Tüm merak edilenleriyle akne sorunları ve çözümleri
Türkiye’de en çok görülen cilt problemlerinin başında akne geliyor. Özellikle gençlerin korkulu rüyası akneler sadece ergenlik döneminde çıktığı düşünülse de yetişkinlerde de sıklıkla görülüyor. 30 Mart Ulusal Akne Günü’nde Propia’nın gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre sivilceler özgüven problemini beraberinde getiriyor. Daha da ilginci sivilcelerine yönelik ürünleri seçerken tüketiciler hekimlerden daha çok arkadaş tavsiyesine güveniyor. Bilinçsizce uygulanan yöntemler dahil akneye dair her detayı Dermatolog Doç. Dr. Yasemim Oram anlattı.
Türkiye’de akne problem görülme sıklığı nedir? Hangi yaş aralığında daha sık görülmektedir?
Yapılan araştırmalar Türkiye'de en sık görülen cilt probleminin karma ve yağlı cilt tipi olduğunu gösteriyor. Bununla beraber dermokozmetik firmalarının yapmış olduğu araştırmalara göre dermatoloğa başvurma sebepleri arasında akne 1. sırada geliyor. Bu araştırmanın sonuçlarının doğru olduğunu düşünüyorum çünkü bana gelen hastaların yaklaşık olarak %30-35'i akne (sivilce) problemiyle başvuruyor. Bana akne problemiyle gelenlerin %50'sini de gençler oluşturuyor. Akne en sık 12-25 yaş arası ergenlik döneminde ortaya çıkıyor. Benim gördüğüm gençlerin birçoğunda da aknelenme (sivilcelenme) mevcut. Her ne kadar ergenlik çağı problemi gibi düşünülse de yetişkinlerde de benzer oranda akne (sivilce) problemiyle karşılaşıyorum.
Akne sorunu, özellikle gençlerde, ne gibi sıkıntılara yol açıyor? Psikolojik boyutu, arkadaşlık ilişkilerinin etkilenmesi, okul başarısının düşmesi vb. gibi problemlere yol açtığını söyleyebilir miyiz?
Evet, böyle bir korelasyon olduğunu söylemek mümkün. Araştırmalar, akne (sivilce) hastalarının depresyon, kaygı, özgüven eksikliği, zayıf benlik imajı, yalnız kalma hissi ve dolayısıyla yaşam kalitesinde bozulma geliştirebileceğini gösteriyor. Bu durumun hastalarıma da yansıdığına tanık oluyorum.
Akne (sivilce) sorunu yaşayan gençlerin ortak bir noktası var. Tavır farklılıkları... Onlarla ilk karşılaştığımda genellikle konuşmaktan çekiniyor ya da göz temasından kaçınıyorlar. Soru sorduğumda isteksizce cevap veriyorlar ve bu durumun düzeleceğine dair inançları az. Altta yatan hayal kırıklığı genellikle gözle görülür düzeyde oluyor.
Tedavilerinden sonra takip için yeniden geldiklerinde, ne kadar kendinden emin ve mutlu olduklarını görmeyi çok seviyorum. Daha girişken, sıcak, göz teması kuran, gözlerinin içi gülen gençler, yetişkinler görüyorum. Hatta bazen saç stillerini değiştiriyorlar, böylelikle yüzleri daha çok ortaya çıkıyor. Dolayısıyla aknelerin (sivilcelerin) bireylerin özgüveni üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunu söyleyebilirim.
O halde gençler sivilce sıkıntısının hiç geçmeyeceğini mi düşünüyor? Ya da tedaviye olan inançları çok düşük diyebilir miyiz?
Sivilce sorunu yaşayanların çoğunda akne nedeniyle içe kapanma, utanç, depresyon, sosyal hayattan soyutlanma ve özgüven sorunları görüyoruz. Hatta sivilcenin asla bitmeyeceğini düşünenlerle karşılaşıyorum. 30 Mart Ulusal Akne Günü kapsamında Propia’nın yaklaşık 3.000 kişi ile yaptığı araştırmanın sonuçları da bunu doğrular nitelikte; katılımcıların yarısı aknenin asla geçmeyen bir problem olduğunu düşündüklerini belirttiler. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki akne, tedavisi mümkün bir cilt problemidir.
Özellikle şiddetli akne problemi yaşayan gençlerin “sosyal zorbalığa” maruz kalma ihtimali veya sosyal olarak dışlanma korkuları, sosyal fobiyi ve depresyonu tetikleyebilir. Akne ile ilgili topluma yayılmış olan yanlışların da bu süreci olumsuz etkilediğinden bahsetmek gerekir elbette.
Örneğin gençler arasında belki de en yaygın olarak bilinen mitlerin başında, sivilcenin bulaşıcı olduğu ve sosyal bir ortamda bulunduklarında arkadaşlarına da bulaştıracakları veya sivilcesi olan bir arkadaşının kendisine bulaştıracağıdır. Gençler arasında yaygın olarak inanılan bir diğer hatalı bilgi de akne oluşumunun kendi yaptıkları bir yanlıştan kaynaklandığı ve tek sorumlusunun kendileri olduğunu düşünmeleridir. Bu düşünce, gençlerin kendilerine karşı daha acımasız olmalarına neden olurken, özgüven eksikliği başta olmak üzere farklı negatif hisleri de beraberinde getiyor.
Biz dermatologlar elimizdeki sayısız tedavi seçeneği ve doğru cilt bakım ürünleriyle gençler için zorlu olan bu süreçte yanlarındayız. Doğru ürünlere ve uzmanlara güvenerek daha da önemlisi kendilerine inanarak akne problemini aşabilirler.
Akneyle ilgili bilinen en büyük yanlış nedir? Akne konusunda toplumda herhangi bir önyargı vs. bulunuyor mu?
Genel kanı aknelerin (sivilcelerin) ergenlik döneminde görüldüğü ve kısa vadede geçeceği yönünde. Halbuki akneler (sivilceler) zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmediği takdirde tedavi süreci zorlaşabilir, daha maliyetli olabilir ve kalıcı hasarlara sebep olabilir. Akne (sivilce) çeşitleri ve tedavi yöntemleri birbirinden farklıdır. Bu yüzden mutlaka bir uzmana danışmak, doğru tedavi yöntemini uygulamak ve cilt tipine uygun ürünleri tercih etmek gerekir.
Yine Propia’nın yaptığı araştırmanın sonuçlarından bir örnek vermek istiyorum. Katılımcıların aknelerini kurutmak için farklı yöntemler denediğini ve hatta bazılarının cildine limon ve diş macunu sürdüğünü gördük. Evde uygulanan, doğal olduğu düşünülen maske ve karışımların cilde sürülmesi son derece sakıncalıdır. Akne (sivilce) eğilimli ciltlerin cilt tipine uygun olarak geliştirilmiş ürünlerle düzenli bir bakım rutini takip etmesini öneririm.
Akne (sivilce) kroniktir, tekrar edebilir ve tedavisi zaman alır. En büyük sorunlardan bir tanesi de hastalarımın sabırsız olması ve hızlı sonuç almak istemesi. Halbuki akne (sivilce) oluşumu gibi tedavisi de bir süreç ister. Bu sebeple hastaların tedavilerinden çok çabuk vazgeçtiğini görüyorum.
Bir diğer hata aknelerin (sivilcelerin) sıkılması. Bu durumla sık sık karşılaşıyorum. Akneleri (sivilceleri) sıkmak genellikle işleri daha da kötüleştiriyor. Aknelerinizi (sivilcelerinizi) sıkarsanız, cildinizin iltihaplanmasına ve iyileşme süresinin uzamasına sebep olursunuz. Bununla beraber cildinizde enfeksiyon oluşumu, renk değişikliği ve iz kalma riski de artar.
Son olarak özellikle vurgulamak istediğim bir konu var. Akneleri (sivilceleri) kurutacağını düşünerek yüzünü sabunla veya uygun olmayan temizleme ürünleriyle sık sık yıkayanlar oluyor. Bu durum cildin koruyucu bariyerine zarar verdiği gibi akne (sivilce) oluşumunu tetikliyor. Cilt temizliği çok önemli bir adım ancak karma, yağlı ve akne (sivilce) eğilimli ciltlerin de nemlendirilmesi önemlidir. Nemlendirme adımı atlanmamalıdır.
Akne tedavisi uygulanan kişilerde zaman zaman akne artışı görülmekte, bunun sebebi nedir?
Bu güzel soru için öncelikle teşekkür ederim. Özellikle Avrupa’da literatüre geçmiş “purging” kavramından söz etmek isterim. Purging için özetle derinlemesine temizlik diyebiliriz.
Sivilce sorunu yaşayan hemen hemen herkes akne lezyonlarının bazen azalıp kaybolduğunu bazen de aniden fazlalaştığını deneyimlemiştir. Bu durum medikal tedaviye başladıktan hemen sonra görülebileceği gibi tedaviye hiç başlamamış ve sadece cilt bakım ürünleri kullanan kişilerde de gelişebilir. Kıl kılıfı içinde biriken sebum ve ölü epitel hücreler, önce deri altında yağ butonlarını ve siyah noktaları oluşturur. Birikim giderek artar ve çok fazla biriktiğinde kıl kılıfına sığmaz ve kılıf yırtılır. İşte bu noktada deride kızarık, şiş, bazen ağrılı, iltihaplı kabartılar yani aktif akne lezyonları oluşur. Genellikle de görünür lezyonlar oluştuğunda sorunun farkına varılır.
Dermatologlar olarak doğru ürünlerle cilt bakımına ve tedaviye başladığımızda kıl kılıfı içindeki birikimi yüzeye çekerek deri altının temizlenmesini amaçlarız. Temizlenme aşamasında kıl kılıfı yırtılabilir ve aktif akne lezyonları ortaya çıkabilir. Deri altındaki butonları yoğun olarak görünen veya herhangi bir problemi olmayan kişilerde bile birdenbire kızarık ve şiş sivilceler oluşmaya başlayabilir. Maalesef bu yaşanması gereken bir durumdur. Bu artış tedaviden bağımsız kendiliğinden de oluşabilir. Bu nedenle yağlı ve akne eğilimli cilde sahip olanların, bir an önce purging’i yani derinlemesine temizlik sürecini başlatması gerekir.
Aknenin doğru ürünler ve düzenli bakım ile tedavi edilebildiğinden söz ettiğiniz. Doğru ürün nedir? Düzenli cilt bakım rutini nasıl olur?
Yağlı, karma ve sivilceye yatkın ciltler için doğru ürünü bulmak aslında hiç zor değil. Yağlı bir cilde sahipseniz amaç derideki fazla yağı kontrol altına almak, kıl kılıfında biriken ölü epitel hücrelerin dökülmesini kolaylaştırmak, deriyi aşırı kurutmamak ve deri yenilenmesine yardımcı olmaktır.
Akne tedavisi için 3 adım öneriyoruz. Uygun bir ürünle cildi sabah akşam yıkamak, gerekli nemi sağlayacak ancak yağlanmaya sebep olmayacak bir gündüz kremi kullanmak, akşam deri yenilenmesini sağlayan, ölü hücreleri ve fazla sebumun deri yüzeyinden atılmasını kolaylaştıran bir gece kremi kullanmak gerekiyor.
Doğru ürünlerin düzenli kullanımı şarttır. Çünkü bu bir süreçtir ve kısa süreli kullanımda etki görülmeyebilir. Eğer şiddetli akne varsa ve bakım yetmiyorsa mutlaka medikal tedavi için bir dermatoloğa danışılmalıdır. Yoğun medikal tedavi uygulandığında bile iyileşme hemen ortaya çıkmayabilir, 5-6 aylık bir süreçten sonra iyileşme görülebilir.
Son olarak röportajımızda da söz ettiğiniz aknelere karşı bakım seti olan markanızı sormak istiyorum. Bize biraz anlatabilir misiniz? Bu iş birliği nasıl gerçekleşti?
Memnuniyetle. Öncelikle bir markanın tüm formülasyon sürecinde bizzat yer aldığım için çok mutluyum ve hastalarıma gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum. Fransa’da yüksek kalite odağıyla güvenilir bir şekilde üretildi ve sivilce oluşumuna karşı 3 adımlı bir cilt bakım rutini sunuyor. ProperCare™ patenti sayesinde sebum yapısını ve üretimini düzenliyor. Akneli cildin ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri tek sette bir araya getiren bir marka, en sevdiğim şeylerden biri de gençlerin gerçekten yanında olması. “Cildini Sev, Kendine Güven” mottosunun altında da nasıl hissettiğimizin nasıl göründüğümüzden daha önemli olduğu mesajı yatıyor. Özellikle gençlerin akne problemini özgüveni ile ilişkilendirdiği bir dünyada böyle bir markanın varlığı bir dermotolog olarak beni gerçekten mutlu ediyor.