Kendimize uyanmak
Gölgelerimizle karşılaşmak acı veren bir süreçtir
Zamanla eksik taraflarımızı daha iyi anlamaya başlarız. Tecrübe ve hayattan aldığımız dersler bizi eksik yönlerimizle yüzleştirmeye başlar. Kendimiz hakkında çok şey bildiğimizi düşünsek de, çoğu zaman bu farkındalığımız 40’lı yaşlara kadar yüzeysel kalabilir. Hayat hedefleri, topluma katılma, bir şeyler olma isteği hatta kendini ispat hissi içinde geçen yıllar sanki bu farkındalığımızı geri plana iter, örterler. Kırklı yaşlar aşırı uçlarımızın törpülenmeye başladığı zamandır. Kendi gerçeğimizi daha iyi görmeye başlayabiliriz.
İnsanın kendisini görmesi ve fark etmesi her zaman çaba gerektiren, çoğu zaman da travmatik bir süreç içinde gerçekleşir. En kör olduğumuz noktalar kendimizle ilgili değerlendirmeler de yer alır. Bu değerlendirmelerde kendimizi anlamak için belirli tiplerden, kişilik durumlarından bahsedebiliriz. Tek bir tip değilizdir ancak hayatımızda belirli bir tip ağır basıyor olabilir. Temelde 6 tipten söz edebiliriz. Her tipin belirli zaafları ve eksikleri vardır. Bu tipler 1) İlişkilere odaklı 2) İrade odaklı 3) Değişim odaklı, 4) Sürdürme odaklı, 5) Spiritüel odaklı ve 6) Fayda odaklı olarak okunabilir. Bu tipleri Liz Greene ve Howard Sasportas’ın The Development of the Personality (1987) kitabında bulabilirsiniz.
Hangi tiptesiniz?
Eğer ilişki odaklı iseniz başkaları ile bir arada ve ait olma ihtiyacınız çok önemli olabilir. Bu çevrenize yönelik güçlü bir hassasiyete sahip olduğunuzu gösterir. Eksik yönleriniz ise bir sınır çizmekte zorlanmak, başkalarından aşırı etkilenmek ve başkalarının sizin hakkında ne düşündüğüne aşırı önem vermek anlamına gelir. Eğer irade odaklı iseniz, güç kullanmak ve çevrenizi kendinize uydurmak yönünde büyük çaba sarfediyor olabilirsiniz. Ancak bu tutum da sizi sürekli elinde gücü elinde tutmak isteyen, bencillik ve aşırı kontrolcü, rekabetçi ve sınırları çok katı bir kişi haline getirebilir. Eğer değişim odaklı iseniz sürekli olarak kendinizi yenilemek, daha ileri gitmek ve dönüşüm içinde olmak size cazip geliyor olabilir. Bu durumda kök salamamak, sınırlardan korkmak ve sırf değişiklik için değişime gitmek gibi kısır döngülere, aşırı zihinde kalmak gibi durumlarla karşılaşıyor olabilirsiniz. Eğer sürdürme odaklı iseniz pek çok şeyi temellendirme, sağlam tutma ve güven içine alma konusunda dikkat çekiyor olabilirsiniz. Ancak bu durumda da aşırı inatçılık, atalet ve fazla olağan kalma, can sıkıcı olma riskiniz var demektir. Statüko sizin için çok önemli olabilir. Değişim size çok korkutucu gelebilir. Eğer spiritüel odaklı iseniz, maddi olan şeylerden uzak durma, sürekli bir kaçış ve kendi içine dönme, aşırı idealizm kişiliğinizde önemli bir yer edinmiş olabilir. Bu durumda sürekli bir tatminsizlik ve yıkıcılık, kendi kendine zarar noktasına varan eğilimler, aşırı hayal kurma ama eyleme geçmeme, temelsiz kalma gibi problemlerle karşılaşıyor olabilirsiniz. Son olarak, eğer fayda odaklı iseniz, günlük hayat içinde etkin ve pratik olmak sizin için önemlidir. Önceliklerinizi daha fazla belirli eğilimindesiniz. Mühendis gibi düşünüyor olabilirsiniz. Bu durumda hayat heyecanınızı ve vizyonunuzu kaybetmek mümkün. Görmediğiniz şeylere inanmamanız sizi katı ve aşırı rasyonalist bir kişi haline dönüştürebilir.
Yukarıda yer alan 6 tipin astrolojik temaları düşünüldüğünde her birinde farklı gezegen ve burçların öne çıktığını söylemeliyiz. Genel olarak bu tipler içinde düşünmek kendimize daha kolay odaklanmak ve eksik yönlerimizi farkedebilmek yönünde bir kolaylık sağlayabilir. Hayatımızda ne zaman krizlerle karşılaşsak, kendimizle ilgili bir muhasebeye gitme, kendi eksik yönlerimizi görme fırsatı sağlarız. Kendi kendimize bakmamız pek kolay olmadığı için, bunu en iyi şekilde başkalarının bize tepkilerinden okumaya başlayabiliriz. Ancak bu aşamaya ulaşabilmek için, kendi sübjektif merkezimizden çıkmamız, kendimizle ilgili bir uyanışa geçmemiz gerekir. Bir sonraki yazıda bu tiplerin astrolojik göstergeleri üzerinde daha fazla duracağım.