Suni yağmur
Suni yağmur
Orta Asya’daki Türk boylarında yağmur yağdırma, bu konuda özel bir güce sahip olduğuna inanılan ve “yağmurcu" olarak adlandırılan şamanların “Yada Taşı" denilen özel taşlar ile yaptığı bir işti. Günümüzün “yağmurcularının" hesaplarına göre herhangi bir anda dünya atmosferi 10 trilyon ton su içermektedir. Gökyüzünde bulunan bu “nehirlerdeki suyu" yer yüzeyine indirmenin bir yolu bulutları tohumlamak mıdır?
Aslında her şey 1946’nın sıcak bir temmuz gününde başladı. Vincent Schaefer, GE buzdolabı geliştirme laboratuvarında çalışırken, soğuk ve sisli bir hava ile dolu olan buzdolabının içine kuru buz atınca su buharının buza dönüştüğünü tesadüfen gördü. Evet, insan böylece ilk kar fırtınasını yaratmıştı! Eğer bu olay buzdolabında olabiliyorsa, bulutta da olabilir ve yağmur yağdırılabilirdi.
Bu fikir bir yıl içinde ABD Deniz Kuvvetleri tarafından hurikeynlerin gözüne uygulandı. Florida eyaletine yönelmiş olan dev tropikal fırtına (belki de kendiliğinden) ani bir dönüşle kuzeydoğuya yöneldi ve insanları hazırlıksız yakaladı. Askerler büyük eleştiri aldıkları bu deneyi bir daha 1960’ların başında ama bu sefer okyanusun ortasında denediler. Maalesef, yok etmek istedikleri fırtına bu kez de deneyden güçlenerek çıktı. Bünyesinde binlerce meteoroloji mühendisi çalıştıran ABD silahlı kuvvetleri, günümüzde de havaya hakim olmak ve gerektiğinde onu silah olarak kullanabilmek için bu deneylerine devam ediyor...
Yağmur yağdırmak için yapılan herhangi bir bulut tohumlama işleminde ilk şart tabii ki bulutun mevcut olmasıdır, (tohumlama bulutları oluşturmaz). Bir bulutun tohumlamaya uygun olup olmadığı tespit edilirken, bulutun tipi, sıcaklığı, nem içeriği, hızı ve içindeki bulut damlacıklarının büyüklüğünün dağılımı gibi birçok parametrenin doğru bir şekilde belirlenip değerlendirilmesi gerekiyor.
Bulut tohumlama işlemindeki ikinci problem, yoğunlaşma çekirdeği olarak hizmet edecek olan kimyasal maddelerin bulut içindeki en uygun yere zamanında ulaştırılmasıdır. Havadan tohumlamada uçaklar ile çekirdekler, bulutun tepesinden, bulutun içine girilerek veya tabanından bulutun içine bırakılabilir. Uçak ile tohumlamalar, nispeten ucuz fakat çoğu kez başarısızdır. Ayrıca uçakların yoğun hava trafiği yaşanan havalimanlarında kuleden izin alarak zamanında kalkıp uçuşunu gerçekleştirmesi de önemli bir problemdir. Yerden tohumlamada, Ruslar’ın yaygın olarak kullandığı havan topları ve roketler ile beraber kızılderililerin etrafında yağmur dansı ettikleri renkli dumanlar çıkartan ateşe benzer bir işlevi olan yer jeneratörleri kullanılır. Bütün bunlardan roketler, en pahalı fakat en isabetli olan tohumlama yöntemidir.
Bulut tohumlama işleminin sonuçlarını değerlendirmek de zordur. Her zaman “Eğer bulut tohumlanmasaydı, ne kadar yağacaktı" sorusu akıllara gelir. Genellikle bulut tohumlama şirketleri bulut tohumlama işleminin bir ülkede başarılı olup olmadığını söyleyebilmek için en az beş yıl deneyin sürmesi gerektiğini söylerler ama müşterileri çoğu kez bu kadar sabırlı olamaz.
Yağış oluşumu mekanizması henüz tam olarak anlaşılmış da değildir: Yağış oluşumu Buz Kristalleri ve Çarpışma - Birleşme Teorisi olarak iki farklı yöntemle açıklanmaya çalışılmaktadır. Böylece 1947 yılından beri yapılan suni yağmur deneylerinden alınan belli başlı ders “anlamadığın şey ile uğraşma" şeklinde özetlenmektedir (Science, 217, 6 Ağustos 1982, 519 - 521). İlginizi çekiyorsa bu konuya devam edebilirim...