Milyarderler arsa almaya başladı bile! 'Dünyanın sonu gelse de bu 5 ülke ayakta kalır'
İklim değişikliği, depremler, Kovid-19 ve savaşlar derken dünyada milyonlarca kişi olası kıyamet senaryoları üzerine düşünmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırma ise olası bir felaket senaryosunda hangi ülkelerin şimdiden avantajlı bir konuma sahip olduklarını sıraladı. İşte dünyanın sonu geldiğinde dahi ayakta kalabileceği varsayılan o ülkeler.
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Bugüne kadar dünyanın sonuna dair pek çok şey yazıldı, çizildi. Son yapılan araştırmalar da özellikle iklim değişikliği ve çevresel hasar kaynaklı sebeplerden ötürü dünyanın geleceğinin artık tehlikeli bir durumda olduğunu ve sona yaklaşıldığını söylüyor. Bu karamsar tablo nedeniyle birçok kişi Ay'a taşınmak da dahil olmak üzere dünyanın sonu teorisinde en güvenli ve hayatta kalabileceği yerleri aramaya çoktan başladı bile. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırmada ise hayatta kalmak ve 'dünyaya yeniden başlamak' için avantajlı bir konuma sahip olan 5 ülke sıralandı. İşte olası bir felaket senaryosunda coğrafi konumlarından ötürü güven veren o ülkeler.
Birleşik Krallık'taki Anglia Ruskin Üniversitesi'nde görev yapan araştırmacılar, giderek olumsuz etkilerini daha çok hissetmeye başladığımız iklim değişikliği konusunda şimdiden güven veren ülkeleri sıraladı. Yapılan sıralamada ülkelerin coğrafi konumlarının, olası bir kötü senaryoda büyük bir önem taşıdıkları tespit edildi. Listenin ilk 5'inde yer alan ülkelerin izole ülkeler olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bu ülkelerin coğrafi avantaja sahip olmalarından ötürü olası bir felakette ekonomik ve sosyal istikrarsızlıktan en az etkilenme ihtimalleri olduğunu vurguladı.
5- İRLANDA
İrlanda, yalnızca ülke değil, bir ada olarak listenin beşinci sırasında yer alıyor. İrlanda Adası'ndaki İrlanda Cumhuriyeti haricinde, adanın kuzeyinde yer alan ve günümüzde Birleşik Krallık'ın bir parçası olan Kuzey İrlanda, aynı coğrafi özelliklere sahip olmasından ötürü kötü bir senaryoda birlikte güven veriyor.
İrlanda, tıpkı Birleşik Krallık gibi bol yağış alan iklimi ve verimli topraklarından ötürü önemli bir avantaja sahip. 2018'de İrlanda'nın enerjisinin yaklaşık üçte biri yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, bölge temiz enerji girişimlerini rüzgar üretimi ve hidroelektrik santralleri aracılığıyla genişletmeye devam ediyor.
Uzmanlar, nüfusun az olmasından ötürü düşük enerji talebi ve artan yenilenebilir enerji kaynaklarının, kıyamet sığınağı için adayı umut verici yaptığına inanıyor.
4- AVUSTRALYA
Listenin dördüncü sırasındaki Avustralya, coğrafi konumu ve dünyanın geri kalanına göre daha izole bir bölgede olmasından ötürü ciddi bir avantaja sahip. Ülkedeki neredeyse her bölge, tarımsal ve hayvansal biyolojik çeşitliliğin artmasına izin veren farklı bir iklime ve ılımanlığa sahip.
Son yapılan çalışmalar ise iklim değişikliği eğilimlerinin şiddetlenebileceğini ve bu durumun Avustralya üzerinde büyük bir etki yaratabileceğine dikkat çekiyor. Örnek olarak ise yağmurlu bölgelerin daha fazla yağış alması, çöllerin ise daha da genişleme ihtimali gösteriliyor.
Avustralya kıyılarında bulunan bir ada eyaleti olan Tazmanya, iklim değişikliğinden daha az etkileniyor ve halihazırda çok sayıda hidroelektrik ve rüzgar enerjisi santrali kullanıyor. Adanın dörtte biri tarım için kullanılıyor ve olası bir afet durumunda bu oran daha da artırılabilir. Uzmanlar, ana kıtadaki koşullar yaşanmaz hale geldiği takdirde Tazmanya'nın bir anda 'Avustralya'nın cankurtaran botu' haline gelebileceğine dikkat çekiyor.
3- BİRLEŞİK KRALLIK
İkliminden ötürü sık sık yağış alan bölgelerden biri olan Birleşik Krallık, özellikle çok sayıda kullanılabilir tarım arazisine sahip olmasıyla öne çıkıyor. Ilıman ikliminin haricinde Ada'nın bir diğer avantajı ise doğal afetlerden diğer ülkelere göre çok daha az etkilenme potansiyeli taşıması.
Birleşik Krallık'ın enerjisinin yaklaşık yarısı fosil yakıtlardan ve nükleer enerji üretiminden geliyor. Bu durum ise olası bir 'dünyanın sonu' senaryosunda değişen tedarik zincirlerine uyum sağlamayı zorlaştıran bir etken. Ülkenin gücünün yaklaşık yüzde 42'sinin yenilenebilir enerjiden gelmesi ise diğer bir dikkat çeken ayrıntı.
Birleşik Krallık önemli avantajlara ve bazı olumsuz noktalara sahip olsa da listenin ilk 5'inde kendine yer bulmayı başardı. Ancak uzmanlara göre Birleşik Krallık'ı önümüzdeki yıllarda zor bir dönem bekliyor olabilir. Bunun nedeni ise ülkenin giderek artan nüfusu. Uzmanlara göre yüz ölçümüne göre giderek kalabalıklaşan Birleşik Krallık, nüfus problemi yüzünden 'güvenli' konumunu tehlike altına alabilir.
2- İZLANDA
Listenin ikinci sırasında yer alan Kuzey Avrupa ülkesi İzlanda, jeotermal ve hidroelektrik santraller gibi çok sayıda doğal ve yenilenebilir enerji kaynağına ev sahipliği yapıyor. Ekvatora göre Kuzey Kutbu'na önemli ölçüde daha yakın olan İzlanda'nın iklimi, gezegenin diğer bölgelerine göre çok daha soğuk. Bu nedenle ekilebilir araziler, giderek ısınan dünyanın geri kalanına göre çok daha korunaklı ve elverişli. ABD Yeşil Ticaret Odası'na (USGCC) göre, İzlanda'nın toprakları görünüşte yaşama elverişsiz görünse de, ülke üretiminin yarısından fazlasını yenilenebilir enerji ile gerçekleşiyor. Birçok çiftçi, seraları ve doğal jeotermal buharları kullanıyor.
İzlanda, bir ada ülkesi olmasından ötürü balıkçılık konusunda avantajlı bir konuma sahip. Özellikle ülkenin kıyı kesimlerinde gelişmiş olan balıkçılık, Küresel Sürdürülebilirlik Enstitüsü'ne göre ülkeye önemli bir artı puan kazandırıyor.
1- YENİ ZELANDA
Ekvatordan yaklaşık 4 bin 500 kilometre uzaklıktaki Yeni Zelanda, iklim değişikliği kaynaklı sıcaklık artışından en az etkilenecek bölgelerden biri olarak görülüyor. Yeni Zelanda Ticaret, İnovasyon ve İstihdam Bakanlığı'na (MBIE) göre, ülkenin birincil enerji arzının yaklaşık yüzde 40'ı yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor ve ülke, enerji gereksinimlerinin yüzde 75'ini karşılayacak kadar enerji üretiyor. Bu da dünyanın sonu geldiğinde saklanabilmek için ülkeyi en ideal bölge haline getiriyor.
Yeni Zelanda, güvenli bir bölge olduğunu çok değil sadece birkaç yıl önce kanıtlamıştı. Pandemi döneminde sınırlarını kapatan ülkede alınan ciddi önlemler, birçok kişinin hayatta kalmasını sağlamıştı. Ülkede Kovid-19 kaynaklı ölüm sayısı yalnızca 26'ydı. Bu da Yeni Zelanda'yı dünyanın en güvenli bölgelerinden birine dönüştürmek için yeterli bir sebep olarak gösterildi.
'KIYAMET SİGORTASI ALMAK' GİBİ GÖRÜLÜYOR
Zengin Silikon Vadisi yöneticilerinin olası bir kıyamet senaryosuna hazırlanmak için son 10 yılda Yeni Zelanda'da mülk satın aldıkları da basına sızan bilgiler arasında. Bu milyarderler arasında şimdiden bölgede birçok mülk satın alan ABD'li girişimci Peter Thiel ise dikkat çeken isimlerden biri. Yeni Zelanda'da mülk satın almak ülkenin avantajlı konumu ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen önemden ötürü 'kıyamet sigortası almak' olarak görülüyor.