Müge Anlı'daki hikayeleri aratmıyor! Kocası tek sözüyle kanser tezgahını bozdu
Kolon kanseri olduğunu söyleyerek sosyal medyada bağış kampanyası başlattı. Paylaşımları binlerce kişiye ulaştı, binlerce lira yardım yağdı. Ancak olayın ardındaki gerçek, katıldığı bir programın ardından kocasının şüphesiyle gün yüzüne çıktı. Duygusal hikâyenin perde arkası, Müge Anlı'dakileri aratmıyor!
Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Sosyal medya bir yandan yardıma ihtiyacı olanlara umut ışığı olurken, diğer yandan en ustaca kurgulanmış dolandırıcılık hikayelerine de ev sahipliği yapıyor. Jessica Ann Smith’in ismi de işte tam bu noktada karşımıza çıkıyor. Kolon kanseri olduğunu söyleyerek kendine duygulara hitap eden bir hikâye yazdı. Ve bu hikayeyi o kadar ustalıkla anlattı ki kimse sorgulamadı.
HİKAYENİN ÇÖZÜLMESİ SAĞLAYAN İLK İPUCU
GoFundMe ve Facebook üzerinden kampanyalar başlatan Smith, kolon kanseriyle mücadele ettiğini ve tıbbi masraflarını karşılayabilmek için desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Kampanyalarında, hastalığı yüzünden çalışamadığını ve çocuklarına bakmakta zorlandığını belirten Smith, insanların iyi niyetinden faydalanarak 10 bin doların üzerinde bağış topladı. İnsanlar onun durumuna üzülerek para gönderdi. Herkesi çok ciddi bir kanser teşhisi konduğuna herkesi inandırdı. Sosyal medyada paylaştığı hastane fotoğrafları ve sağlık durumu hakkındaki açıklamalar kısa sürede dikkat çekti.
Hatta bir podcast programına katılarak, hastalıkla mücadelesini anlatan duygu yüklü bir konuşma yaptı. Jessica yaptığı konuşmada, “Doktor kan tahlillerime bakarken 'Kolon kanseri olduğunuzu düşünüyorum' dedi. İnsanlar bana yardım ediyor ve bu da herkesin insanlığa olan inancını yeniden yeşertiyor” demişti. Ancak hikâyenin gerçek yüzü hiç de göründüğü gibi değildi. Tam da bu programda yaptığı açıklamalardaki çelişkiler, dolandırıcılık hikâyesinin çözülmesini sağlayan ilk ipucu oldu.
‘BAŞINDAN BERİ ÇOK FAZLA ŞÜPHELERİM VARDI’
Podcast sunucusu Jeff Bergh, verdiği röportajda, Jessica’nın hikayesini duyduktan sonra şüpheleri olduğunu söyledi. Bergh, “Başından beri çok fazla şüphem vardı. Dürüst olmak gerekirse, röportajın en başından itibaren tuhaf görünüyordu. Vücut dilini okuma konusunda çok deneyimim var, bu yüzden yalan söylediğini anlayabiliyordum” ifadelerine yer verdi. Tüm bunların üzerine Jessica bir yayın daha yaparak, kendisini yalancılıkla suçlayanlara cevap verdi. Jessica, “Eğer biri bana yalan söylediğimi söyleseydi, 'Tamam, o zaman pazartesi benimle kemoterapiye geliyorsun' derdim” bilgisini paylaştı.
Dolandırıcılığın ortaya çıkışındaki en büyük etken, Jessica Ann Smith’in eşinin şüphesi oldu. Smith'in kocasının da polise gelip karısının kanser olduğuna inanmadığını söylemesinin ardından resmi bir soruşturma başlatıldı. Polis soruşturması derinleştirildiğinde, Smith’in herhangi bir kanser tedavisi görmediği, yalnızca anemi teşhisi konduğu ve bunun için basit demir takviyeleri kullandığı tespit edildi.
KOCASI TÜM YALANINI ORTAYA ÇIKARDI
Üstelik bu Jessica’nın söylediği tek yalan değildi. Aynı zamanda doktor ve hemşire gibi davrandığı ve babasının öldüğü yalanını söylemişti. Polise ifade veren Jessica’nın kocası Smith, kanıtlar sunarak yalan söylediğini dile getirdi. Ayrıca karısının herhangi bir kanser türü için tedavi gördüğünü gösteren bir sigorta kaydı, beyanı veya belgesi yoktu. Smith, Jessica’nın hemşire gibi davrandığını ve çalıştığı iş yerine kanser tedavisi alabilmek için izin günlerine ihtiyacı olduğunu söylediğini de iddia etti. Ayrıca tek bir gün izin alabilmek için, patronlarına babasının öldüğünü söylediğini ve iş yerinden izin aldığını da dile getirdi. Tüm bunları araştıran polis, babasının aslında hayatta olduğunu ve Smith'in babasının adıyla uyuşmayan bir ölüm belgesi kopyası sunduğunu belirledi.
Araştırmacılar, Smith'in ayrıca tümör ve kolon kanseri hastası olduğunu belirten mektupta hastanedeki bir doktorun imzasını taklit etmekle de suçlandığını söyledi. Polis, Smith'e yönelik dolandırıcılık iddialarını araştırırken kendisini kanser hastası olduğu konusunda yalan söylemekle suçlayan kişiler tarafından internette taciz edildiğini ve zorbalığa uğradığını iddia etti. Polisin belgeler üzerinde yaptığı inceleme, Smith'in hiçbir zaman kemoterapi tedavisi görmediğini ve kolonunun bir kısmının hiç çıkarılmadığını ortaya çıkardı. Sadece anemi için demir ilaçları alıyordu.
‘BAĞIŞ YAPMADAN ÖNCE DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRIN’
Polis, soruşturmalarına dayanarak Smith'in kanser teşhisi hakkında yalan söylediğini belirledi. Bu gelişmeler üzerine, Smith Kasım 2019’da tutuklandı. Mahkeme süreci boyunca suçlamaları reddeden Smith, daha sonra suçunu kabul etti. 2021 yılında sonuçlanan dava neticesinde, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından 3 yıl denetimli serbestlik cezasına çarptırıldı. Ayrıca, mağdurlara topladığı bağışları iade etmesi kararlaştırıldı.
Bu olay, sosyal medya bağış kampanyalarının nasıl suistimal edilebileceğini gözler önüne serdi. Uzmanlar, bağış yapmadan önce kampanyaların doğruluğunun araştırılması gerektiğini vurguluyor. Sahte yardım kampanyaları, yalnızca bağış yapanları dolandırmakla kalmıyor, gerçekten ihtiyacı olan insanların da güvenini zedeliyor. Yetkililer, dolandırıcılıkla mücadele için bağış platformlarının daha sıkı denetimler yapması gerektiğini belirtirken, kullanıcıların da her kampanyaya sorgusuz sualsiz destek vermemesi gerektiğinin altını çiziyor.