Tesla'yı elleriyle karanlığa gömdü! Elon Musk'ın büyük pişmanlığı: 'Hafife almışım'
İlk adımları 1760'da atılan Sanayi Devrimi'yle birlikte hayatımıza birçok yeni kavram girdi. Bunlardan biri de 'karanlık üretim' oldu. Amaç insanların yerine robotları çalıştırmak ve verimliliği artırmaktı. Kulağa distopik gelen karanlık üretim büyük şirketler için velinimet olarak görülüyordu. Son yıllarda teknolojiye yaptığı yatırım ve yeniliklerle adından söz ettiren 'Tesla' da karanlık üretimden payını aldı. Peki, Elon Musk'ın çok güvendiği projenin sonucu neden hüsrana uğramıştı?
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - 18. yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi, kırsal ve tarımcı toplumları endüstriyel, kentsel toplumlara dönüştüren bilimsel ve teknolojik bir gelişme dönemiydi. Bir zamanlar insan eliyle üretilen ürünler, endüstriyel makinelerin ve tekniklerin tanıtılmasıyla fabrikalardaki makineler tarafından üretilmeye başlandı. 1760 ila 1830 yıllarda İngiltere'de hüküm süren Sanayi Devrimi kısa sürede Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere dünyanın geri kalanına yayıldı. Artık insanlar el gücünden makine gücüne geçmiş, üretim küçük atölyelerinden büyük fabrikalara taşınmıştı. Yıllar içinde artan sanayileşme teknolojinin de gelişmesiyle ivme kazandı ve ortaya insan elinin yapamayacağı derecede büyük yenilikleri doğurdu. 2003 yılında Kaliforniya'da kurulan elektrikli araç tasarlayan 'Tesla' şirketi de sanayi ve teknolojiyle devleşen, devrim niteliğinde çalışmalar yapan şirketlerden biri. Alışılagelmişin dışında ürettiği ürünlerle adından söz ettiren Tesla son zamanlar kullandığı bir yöntemle tartışmaları alevlendirdi. Tesla şirketinin kurucusu Elon Musk, benimsediği 'Karanlık Üretim (Dark Manufacturing)' modeliyle insan gücünü fabrikalardan tamamen kaldırmayı hedefliyordu. Ancak 'karanlık üretim'in sonuçları beklenen gibi olmadı. Bu süreçte yaşananlar ise yapay zekâ tartışmalarına bambaşka bir boyut kazandırdı.
HER ŞEY ELON MUSK'IN KONUŞMASIYLA BAŞLADI
Karanlık üretim kavramı gelişen yapay zekâ teknolojisiyle yeni bir kavram gibi görünse de aslında çok da yenilikçi bir yaklaşım sayılmaz. 1980'li yıllarda konuşulmaya ve sonrasında uygulanmaya başlayan bu üretim modeli, otomatik şekilde üretim yapan, insan müdahalesine ihtiyaç duyulmadan çalışan tesisleri ifade etmek kullanıldı. Bazı tesislerde tamamen aydınlatmalı bir ortam olurken bazıları tamamen ışıkları kapatıyordu. Bu modeldeki amaç, insanların iş yapmak için ışığa ihtiyaç duyarken robotların ışığa ihtiyaç olmadan da çalışabilecek teknolojiye sahip olmalarıydı. Bakıldığında tasarrufu beraberinde getiriyormuş gibi görünen bu yöntem sanıldığının aksine her sektör için yüzde yüz ideal değildi.
Tesla Motors'un ortak kurucularından biri ve ürün tasarımı başkanı olan Elon Musk, 2016'da yaptığı toplantıda bir konuşma gerçekleştirdi. Bu konuşmada Musk, artık karanlık üretime geçileceğini açıklamasıyla birlikte fabrikalarını, 'makine üretimi yapan makine' olarak tanımlamıştı. Amacı akıllı robotlar kullanarak ve montaj hattında mümkün olduğunca az çalışanla otomobil üretmekti. 2 yıl içinde karanlık üretim modeline geçildi. İnsan gücünü ortadan kaldıran ve çoğu işi robotlara bırakan yetkililer otomobillerin üretiminde gecikmeler olduğunu gördü ve bu durum böylesi büyük bir şirket için ciddi bir sorundu. Bu sorundan kaynaklı zarar eden Elon Musk, 2018'de robotların yeteneklerine çok fazla güvendiğini ve 'insanların hafife alındığını' kabul etmek zorunda kaldı. Aşırı otomasyonun bir hata olduğunu kabul eden Elon Musk yaşanan sorunların çözülmesi için robotların yerine yeniden insan işçi aldı.
ADİDAS DA DENEDİ AMA İSTEDİĞİ SONUCU ALAMADI
Üstelik bu yanılgıya düşen ilk şirket Tesla değildi. 1980'li yılların sonunda hayatımıza giren bu üretim modelini deneyen başka şirketler de olmuştu. Örneğin dev şirketlerden biri olan Adidas da 90'lı yıllarda bu tekniği denemiş ancak istediği verimi alamayınca insan müdahalesiyle üretimin en doğrusu olduğunu görmüştü. Bir başka örnek Apple'dı. Aynı tarihlerde Apple da karanlık üretim yapan fabrika kurmuştu ancak umduğunu bulamayınca bu fabrikaları kapatıp geleneksel üretim modeline geri dönmüştü. Apple, Adidas ve Tesla gibi şirketlerin istedikleri verimi elde edememesi bu yöntemin tamamen başarısız olduğu anlamına gelmiyordu. Karanlık üretim modelini benimsemiş ve bundan kâr etmiş şirketler de vardı. İngiltere merkezli meyve paketleme şirketi Wootzano, Japonya merkezli robot üretim şirketi FANUC, bu yöntemle kâr etmiş ve sistemlerinde hiçbir aksaklık olmamıştı.
Dünya çapında birçok fabrika endüstriyel otomasyonu benimsemiş durumda. Ancak yine de iş hayatında insan varlığına ihtiyaç duyuluyor. Karanlık üretim endüstriler arasında aynı hızda benimsenmiyor. Yıllar içinde elde edilen deneyimlere göre karanlık üretim kullanan veya karanlık üretimden faydalanabilecek endüstrilerden bazıları şunlar: Yarı iletken, ilaç/aşı üretimi, kimyasal üretimi, nükleer atık yönetimi, elektronik montajı ve madencilik.
AVANTAJLARI KADAR DEZAVANTAJLARI DA VAR
Karanlık üretim, üretim süreçlerine tam otomasyon getirir. Beraberinde karanlık üretim insan müdahalesine ihtiyaç duymaz ve hataları ortadan kaldırır, iyi tasarlanmış karanlık bir fabrikada çok az güvenlik tehlikesi vardır. Operasyonel gecikmeler olmadığı için operasyonların verimliliğini artara ve bir fabrika 7/24 çalışabilir. Bu modelde fabrika zemininde ışık kullanımı isteğe bağlı olduğu için ortadan kaldırılabilir. Aynı durum, mallara bağlı olarak klima ve ısıtma için de geçerlidir. Tüm bunlar daha az güç tüketimine ve azaltılmış maliyet demektir.
Karanlık üretim, kuruluşlar için yalnızca faydalar sağlamakla kalmaz. Aynı zamanda bazı dezavantajları da bulunur. Karanlık bir fabrika kurmak için uzmanlaşmış robotlar, yazılımlar ve teknisyenler gerekir ve bunlara sahip olmak için sermayenin güçlü olması gerekir. Karanlık fabrikaların düzenli operasyonları insan müdahalesi olmadan gerçekleşse de bakım genellikle insanlar tarafından yapılır ve robotların bakımı masraflı olduğu kadar zordur. Karanlık bir fabrika için insan katılımı gerekli olmadığından uzun vadede işsizlik sorunu oluşabilir.
Otomasyonun yükselişi, üretim endüstrisinde gerçek bir değişime yol açtı. Robotlar artık bir zamanlar yalnızca insanlara ait olan görevleri tek tek onlardan devralıyor. Şirketlere göre karanlık üretim modeli etkili ve daha kârlı olsa da bugüne kadar yaşanmış tüm başarısız girişimler tam otomasyona geçmek için biraz daha zamanımız olduğunu gösteriyor. Robotlar yaratıcı düşünme veya problem çözme konusunda yetenekli değiller. Bir hata veya beklenmeyen bir durum olması durumunda, sorunu saptamak ve çözmek için insan becerisi ve uzmanlığına ihtiyacımız var.
Yaşanan bütün bu gelişmeler beraberinde akıllara şu soruyu getiriyor: Sanayi devrimiyle fabrikaya giren insanlar şimdi karanlık üretimle fabrikalardan uzaklaştırılacak mı yoksa insan deneyimi ve tecrübesi hak ettiği değeri görecek mi?