Ödem deyip geçmeyin
Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen preeklampsi; yüksek tansiyon, ödem ve protein fazlasıyla kendini belli ediyor.
Modern yaşamla birlikte evliliklerin ve dolayısıyla anne olma yaşının ertelenmesi gebelik riskini artırıyor. Özellikle 35 yaşından sonra bebekte down sendromu riskinin artışı, uzmanları endişelendiriyor. Anadolu Sağlık Merkezi kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Opr. Dr. Ebru Fusun Işık, gebeliği riskli hale getiren rahatsızlıkları anlattı:
Erken doğum tehdidi
Bu durumun anne adayına belirgin bir zararı olmasa da bebek, organ gelişimini tamamlayamadan doğduğu için yoğun bakıma ihtiyaç duyar. Gebeliğin ilk 20 haftasında gerçekleşen kayıpları veya doğumları düşük olarak tanımlıyoruz. 20-37 hafta arasındakilereyse erken doğum diyoruz. Erken doğumların yüzde 50’si kendiliğinden, yüzde 30’u suyun erken gelmesinden kaynaklanıyor. Yüzde 20’siyse anne adayındaki hastalıklar ya da bebekteki gelişim geriliği nedeniyle hekimler tarafından sonlandırılıyor. Prematüre doğumu tetikleyen birçok faktör var. Bunların başında annenin daha önceden erken doğum yapmış olması geliyor. Ayrıca idrar yollarındaki enfeksiyon erken doğumu başlatabiliyor. Çoğul gebeliklerde rahimin aşırı gerilmesiyle risk yükseliyor. Hipertansif hastalarda plasentanın erken ayrılıp kanamaya ve erken doğuma sebep olması riskleri de var. Plasenta, anne ve bebek arasındaki iletişimi, beslenmeyi sağlayan organ. Plasentanın ayrılması, bebeğin havasız ve besinsiz kalmasına yol açar.
Gestasyonel diyabet
Gestasyonel yani gebeliğin neden olduğu diyabette, kan şekerleri kontrol altında tutuluyorsa bebekte sorun gelişmez. Ancak kontrolsüz şeker, bebeğin 4 kg.’ın üzerinde doğmasına ve amniyo sıvısının miktarında artışa neden olabilir. Bebekte doğum sırasında travma, omuz takılması, felç görülebilir.
Preeklampsi
Yüksek tansiyon, vücutta aşırı şişme ve böbreklerden protein kaçağıyla seyreden bir tablo. Preeklampsi daha çok 24’üncü haftadan sonra ortaya çıkıyor. Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen bu durumun belirtileri arasında; geçmeyen inatçı baş ağrısı, gözün önünde beneklerin uçuşması, ayak, el ve yüzde ödem oluşması yer alır. Yapılan incelemelerde gebenin tansiyonu yüksektir, belirgin ödem vardır, idrar tahlilinde protein tespit edilir. Yine daha önceki gebeliğinde preeklampsi geçirmiş hastalar bir sonraki gebeliklerinde risk altındadır.
Ağır preeklampsi tablosunda erken doğuma karar verilir çünkü esas tedavisi doğumdur. Ancak erken haftalarda bebeğin akciğer gelişimine zaman kazandırmak için kesin yatak istirahati ve ilaçlarla tansiyon kontrol altına alınır. Ayrıca annenin havale geçirmesini önlenmeye çalışılır. Preeklampsilerdeki risklerden bir tanesi de gebenin havale geçirmesidir. Hamile kadın havale geçirdiği sırada bebeğe giden oksijen kısıtlandığı için bebek strese girer ve oksijensiz kalır. Ne annenin hayatını tehlikeye atacak kadar beklenmeli ne de bebeği çok erken doğurtacak kadar acele etmeli... Hatta bir anda tablo preeklampsiden ‘hellp sendromu’ denilen multi organ yetmezliğine kadar gidebilir. Preeklamptik gebelerin yenidoğan ve erişkin yoğun bakımı olan bir hastanede takibiyle bakımı önemlidir. Çünkü Eğer geç kalınmamışsa gebe doğumdan sonra hızla düzelmeye başlar. Ancak multiorgan yetmezliğinin başlaması ölüme varabilen sonuçlar doğurabilir.
Antepartum kanama
Gebelik, rahim duvarına yerleşirken açılan küçük damarlar yüzünden lekelenme tarzı kanamalar oluşabilir. Bu kanamaların yüzde 10-15’i düşüğün ilk belirtisi olabilir. Enfeksiyon ve cinsel ilişki de kanama nedenidir. Enfeksiyon var-lığında bunun mutlaka gerekli antibi-yotiklerle tedavisi yapılmalıdır. Vajinal kanama; rahim ağzı yetmezliğine, erken doğuma veya plasentanın erken ayrılmasına yol açabilir.