SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Sivastopol'dan Sinop'a 305 km yüzdü! 'Çavuş Aydın' tüm dünyayı nasıl ayağa kaldırdı?

Önce Sinop'un Gerze kıyılarında Gerzelilerin, sonra tüm dünyanın sevgilisi olan Ukraynalı balinanın hikâyesi yalnızca onu gerçekten sevenlerle ölümsüzleşti. Beyaz balina olan Aydın, defalarca başka devletler tarafından alınmak istendi, hatta yakalanıp götürüldüğü halde bile kaçıp kendisini dört gözle bekleyen Gerzelilere sarılmayı seçti. Çünkü yazar Paulo Coelho'nun da dediği gibi yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıydı. Çünkü her yakınlıkta kaybetme korkusu, uzaklıkta ise kavuşma ümidi vardı.

|

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Ukrayna toprakları neredeyse her yıl olan sellere alışıktı. 7 Mart 2014’te Rusya'ya bağlanma kararı almadan önce Sivastopol da Ukrayna sınırları içinde kalıyordu. Her selde onlarca kişi hayatını kaybettiğinden artık suların fazla gelip duvarları aşması bir 'afet' olarak adlandırılıyordu. Çünkü canlıların hayatı söz konusu olduğunda bu, 'acil durum' oluyordu. En sonuncusu 2024'te olan sellerin, en şiddetlisi 2020’de, en ilginci ise 1992’de yaşanmıştı. Evleri, bahçe duvarlarını yıkan, ağaçları kıran sel, bir balinayı da yuvasından etmişti. Bir beyaz balina ve daha sonra 'Aydın' ismini alacak olan sevimli dost, Karadeniz’e kaçmış ve buradaki yolculuğunda Sinop’un Gerze kıyılarına da uğramıştı. 25 Ocak 1991'de Aydın'ı görmeye binlerce kişi geldi, o bir daha gelmemek üzere gittikten sonra da Gerze, heykelleriyle süslendi. Onun isminin hikâyesi ise yuvasız kalan bembeyaz bir balinanın ışıl ışıl parlamasından gelmiyordu!


YUVAYI SEL, GERZE'Yİ BALİNA BASTI

25 Ocak 1992 günü, Gerze'nin Gürzüvet (Yenikent) sularında ilk kez Mehmet İzmirli tarafından görülen bir yabancı vardı. Yunus desen değil, köpek balığından çok daha sevimli olan bu canlı bembeyaz, kocaman ve güler yüzlüydü. Sirklerde oyunlar oynayan, insanlarla kurdukları bağ ile duygulandıran deniz canlılarından biri olan Beluga balinası, ilk defa o gün Karadeniz’de görüldü. Bu beyaz balina, doğal yaşam alanı Kuzey Kutbu olmasına rağmen Karadeniz’de ne arıyordu? Üstelik pek sevimli olmasına rağmen göz ardı edilemeyecek bir özelliği daha vardı. Belugalar hayatta kalmak için soğuk suya ve her gün en az 60 kiloluk besine ihtiyaç duyuyordu. Ortalama insan ağırlığı 62 kilo olduğu düşünüldüğünde Beluga biraz ürkütücü olabilirdi. Ancak Belugalar için insanlara zarar vermek pek de sevdikleri bir aktivite değildi. Karadeniz’de onu kimse henüz tanımıyor olsa da Beluga dünyaya kendini 'Aydın' diye tanıtmak üzereydi!

Bu sevimli balinanın Karadeniz’de hatta Sinop’un Gerze kıyılarında ne aradığına gelince, cevap 305 kilometre ötedeki Sivastopol’daydı. 1991 kışı o zaman Ukrayna toprağı olan Sivastopol için sert geçiyor ve pek çok beşeri yapıya hasar veren sel suları Karadeniz’e dökülüyordu. Hayvanlar Evolüsyon ve Morfolojisi Enstitüsü’nün araştırma havuzundan sel sırasında kaçan 2 beyaz balinadan biri olan Aydın’ın hikayesi de böyle başlamıştı. Asıl adı Tishka’ydı ve 1992’de 8 yaşındaydı. İngilizlerin bilgilerine göre canlı 'mayın taşıyıcısı' olarak yetiştirildiği Kazachi Koyu'ndaki askeri tesisten firar etmişti. Bir asker olarak yetiştirilen balinanın rütbesi de 'Çavuş'tu. 19 Eylül 1991’de yağmur hiç olmadığı kadar güçlü yağıyor ve askeri tesisin de içinde olduğu alan sel sularına esir oluyordu. Taşan sular yunus evinin kafesini parçalamış ve havuzdaki canlılar Karadeniz’de özgür kalmıştı. Birinin nerede olduğu bilinmiyor olsa da Tishka, yani herkesin tanıdığı ismiyle Aydın artık Gerze’deydi!

Onun en özel hatıralarını ise dişhekimi, yazar ve gezgin namıdiğer 'Düş Hekimi' Yalçın Ergir tüm belgeleriyle 'Beyaz Balina Aydın' yazısında kaleme aldı. Ergir, Aydın'ın vedasından önceki tüm sürecin arşiv fotoğraflarını da derleyerek ölümsüzleştiren isim oldu. 

TÜM GERZE AYDIN’A, AYDIN DA ONLARA HAYRAN

İnsanları insanlardan daha çok seven, onlara ağızlarını kulaklarına vardıracak anlar yaşatan balina, Gerze Limanı’nda yaşayan ve herkesin sevdiği 'Aydın' adlı zihinsel engelli, şişman birinin adını almıştı. Ancak Aydın, bir balina için akıllıydı. Yediklerini ve ona yemek verenleri seçerdi, pullu balık yemiyor ama kendisine ikram edilen tirsi, uskumru, kolyoz gibi pulsuz balıkları önce havada takla attırıp başından yarısına kadar yutuyor, gerisini de üflüyordu. Gerzelilerin işi gücü Aydın olmuştu. Her gün yerli yabancı onlarca kişi Aydın’ı görmeye geliyordu. Dönemin belediye başkanı Dr. Durmuş Çetin de Aydın’a sahip çıkmak için ne gerekiyorsa yapıyordu. Hatta bakımı için Tarım Bakanlığı İlçe Müdürlüğü’nden Vehbi Uslu’yu vazifelendirmişti. Yemesi gereken balık miktarı günlük 60 kiloydu. Ancak Aydın’ı besleyen halk ve yetkililer ne yaptıysa da 40 kilo kadar balık Aydın’a verilebiliyordu. Gerzeli balıkçılar kendi balıkları bittiğinde, Balık Hali’nden ceplerindeki tüm parayla balık alarak onu besliyordu. Aydın’a zarar gelmesin diye kıyıya ağ bile kurmuyorlardı. Hatta Aydın’ın beslenebilmesi için banka şubelerinde hesaplar bile açılıyordu.

Bu sevimli balina Gerzelileri öylesine sevmiş ve benimsemişti ki 'Aydın' denince bakıyor, kıyıdaki insanların elinde naylon poşette bile olsa balık gördüğünde yüzerek yanlarına geliyordu. Aydın’ı beslemek ve korumakla görevli olan Vehbi Uslu ve Rasim Kaya, her sabah 08.00 ila 09.00 saatleri arasında Aydın’ı ismiyle çağırıyor, başını sevip 20 kilo balık veriyordu. Gerisini balıkçılar ve halk verse de Vehbi Uslu, Aydın’a olur olmaz yiyecek verenlere engel oluyordu. Aydın ise sanıldığından çok daha akıllıydı ve kötü niyetle verilenleri, yiyeceği verenin suratına tükürüyordu. Kendisine balık verildiğinde ise hemen yutmuyordu. Aydın, belki de teşekkür etmek için önce balığa ağzında taklalar attırıp sonra başının ya da gerdanının okşanmasını bekliyordu. Bütün bunları yapmadan balığı asla yutmuyordu. Kendisine top atıldığında ise gidip topu getiriyordu. Bu Aydın için eğlenceli bir oyun olduğundan topun tekrar atılması için gidip geri getiriyor ve kendisine topu atan kişiye fırlatıyordu. Aydın, Gerzeli balıkçılara ve teknelere eşlik ediyor ve bazen suyun üzerine çıkıp teknede balık olup olmadığına bakıyordu. Teknelere eşlik ederken bazen sırtüstü bazen de yan yan yüzüyor, özellikle Vehbi Uslu teknedeyse gözünü ondan hiç ayırmıyordu.


8 GÜN SONRA, ELVEDA AYDIN…

Aydın Gerze’de çok seviliyor, ancak Ukrayna balinanın iadesini istemekten hiç vazgeçmiyordu. O dönem İngiltere Prensi olan Kral III. Charles, balinanın hür yaşaması için kampanyaya katıldı. Hatta kampanyaya destek olmak isten ünlü İngiliz müzisyen Paul McCartney, Gerze’de Aydın için konser vermeye hazırlanıyordu. Ancak yapılan kampanyalar istendiği gibi değil, beklendiği gibi sonuçlanmıştı. Ukrayna’nın Sivastopol'a, Rusya ile Japonya arasındaki Kuzey Buz Denizi’nin Bering Boğazı’ndan getirdiği balina için mahkeme Ukrayna’ya iade edilmesi kararını verdi. Aydın’ın şöhreti bu süreçte tüm dünyaya yayıldı. Genç yaşlı herkes Aydın’la yatıyor, Aydın’la kalkıyordu. Aydın’ı görmek isteyenler için turlar düzenleniyordu. Gerze’ye, Aydın’ı görmeye İngiliz, İspanyol, Amerikan, Kanadalı, Fransız, Japon pek çok yabancı basın mensubuyla, memeli hayvan uzmanları, Greenpeace gibi çevre örgütü üyeleri geliyordu. Hatta Gerze kıyıları balık sesinde frekans vererek Aydın’ı kilometrelerce öteden çağıran bilim insanlarıyla dolup taşıyordu. Artık otellerde boş oda bulmak bile çok zorlaşmıştı.

Aydın bu kadar sevilirken onu Ukrayna’ya verme fikri, herkesi korkutuyordu. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel ve Bakanlar Kurulu, kabine toplantısında Aydın’ın korunması ve Türkiye’de yaşaması için üniversiteler ve uluslararası kuruluşlarla temasa geçiyordu. İngilizler Aydın’ı almak için 25 bin poundu (1 milyon 109 bin lira) Türkiye’ye göndermiş, belediye başkanı Dr. Durmuş da parayı İngilizlere geri göndermişti. İngilizler hiç pes etmiyor ve Aydın için "Deniz suyu sıcaklığı 16 dereceyi geçerse yaşayamaz" diyordu. 6 Nisan 1992 günü, CYC-1031 borda numaralı İrbis gemisi Giresun’un Espiye İlçesi açıklarına Aydın’ı almak için geldi. Greenpeace üyeleri Aydın’ı vermemek için karşı koyarken, Aydın da var gücüyle kendisini almak isteyenlere direniyordu. 1,5 saat direndikten sonra vahşi bir şekilde başından kement geçirilip kuyruğundan sıkıştırılan Aydın, gemiye çekildi. Gerzelilerin üzerine titrediği balina, onu almaya çalışanlar yüzünden yaralanmıştı. Olaya şahit olanlar gözyaşlarını tutamıyordu. Sevgili balinalarından ayrılıyor olmak yeterince üzücüyken, bir de Aydın’ın yaralanmış olması acıyı dayanılmaz hale getiriyordu.


14 Nisan 1993’te, 'Sivastopol'a kendi başına dönemeyeceği için almaya geldiklerini' söyleyenlere inat Aydın, Gerze’den karga tulumba alındıktan 8 gün sonra yine kaçtı. Aydın 8 gün ayrı kaldığı Gerzelilere yeniden kavuşmuştu. Birkaç ay sonra 18 Temmuz 1993’te Gerze’de, Gerze Festivali başlayacaktı ve herkes Aydın’ın orada olmasını istiyordu. Oysa onu bir süredir kimse görmemişti ve gelmesi büyük bir sürpriz olurdu. Artık festival başlamak üzereydi, orkestra yerini almış, halk limana toplanmıştı. Saat tam 17.00’de birden sesler yükseldi, neşeyle yayılan kahkahaların tek bir anlamı vardı: Aydın gelmişti! Aydın gelir gelmez limanda turlar attı, herkese başını sevdirdi. Gerçek festival şimdi başlamıştı. Bu arada Gemlik’ten gelen bir haber son derece şaşırtıcıydı. Gemlik’te bir beyaz balina bulunduğu ve onun Aydın’la birlikte havuzdan kaçan diğer balina olduğu söyleniyordu. Adını da 'Ahu' koymuşlardı. Kısa süre sonra erkek olduğu anlaşılınca adı 'Ali' olarak değiştirildi. Ancak Ali ilk ve son kez o zaman görüldü. Ali ile ilgili hikaye kısa da olsa, yıllarca Gerzelilerin kalbinde yaşayacak olan Aydın, dünyaya kendini tanıtmıştı. Aydın'ın son kez görüldüğü festival gününü ise Yazar Yalçın Bayer şöyle anlatıyordu:

"Festival töreni sırasında limana giren Aydın, hünerlerini sergileyerek halka bayram havası yaşattı. Rıhtım boyunca yavaş yavaş ilerleyerek tüm Gerzelilerin kendisine dokunmasına izin verdi. Bu, belki de Aydın’ın Gerze'ye vedasıydı."

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.