynı dönemde yani Sultan IV. Murad’ın saltanatı zamanında geçekleşmiştir. İlki Hezarfen Ahmed Çelebi diğeri ise Lagari Hasan Çelebi’dir."
'ROKETLER 12'NCİ YÜZYILDAN BERİ KULLANILIYOR'
İstanbul, Kaya Sultan’ın doğumuyla son derece coşkulu kutlamalara sahne oluyordu. Tarihi yarımadada tarihe geçecek bir gelişme yaşanacaktı. Osmanlı döneminin 2’nci uçuş denemesi yapılmak üzereydi. Prof. Dr. Zeynep Tarım, Lagari Hasan Çelebi’nin dünyanın ilk roketli uçuş denemesini yapacağı uçuşu hakkında şu detayları paylaştı:
"IV. Murad'ın kızı Kaya Sultan'ın doğumunda yapılan şenlikler sırasında Lagari Hasan Çelebi kendi icadı olan 50 okkalık barut macunundan 7 kollu bir roketle Sarayburnu'ndan uçmuştu. İcadının barutu bitince de yaptığı kanatları açıp deniz üstüne iniş yapıp yüzerek padişahın seyrettiği köşke gelmiştir."
Prof. Dr. Mustafa Kaçar, roket ve füzelerin İslam medeniyetinde 12'nci yüzyıldan itibaren etkin ve yaygın olarak kullanıldığını belirterek bu malzemelerin kitaplara da konu olduğuna da dikkat çekti. Prof. Dr. Kaçar, "Bilhassa Hasan er-Rammah’ın eserinde ve Memlüklü bir savaşçı olan Zerdkaş Erenbuga’nın yazmış olduğu Kitab el-Anik fi’l-Menacnik adlı kitapta çok sayıda roket ve füze örneğinden bahsedilir" diye konuştu.
UÇMADAN ÖNCE PADİŞAHA ŞAKA YAPTI
Evliya Çelebi'nin çağdaşı olan Lagari Hasan Çelebi'nin roketiyle yaptığı uçuş denemesi, 1848'te yayımlanan gezi yazısı kitabı Seyahatname'de de yer aldı. Bilinen ilk insanlı roketle uçuş denemesini yapan Lagari Hasan Çelebi, Seyahatname’de yer alan bilgilere göre IV. Murad'a da dikkat çekici bir şaka yapmıştı. Prof. Dr. Mustafa Kaçar, Evliya Çelebi’nin bu şakayı Seyahatname’de de anlattığını söyledi.
"Padişahım, seni Huda'ya ısmarladım, Îsâ nebî ile konuşmaya gidiyorum" diyerek Sarayburnu’nda IV. Murad’ın huzurunda fişeğe binmiş, yardımcılarının fişeği ateşlemesiyle havaya yükselmiştir; havada iken yanındaki fişekleri ateşleyince denizin yüzü aydınlanmış, büyük fişeğinin barutu kalmayıp yere doğru düşerken de ellerindeki kartal kanatlarını açıp Sinan Paşa Köşkü önünde denize inmiştir. Oradan da yüzerek padişahın huzuruna gelmiş ve ‘Padişahım, Îsâ nebî sana selâm etti’ diyerek şaka yapmıştır."
BİRİ ÖDÜLLENDİRİLDİ, BİRİ SÜRGÜN EDİLDİ
Roketlerinin itme gücüyle gökyüzüne yükselmeden önce Sultan IV. Murad'a şaka yapan Lagari Hasan Çelebi, uçuşu başarıyla tamamlamış ve kanatlarını kullanarak sağ salim iniş yapmıştı. Prof. Dr. Mustafa Kaçar, Hasan Çelebi’nin denize inerek tamamladığı uçuş sonrası ödüllendirildiğini de açıkladı. Prof. Dr. Kaçar, "Sultan Murad Hasan Çelebi’ye 1 kese akçe vermiş, ayrıca onu 70 akçe yevmiye ile sipahi yazdırmıştır. Evliya Çelebi’nin belirttiğine göre daha sonra Kırım’a Selâmet Giray Han’ın yanına giden Lâgarî Hasan Çelebi orada vefat etmiştir" dedi.
Prof. Dr. Kaçar, Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Osmanlı tarihindeki ilk uçuş olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Kaçar IV. Murad’ın Lagari Hasan Çelebi’yi ödüllendirmesinin aksine Ahmed Çelebi’yi sürgün ettirdiğini belirterek sözlerini şöyle noktaladı:
"Ahmed Çelebi, uçma ile ilgili araştırma ve deneylerini Okmeydanı'nda yapmıştır. Rüzgârın şiddetli olduğu sıralarda 'kartal kanatları' olarak nitelendirilen aletle defalarca uçmuş, böylece rüzgâra karşı uçuşun kaldırma kuvveti temin edeceği kanaatine varmıştır. Daha sonra da Galata Kulesi’nden havalanarak lodosa karşı uçmuş ve Üsküdar’da Doğancılar Meydanı’na inmiştir. Bu olayı Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nden seyreden devrin padişahı IV. Murad, Ahmed Çelebi’ye 1 kese altın ihsan etmiş ve 'Bu âdem pek korkulacak edilecek bir âdemdir, her ne murad edinse elinden gelir. Böyle kimselerin bekası câiz değil' diyerek Cezayir’e sürgün etmişti."