Türkiye'de uyuz alarmı! 6 ayda pik yaptı, tek çaresi var
Tüm dünyada yaygın olarak görülen 'sarcoptes scabiei var hominis' adı verilen bir parazitin neden olduğu uyuz, Türkiye'de neredeyse salgın boyutuna ulaştı. Hastalığın her geçen gün daha çok görülmesi ve bazı hastanelerdeki vaka artışının yüzde 30-40'lara çıkması ise endişe yaratıyor. Uyuzun temas yoluyla bulaştığını belirten uzmanlara göre ise bunu önlemenin tek çaresi var.
Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Türkiye genelinde uyuz hastalığının görülme oranında artış yaşanıyor. Dermatoloji polikliniklerine giden her 100 kişiden 30’una uyuz teşhisi konuluyor. Uzmanlar, yeni doğandan okul çocuğuna herkesin potansiyel taşıyıcı olduğu konusunda uyarıyor. Peki hastalığın belirtileri ve en önemli septomu ne? Uyuzun, “Sarcoptes scabiei var hominis” adı verilen bir parazitin neden olduğu bir deri hastalığı olduğunu söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Parazitin bulaşması bu hastalığa neden olur. Bu parazit, insan cildinin üst tabakasında tüneller kazarak yaşar. Dişiler tünellerin içine yumurtalarının yanı sıra dışkılarını da bırakır. Bu durum ciltte kızarıklık, döküntü ve şiddetli kaşıntıya yol açar” dedi.
"Uyuzun en önemli ve yaygın semptomu şiddetli gece kaşıntısıdır. Bu kaşıntı özellikle geceleri artar ve uyku problemlerine neden olabilir. Kaşıntı, vücudun birçok bölgesinde hissedilebilir. Uyuz genellikle el bilekleri, parmak araları, dirsekler, diz içi, meme ucu, bel, cinsel organlar, kalça ve omuzlar gibi cildin ince ve kıvrımlı bölgelerinde daha yaygın olarak görülür. 2018'den itibaren uyuz şikâyetiyle hastaneye yapılan başvurular yükselişe geçti. Uyuz vakalarında 2020 ila 2021 verileri karşılaştırıldığında yüzde 50 artış olduğunu ve artışın devam ettiğini görüyoruz. Özellikle son 6 ay içerisinde uyuz görülme sıklığı çok arttı." - Prof. Dr. Zekayi Kutlubay
UYUZ NASIL BULAŞIYOR?
Uyuzun genellikle cilt teması yoluyla bulaştığını söyleyen Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Enfekte bir kişiyle doğrudan temas örneğin sarılmak ve aynı yatakta uyumak, uyuzun bulaşmasına neden olabilir. Ayrıca enfekte kişinin giysileri, havluları veya yatak takımları gibi kişisel eşyalarıyla temas etmek de uyuz bulaşma riskini artırabilir. Uyuzun bulaşma riskini azaltmak için enfeste kişinin giysileri, yatak takımları, havlular ve kişisel eşyaları 60 derece sıcaklıkta yıkanmalı. Evdeki yüzeyler ve eşyalar temizlenmeli ve dezenfekte edilmeli” bilgilerini paylaştı.
Uyuz tedavisinin genellikle ilaçlarla yapıldığını aktaran Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Uyuzda hem sürme hem de ağızdan alınan ilaçları kullanmak gerekir. Uyuz enfeksiyonunu tedavi etmek için ciltteki uyuz parazitlerini öldüren özel losyonlar veya kremler kullanılır. Bu ilaçlar genellikle tüm vücuda uygulanır ve belirli bir süre ciltte bırakılır, ardından yıkanır. Bu kremler eczanelerde satılan hazır kremler olabildiği gibi eczacıya hazırlatılan yapma ilaçlar da olabilir” diyerek şunları ekledi:
“Uyuzun saç derisinde veya saçta görülmesi durumunda, özel bir ilaçlı şampuan veya losyon kullanılabilir. Bu ürünler uyuz parazitlerini öldürmeye yardımcı olabilir. Tedavi için mutlaka bir dermatologa başvurulmalı. Uygun tedavi ve hijyen önlemleriyle uyuz genellikle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Ancak uyuz belirtileri geçse bile tam tedavi sürecini tamamlamak önemli ve enfekte olmuş kişilerin temas edebileceği kişisel eşyaların temizlenmesi de şart. Bu, enfeksiyonun yeniden yayılmasını önlemeye yardımcı olur.”
'DİRENÇLİ UYUZ UZMANLIK GEREKTİRİR'
Uyuzun her yaş grubundaki insanları etkileyebilen bir hastalık olduğunu ancak bebeklerin ve küçük çocukların bağışıklık sisteminin daha zayıf olduğu için uyuz enfeksiyonuna karşı daha savunmasız olabildiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Belirtileri daha belirgin olabilir ve cilt reaksiyonları daha şiddetli olabilir. Bu nedenle daha ciddi sonuçlara yol açabilir ve tedavi erken aşamada başlatılmazsa sorunlar ortaya çıkabilir. Bebeklerde uyuz şüphesi durumunda hemen bir dermatologa başvurulmalı” uyarısında bulundu.
Dirençli uyuzun uyuz böceklerinin standart tedavilere yanıt vermemesi durumunu ifade ettiğini söyleyen Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, "Bu durum, uyuz böceklerinin belirli ilaçlara karşı dirençli hale gelmesi sonucunu ortaya çıkabilir. 8 hafta içinde tamamen geçmemişse dirençli uyuzdan bahsedebiliriz ve genellikle farklı tür ilaç veya kombinasyon tedavileri deneriz. Son 1 yıldır Türkiye'de kullanılan uyuz hapı var, daha öncesinde yoktu. Bunun yanına yeni nesil ilaçlar ve bizim reçete ederek eczacılara hazırlattığımız ilaçlar ekleniyor. Bu üçlü, dirençli uyuzun kontrolü noktasında çözüm sağlıyor. Dirençli uyuz vakalarının tedavisi genellikle uzmanlık gerektirir ve hasta durumuna özgü bir yaklaşıma ihtiyaç vardır” dedi.
'ŞU AN SALGIN BOYUTUNDA'
Türkiye genelinde uyuz hastalığının görülme oranının her geçen gün arttığına dikkat çeken Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük de, “Polikliniklerde görülme oranı yüzde 10-20 olmakla birlikte her ailenin en az 3 ya da 4 kişiden oluştuğu varsayılırsa rakamların yüksekliğinden bahsedebiliriz. Bu nedenle şu an bir salgın boyutundan bahsetmek mümkün” açıklamasını yaptı.
Pandemi öncesi yükselişe geçen uyuz hastalığının pandemi sırasında ve sonrasında 2-3 kat arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlem Su Küçük, bunun nedenini şöyle açıkladı:
“Bu duruma pandemide kapalı ortamda kalabalık aile ve akrabaların yakın temasta kalmaları, uyuzun bulaşıcılığının artması, uyuza yakalanmış kişilerin hekime başvurmalarında pandemi nedeniyle gecikmiş olmaları sebep olmuş olabilir. Okulların açılması ve tatil beldelerinden dönüşlerin artmasıyla uyuz vakalarının şu anda katlanarak arttığını görüyoruz. Pandemi bitmesine rağmen artışın devam etmesinin nedeni; okul ve kreşlerin açılması, yakın temasın artması, pandemiyle artışa geçen vakaların yeterince tedavi uygulamaması, aile bireylerinde semptomsuz kişilerin tedavi uygulamakta gecikmesi veya hiç tedavi uygulamamasıyla açıklanabilir.”
ÖNLEMEK İÇİN TEK ÇARE VAR!
Pandeminin ev içi bulaşları artırdığına vurgu yapan Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Pandemi bizi hastanelerden uzaklaştırıp dermatoloğa erişimi kısıtladı. Bu da uyuz tanısı ve tedavisini geciktirdi. Pandeminin bitişi ise kalabalık grupların bir arada bulunma olasılığını artırıp uyuzu daha büyük bir salgına çevirdi. Uyuz vakaları tanı aldıklarında kendilerini izole etmeli, sosyal hayatlarına ara vermeli. Tüm halkın uyuz hakkında bilgilendirilmesi bu salgını azaltmamızda ana faktördür. Uyuz tanısı konan kişilerin bunun utanılacak bir şey olmadığını, tedaviyle parazitten tamamen kurtulabileceklerini kabullenip çevrelerinden uyuz olduklarını saklamamaları ve bulaştırıcı faktör olmamaları elzemdir” diyerek hastalığa karşı yapılması gerekenleri anlattı.
'HAYVANDAN BULAŞMAZ, TAMAMEN HATALI BİLGİ'
Son zamanlarda artış gösteren uyuz hastalığının hayvanlardan insanlara geçtiğini düşünenler de var. “Söz konusu yaygınlığın hayvanlar tarafından kaynaklı olması mümkün değil” diyen Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Bu tamamen hatalı bir bilgi. Zaten insanlarda ve hayvanlarda uyuz hastalığı yapan etkenler, farklı türler. Yani bilimsel açıdan da hayvanlardan insanlara geçmesi mümkün değil. Uyuzdaki artışın sebebi burada aranmasın. Ülkemizde milyonlarca sokak hayvanı var, evcil hayvan var. Eğer böyle bir şey olsaydı buraya da yansımasını başta biz veterinerler olmak üzere hepimiz görebilirdik. Demek ki başka bir kaynaktan uyuz geliyor."