SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Tespihlerin insan sağlığına şaşırtıcı faydaları

Gaziantep’te dede mesleği olan tespihçilik mesleğini devam ettiren Adil Dağ, tespihlerin bugüne kadar pek bilinmeyen ve insan sağlığına olan şaşırtıcı faydalarını anlattı.

|

38 yaşındaki tespihçi Ali Dağ, tarihi bir mekanda sattığı tespihlerin taşlarının insan sağlığına olan şaşırtıcı faydalarını anlatarak, “Benim esas mesleğim elektronik. Dedemizin mesleğine tekrar dönüp geldik. Çok sayıda tespih çeşidimiz var. En çok revaçta olan tespihimiz damla kehribarı. Gram bazında satılıyor bu damla kehribar tespihler. En çok ilaç sanayisinde kullanılıyor. Ateş düşürücü bir özelliğe sahiptir. Eski zamanlarda başı ağrıyanlar veya guatr hastalığı olanlar bunu kolye olarak kullanırlarmış. Karetta karetta dediğimiz kaplumbağa kabuğumuz var. Kaplumbağa kabuğundan oluşan bu tespihin üzerinde 7 bin 500 tane çivili çakılıdır. Dükkanımızdaki en pahalı tespihimiz Osmanlı zamanından kalan kehribar tespihtir. Bunları elinize aldığınız zaman zaten size verdiği hissiyat her şeye değer” dedi. "Tespih araba tutkusu gibi bir şey" diyen Dağ, “Mesela bir adam eski model bir arabanın içine oturduğu zaman nasıl rahatlıyorsa; tespih hastası da bu tespihi eline alınca rahatlama duygusu gelir” ifadelerini kullandı.

Sarhoşluğu azaltıyor


Mor yakut da denilen Amotis taşının eski zamanlarda sarhoşluğu azaltan taş olarak bilindiğini belirten Dağ, “Mor yakut dediğimiz Amotis taşı bir tespihimiz var. Eski zamanlarda sarhoşluğu azaltan tespih olarak bilinir. Bunların faydaları ilmi olarak ispatlanmıştır. Kaplan gözü taşından oluşan bir tespihimiz var. Bu tespih de migren baş ağrısını azaltma özelliği olan bir taşa sahiptir” diye konuştu.

Eldeki bakterileri temizliyor


En çok rağbet gören tespihlerin başında kukanın geldiğini ve kuka ağacından yapılan bu tespihin eldeki bakterileri yok ettiğini söyleyen Dağ, kukanın faydalarını şu şekilde anlattı: “En çok tercih edilen diğer bir tespihimiz ise kukadır. Ham maddesi Hindistan cevizi gibi yabani bir çekirdektir. Osmanlı zamanında hekimlerin kullanmış olduğu bir tespihtir. Bu tespihin özelliği ise ilk alındığında açık bir renktedir. Kullanıldıkça koyu kahverengi haline gelir. Eldeki bakteri ve eldeki terlemeyi yok eder. Osmanlı zamanında sarayın bazı bölümlerine bu tespih olmadan kimseyi almazlarmış. İlla ellerinde bu tespihin olması lazımmış. Bu tespih en çok rağbet gören tespihlerimizdendir. Tam bir stres tespihidir. Çok sağlam bir tespihtir.”
Pelesenk’in ise Osmanlı sadrazamlarının, Mısır da ise varlıklı kişilerin sandukasını yaptırdığını aktaran Adil Dağ, “Pelesenk diye bir tespihimiz var. Osmanlı zamanında sadrazamların kullandığı bir ağaçtır. Mısırlılar zamanında ise ölen zengin kişilerin sandukasını yaptığı bir ağaçtır. Bu tespihi avucumuzun içine alıp ovaladığımız zaman çok tatlı bir koku yayar. Belli bir zaman sonra hem kendi kokusunu yayar hem de kullanan kişinin teninin kokusunu yaymaya başlar” şeklinde konuştu.

Peygamber Efendimizin sandukasını yaptırdığı ve öd ağacından yapılan tespihin kendisinin en çok sevdiği tespih olduğunu anlatan Adil Dağ, “Şu anda benim en çok hoşuma giden tespih ise öd ağacından yapılan tespihtir. Bu tespih Peygamber Efendimizin sandukasını yaptığı bir ağaçtır. Peygamber Efendimiz bunun kokusunu çok severmiş. Rahmetli bir Hasan hocamız vardı Gaziantep’te. Babam ondan her hacca gidip gelmesinde öd kokusu isterdi” dedi.

Kehribarı kadınlar tercih ediyor


Tiroit bezinin çalışmasına yardımcı olan ve guatr hastalığını engelleyen kehribarı kadınların da kolye olarak tercih ettiklerini ifade eden tespihçi Adil Dağ, “Kehribar kolyemiz var. Buna en çok bayanlar ilgi gösteriyor. Guatr hastalığı için kullanıyorlar. Tiroit bezinin çalışmasına yardımcı olan bir taştır” diyerek çam sakızı çoban armağanı denen taşın kehribar olduğunu söyledi. Dağ, şu şekilde konuştu: “Bunun özelliği toprağın altında milyonlarca yıl kalıp çam sakızının fosilleşmiş halidir. Eski zamanlarda belki bilirsiniz. Çamın sakızı çobanın armağanı dedikleri armağan kehribardır. Çobanın armağanı bir bardak süttür. Çamın sakızı da kehribar yani hediyedir. En çok kullanılan tespihlerden bir tanesidir. Bunu sol elinizle tuttuğunuz zaman vücuttaki elektriği boşaltır. Kalbe, göze, beyne ferahlık veren bir taştır.”


"Tespih elde sallamak için kullanılan bir malzeme değildir" diyen ve tespihle zikir çekilmesi gerektiğini ifade eden Dağ, "Güzelin ismini güzelle anmak lazım" dedi. Adil Dağ, "Tespihi elimize aldığımız zaman, ‘La ilahe illallah’ dediğimiz zaman, ‘Subhanallah’ dediğimiz zaman insan vücuduna ve insan ruhuna yararlıdır" diyerek şunları kaydetti: “Bazı insanlar var ellerine tespihi alıp sallıyorlar. Sallamakta bir şey var zannediyorlar. Rahmetli bir hocamızın bir sözü vardı; ‘güzelin adını güzelle anmak lazım’ derdi. Tespih bir zikir aletidir. Şimdi Cenab-ı Allah’ın tek tek ismini zikrediyorsun. Cenab-ı Allah’ın isimleri zaten birbirinden güzel. En güzel isimleri en güzel isimle anmak daha güzeldir.”


Son zamanlarda tespih taşımanın kıroluk olarak algılandığını dile getiren tespih ustası Adil Dağ, “Şimdi zamanımızda tespihi ellerine alıyorlar; sallıyorlar. Bu doğru değil. Tespih taşıyan kişi en azından Allah’ın ismini zikrediyor. Tespih taşıyan kıro değildir. Elinde tespihi olan kişinin mutlaka kalbinde biraz iman vardır. Ankaralı bir sanatçımız çıkmıştı. ‘Hayatı Tespih Yapmış Sallıyorum.’ Yani ben o şarkıya biraz karşıyım” dedi.

Osmanlı'da tespih kültürü

Osmanlı devletinde tespih kültürünün çocukluktan başladığını belirten Adil Dağ, “Osmanlı zamanında 8 yaşında bir çocuğun eline tespihi verirlermiş ta ki 80 yaşına kadar. Yani bu ‘tespih kıro işidir’ diyen ya bilmediğinden söylemiştir ya da kafadan uydurma bir şeydir. Tespih taşımak kıroluk değildir. Bence tam bir erdemdir. Tam bir erkek işidir. Nasıl kadının kolyesi, bilekliği varsa erkeğinki de tespihtir” diye konuştu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.