Titanik'te ölenler nereye gitti? Devasa enkaz alanında tek bir insan kalıntısı bile yok
Titanik enkazı, 112 yıldır Atlantik’in metrelerce derininde yok olmayı bekliyor. Enkaz alanında özenle inşa edilmiş gemiye ait eşyalar, yolcuların ayakkabıları ve gözlükleri yıllara meydan okurcasına kumlara saçılmış durumda. Ancak Titanik’te hayatını kaybedenlere dair hiç iz yok. Peki, bu insanların cesetleri nerede?
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 14 Nisan 1912 kimileri için sıradan bir gün olsa da dünyanın en büyük ve lüks transatlantik gemisi için durum pek de sıradan değildi. Titanik Atlas Okyanusu’nda son hız yol alırken saatler saatleri, günler günleri kovalıyordu. Onun ucu bucağı görünmeyen okyanustaki seyri ise gece karanlığında çarptığı buz dağıyla ne yazık ki son bulmak üzereydi. Geminin lüks tasarımı ve övgü dolu kimliği, 112 yıl önce dalgasız ve çarşaf gibi okyanusta seyir kulesindeki denizcilerin göremeyeceği bir buz dağına çarpmasıyla kirlendi. Titanik artık içindeki 2 bin 223 yolcuyla batmakta olan bir gemiydi. 15 Nisan’ın ilk saatlerinde ise artık tüm şöhretiyle batık bir gemi haline geldi. Bin 514 kişinin gördüğü son manzara karanlık sularda bulutsuz gökyüzünün yıldızlarıydı. Ancak bu insanlar gemiyle birlikte batmış olmalarına rağmen Titanik’in enkaz alanında hiç bulunamadı. Peki, gemide hayatını kaybedenler nerede?
TAM BİR MUAMMALAR SİLSİLESİYDİ
Titanik’in batışı, enkazı bulunana dek tam bir muammalar silsilesiydi. Gemiden kurtulanlar devasa gövdesinin batarken ikiye bölündüğünü söylüyordu. Ancak hem kurtulup görgü tanığı olan hem de geminin sahibi olan Joseph Bruce Ismay için geminin ikiye bölünmesi söz konusu değildi. Bu nedenle pruvanın pupadan ayrıldığı yıllarca yalanlanan ve saklanan bir gerçek olarak kaldı. Ta ki 1985’te Newfoundland bölgesinin 645 kilometre açığında deniz bilimci Robert Ballard tarafından bulunana kadar. Ballard ve ekibi dünya üzerinde sadece Titanik ve kız kardeşleri olan Olympic ve Britannic’te kullanılan Nautilus şekilli kazanları gördüğünde bu yarısı olmayan enkazın Titanik’e ait olduğunu anlamıştı. Çünkü kız kardeşlerinin nerede olduğunu biliyorlardı.
Pupa, pruvanın 800 metre uzağında arkası dönük şekilde bulunmuştu. Yani geminin arka kısmı pruvadan ayrıldığında spiraller çizerek 800 metre uzakta okyanus tabanına oturmuştu. Enkaz bulunmuş, gizem perdesi şimdilik aralanmıştı ama 73 yıl sonra bulunan enkazda ölenlere dair tek bir kalıntı bile yoktu. Peki bu insanlara ne oldu, Titanik batarken onu terk etmeyen ve kaptan köşkünde ölümü bekleyen Kaptan Edward Smith dahil diğer kazazedelerin cansız bedeni neredeydi?
AKIBETLERİYLE İLGİLİ BİRKAÇ İHTİMAL VAR
Titanik enkazında bugünlerde sanki gemide hiç insan bulunmamışçasına bir atmosfer hakim. Ancak durum elbette böyle değil. 14 Nisan 1912’de gemide toplamda 2 bin 224 kişi vardı ve orada olanların bin 514’ü ya 4 derecelik okyanusta hipotermi geçirerek ya da gemide kalmayı tercih edip okyanusun derinliklerinde hayata gözlerini yumdu. Bu insanların bedenlerinden en ufak bir kalıntının bile bulunamıyor olmasının nedeni ise pek çok kişinin kafasını kurcalıyor. Kazazedelerin akıbetiyle ilgili birkaç ihtimal var. İlk olarak enkazın ve kaybolanların bulunamadığı 73 yıllık süreçte su altında bulunan binlerce canlının, cansız bedenlerin yok olmasında etkisi olabileceği değerlendiriliyor.
Derin deniz kâşifi ve Titanik’i metrelerce derinde keşfeden Robert Ballard, bu konuya ilişkin açıklamasında, "Buradaki sorun, yaklaşık 914 metrenin altındaki derinliklerde, kalsiyum-karbonat dengeleme derinliği olarak adlandırılan derinliğin altına geçmenizdir. Derin denizdeki su, kalsiyum karbonat açısından yeterince doymuş değil. Bu maddeler kemikleri oluşturan şeyler. Titanik ve Bismarck gibi gemiler bu derinliğin altında olduğundan, çöpçüler ve deniz canlıları cesetlerde bulunan etleri yiyip kemikleri açığa çıkardığında, kemikler çözülür" diyor.
'KEMİKLER TUZLU SUDA HIZLA BOZULDU'
Titanik’te ölenler ve kaybolanlar sadece okyanus dibine battıkları için yok olmamıştı. Bazı kazazedelerin uçsuz bucaksız okyanusta akıntılarla bambaşka noktalara sürüklenmesine de ihtimal verilse de, kazanın yaşandığı gece suyun çok durgun olması göz ardı edilemezdi. Zaten buzdağının gözcüler tarafından fark edilememesinin sebeplerinden biri de buydu. Sudaki hareketlilik, buzdağından seken dalgaları gözcülerin görmesini sağlayacak kadar fazla olsaydı, zifiri karanlıkta körlük etkisi yaratan durgun sular nedeniyle sonuç bu kadar acı olmayabilirdi.
İrlanda'daki Atlantic Technological University Sligo'da adli tıp bilimcisi olarak çalışan Profesör John Cassella, kemiklerin tuzlu suda hızla bozulduğunu söyledi. Profesör Cassella verdiği röportajda, “Kemik, esas olarak kalsiyum ve fosfattan fakat daha birçok küçük molekülden oluşan hidroksiapatit adı verilen bir mineralden oluşuyor” diye konuştu. Profesör Cassella, 100 yıl sonra bile kalıntılarda hâlâ insan kemiklerinin bulunabileceğini ancak bunun tuzlu su seviyelerine, suyun pH'ına ve mikroorganizmaların etkilerine bağlı olduğunu da ekledi. Profesör Cassella, “Çok sayıda kemik kalmış olabilir ama enkazın içinde ve çevresinde o kadar geniş bir alana dağılmışlar ve alüvyonla kaplılar, bu yüzden onları tanımlamak çok zor” dedi.
BİN 160 CESET HİÇ BULUNAMADI
Bin 514 kişi, Titanik battıktan sonra 3 saat içinde hayatını kaybetti. Bu insanlar filikalara binememiş, gemide kalmayı tercih etmiş ya da mecburen Atlantik’in 4 derecelik sularında donarak ölmüşlerdi. Bazıları hiç bulunamamış olsa da can yeleği giyme fırsatı bulan ve su yüzünde kalanları cansız bedenleri kazadan sonra bölgeye gelen diğer gemiler tarafından alınmıştı. Okyanus yüzeyinde can yeleklerini giymiş halde bulunan yaklaşık 340 ceset çıkarıldı. Ancak bin 160 ceset hiçbir zaman bulunamadı. Bazıları 5 gün önce yola çıkan gemiye binmeden önce sevdiklerini son kez görmüştü. Titanik’te öldükten sonra cansız bedenleri hiç bulunamayanlar arasında ABD'li iş adamı Benjamin Guggenheim, Liverpool doğumlu gemi görevlisi Thomas Peter O'Connor ve geminin kaptanı Edward Smith de vardı. Felaketi takip eden 112 yıl boyunca da Titanik'e yapılan keşif gezilerinde hiçbir insan kalıntısına rastlanmadı.