Sürekli acıkmaya yol açan 8 hata
Günlük yaşantımızı derinden etkileyen ve beslenme alışkanlıklarımızı değiştiren Covid-19 pandemisine bir de kış mevsimine has etkenler eklendi. Havaların soğumasıyla açık havaya çıkma isteğinin azalması, hareketsizlik ve oturarak çalışmak gibi nedenler insülin metabolizmasını bozarken, pek çok kişide sık yeme isteğini pompalıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Ertan, sürekli acıkmaya yol açan 8 hata hakkında bilgi verdi.
Uyku düzenindeki bozukluk
Metabolizmanın iyi çalışması için kaliteli uyku şart. Vücudun ritmini bozan yaşam tarzında sirkadyen ritim bozulduğu için hormonların çalışması da bozulabiliyor. Gece çok geç yatıp öğle saatlerinde uyanmak vücut ritmini bozan en önemli etmenlerden bir tanesi.Yeterli ve kaliteli uyku, metabolizmanın iyi çalışması için şarttır. Geç yatıp geç kalkanlar genellikle düzenli beslenmez ve geceleri özellikle sık yeme istekleri çok fazla olur.
Ana öğünde yetersiz beslenme
Düzenli yemek yediği halde birçok kişi sık acıkmaktan yakınıyor. Ana öğünlerde yeterli enerjiyi içeren besinlerin olmaması bu duruma yol açmaktadır. Sadece salata yemek, sadece çorba içmek ana öğünlerde kalori ihtiyacını karşılamaz. Bu da yemekten kısa bir süre sonra yeniden acıkmaya neden olabilir.
Basit karbonhidrat tüketimi
Günlük karbonhidrat ihtiyacının en fazla yüzde 10’unun basit karbonhidratlardan alınması gerekiyor. Ne kadar fazla basit karbonhidrat tüketilirse tatlı tüketme ihtiyacı da o kadar artıyor. Bir porsiyon tatlı genellikle 50-60 gr karbonhidrat içerir ki bu da yetişkin bir kadının günlük basit karbonhidrat miktarının yaklaşık 3 katıdır. Bu nedenle haftada en fazla iki kez tatlı tüketilmesi önerilmektedir.
Öğün içeriğinin dengesiz olması
Bir öğünün sadece proteinden veya sadece karbonhidrattan oluşması çabuk acıkmaya neden oluyor. Sadece et ve salata tüketmek ya da makarna yemek, çoğu zaman enerji ve karbonhidrat yetersizliğine yol açtığı için yemek yedikten 1-2 saat sonra yeniden yeme isteği oluşuyor. Yeterli ve dengeli bir öğün için sağlıklı tabak modelini uygulamak gerekir. Tabağınızı dörde böldüğünüzü düşünün. Her bir parçayı; protein, sebze, süt-yoğurt ve tahıllarla doldurmanız gerekir.
Duygusal açlık
Midemiz dolu olduğu halde can sıkıntısı, gerginlik, öfke, üzüntü, yalnızlık gibi duygulardan dolayı oluşan yapay açlık hissi, duygusal açlık olarak tanımlanıyor. Duygusal boşluğu doldurmak için yemek yeme isteği ile başa çıkılması gerekiyor. Öncelikle açlığın fiziksel mi duygusal mı olduğunu saptamak gerekir. Duygusal açlık, aniden ortaya çıkar ve yemek yeme dürtüsü üst düzeydedir. Ani oluşan açlıklarda mutfağa gidip hemen bir şeyler yemek yerine, önce açlığı değerlendirmek gerekir. Sofradan yeni kalkılmışsa bir şeyler yemek yerine su içmek ve başka uğraşlara yönelmek en iyi yoldur. En son öğünün üzerinden 3-4 saat geçmişse bol posalı sebze veya meyve ile yanında proteini olan ve çiğneme gerektiren bir besin tüketmek, açlığın sonlandırılması için iyi olacaktır.
Az su içilmesi
Susuzluk, bazen açlık gibi hissettirebiliyor. Yoğun günlerde açlık ve susuzluk ayrımına varmanın güç olduğunu belirten İpek Ertan, yeterli sıvı alımı ile bu durumun önüne geçilebileceğini söylüyor. Herkesin ihtiyaç duyduğu su miktarı, kişinin kilosuna bağlıdır. Kişi kilogram başına 30 ml tüketmelidir. Ancak çay ve kahveyi su tüketimi olarak düşünmemek gerek. Su grubuna; bitki-meyve çayları, maden suları, ayran gibi sağlıklı sıvılar giriyor.
Bol kalorili içecekler
Sağlık için bol sıvı tüketimi kadar önemli olan bir nokta da o sıvıların içeriği. Şekerli ve tatlandırıcılı sıvılar insülin salınımını artırmaktadır. Artan insülin miktarı da sık yeme isteğini doğuruyor. Gün içerisinde düzenli ve sık şekerli içecekleri tüketmekten kesinlikle kaçınılmalıdır.
Hareketsizlik
Düzenli hareket etmek ve egzersiz yapmak insülin salınımının kontrol edilmesinde çok etkilidir. Gün içinde çok hareketsiz kalmak insülin salınımının artmasına neden olabilir. Buna engel olabilmek için günde 8 bin adım atmayı ya da haftada 2 saat egzersiz yapmayı hedeflemek gerekir.