İlkokul mezunu Türk mucit başardı! 'Selfie'den önce 'görçek' vardı
Selfie'nin hayatımıza girişi sosyal medyanın aktif şekilde kullanılmasıyla olmuştu. Ancak sosyal medya hayatımıza girmeden yarım asır önce 'selfie' aslında zaten vardı. İlkokul mezunu Türk mucidin icadı olan 'görçek' tam 79 yıl önce binlerce kişiye bakın nasıl selfie çektirdi...
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Cep telefonlarımızın 'akıllı' hale gelmesinden sonra artık gittiğimiz her yere fotoğraf makinesi yerine yalnızca telefonlarımızla gidiyoruz. Tatillerde ya da buluşmalarda akıllı telefonlarımızın ön kameraları oldukça yoğun bir mesai yapıyor. Literatüre son yıllarda eklenen 'selfie' kelimesi Türkçede 'özçekim' gibi bir karşılığa sahip. Bu kavram her ne kadar hayatımıza teknoloji sayesinde 'selfie' olarak girse de dünya üzerindeki ilk özçekimlerden biri de yine bir Türk tarafından yapıldı. Fikret Kaftanoğlu isimli fotoğrafçının ‘görçek’ olarak icat ettiği selfie düzeneği, dünyada aslında bir ilk olma özelliğini taşıyor. Birçok ünlü ismin objektife yansıdığı icadın hikâyesi bugün tam 79 yaşında.
1944’TE İCAT EDİLDİ, ADI 2015'TE BELLİ OLDU
Akıllı telefonların hayatımıza dahil olmasıyla birlikte 'kendi kendini çekmek' anlamında kullanılan 'selfie' sözcüğünün bir Türkçe karşılık bulması birçok kişinin beklediği bir durumdu. 2015’te Türk Dil Kurumu’nun Türkçe karşılığı için birkaç öneri arasından bir seçim yapması bekleniyordu. Binlerce kişinin sosyal medyada önerisi ve tahminleri yayılırken, TDK bilim üyeleri, çektikleri 'selfie' ile ‘özçekim’ isminin Türkçe sözlüklere eklendiğini duyurmuştu. Ancak o duyurudan aslında tam 71 yıl önce ilk selfie'nin mucidi, Türk fotoğrafçı Fikret Kaftanoğlu, bu kavrama çoktan bir isim koymuştu. Kaftanoğlu, 'görçek’ adını verdiği icadıyla deklanşöre kendini görerek basmıştı. Hatta bu deklanşöre basan eller arasında bakan, şair ve siyasi isimler de vardı.
Fikret Kaftanoğlu’nun icadı 'görçek’in önünde Aziz Nesin’den Mahir Çayan’a, Mümtaz Soysal’dan Ataol Behramoğlu’na, Ahmed Arif’ten Esin Afşar’a birçok gibi ünlü isim de poz vermişti. Sayısız fotoğraf ‘görçek’ ile çekilmiş, binlerce insan tarihe kendinden bir şeyler bırakmıştı.
NASIL GÖRDÜLER, NASIL ÇEKTİLER?
Görçek, temelde bir kabin ve özel bir fotoğraf makinesinden oluşuyordu. Kabine giren kişi karşısında yer alan aynaya bakarak poz veriyor, daha sonra da elindeki kablonun ucunda bulunan düğmeye basarak kendi fotoğrafını çekiyordu. Bu sayede fotoğraflarda kişiler kendilerini görerek poz verdiğinden istenmeyen poz hataları en aza iniyordu. Elindeki kumandaya basan herkes kısa bir süre için hem fotoğraf hem de fotoğrafçı oluyordu.
Düzenekte görüntüyü alan objektif, aynanın tam ortasında bulunuyordu. Mekanizmanın hareketi ise uyarılan elektromıknatıslar aracılığıyla sağlanıyordu. İlk düğmeye basıldığı zaman makine kuruluyor, film ilerliyor ve makine ikinci komut için hazır hale geliyordu. İkinci düğmeye basıldığında ise deklanşör yine elektromanyetik bir sistem ile açılıp görüntü filme işleniyordu. Böylelikle fotoğraf çekimi tamamlanmış oluyordu.
MUCİT BABANIN OĞLU ODTÜ'LÜ BİR PROFESÖR OLDU
Erzurum doğumlu fotoğrafçı, maddi imkânsızlıklar nedeniyle ilkokuldan sonra okuyamamıştı. Ancak kendisinin okuyamaması eğitime ve bilime inancını kırmamıştı. Fikret Kaftanoğlu, işte bu inançla çocuklarının çok iyi eğitim görmesini diliyordu. Üstelik zaman içinde bu dileği gerçek oldu. ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü'nün ilk mezunu ve birincisi olan, ODTÜ’de yıllarca hocalık yapmış ve idari görevlerde bulunmuş Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu, babasını yıllar sonra gururlandırmayı başardı. Üstelik bu gururu bir adım daha öteye taşıyarak Türkiye Mucitler Derneği'nin de kurucuları arasında yer aldı.
İLKOKUL MEZUNU AMA BİRÇOK PATENT SAHİBİ
Kaftanoğlu, henüz 14 yaşındayken Ruslardan kalma makine parçalarını bir araya getirerek elle çevirmeli bir film makinesi yaptı. Memleketi Oltu'da ilk film gösterisini de bu makineyle gerçekleştirdi. O dönemde film olmadığı için kendisi cam negatifler üreterek çevresindekilerin fotoğraflarını çekti. Bir süre sonra da memleketi Oltu’da bir atölye açtı. Daha sonra Ankara’da Fotospor ve Fotoüstün stüdyolarını açtı, Görçek sistemini de işte burada üretti. Zaman içerisinde ‘görçek’, Türkiye’nin dört bir yanındaki fotoğraf stüdyolarına isim olmaya başladı.
İlkokul mezunu mucidin tek icadı ‘görçek’ değildi. 6 Şubat’ta 50 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olan depremle ‘Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu gerçeği’ bir kez daha gözler önüne serildi. Kaftanoğlu da bunun farkındaydı. Yüzyıllardır binlerce kişinin ölümüne sebep olan depremlerle sarsılan Türkiye için bir deprem uyarı sistemi üreten Kaftanoğlu, bir kez daha tarihe geçmişti. Bunun yanında, matbaa tel zımba makinesi, yangın uyarı ve söndürme cihazı ve bant film şarjörleri de Kaftanoğlu patentli icatlardandı.
1950'lerde daha iyi tanıtılması için 'görçek'i İstanbul’a gönderen Kaftanoğlu kullanım patentini de kendisi gibi mucit olan, otomatik paraşüt ve dikey kalkış yapabilen uçakları icat eden Emrullah Ali Yıldız’a devretti. 1967’de kendisiyle yapılan bir röportajda Fikret Kaftanoğlu, "İşimi genişletmek ve Türkiye’de ilk fotoğraf makinesi fabrikasını kurmak istiyorum" dedi. Kaftanoğlu ayrıca haftada üç fotoğraf makinesi yapabildiğini ve o tarihe kadar toplam iki yüz fotoğraf makinesi yapıp sattığını da sözlerine ekledi.