SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kutsal Kase'yi gazeteye sardı! Temizlikçinin yaptığı plan tıkır tıkır işlemiş

Hz. İsa'nın son akşam yemeğinde elinde tuttuğuna inanılan 'Kutsal Kase' en kıymet verilen emanetlerden biri. Öyle ki bu kutsal emanet yeri geldi gazeteye sarıldı, yeri geldi pencere pervazına saklandı. Naziler ve İngiliz ajanlarına bile meydan okudu. Peki uğruna verilmedik savaş kalmayan kasenin kurtarıcısı nasıl bir temizlikçi olmuştu?

|

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - İsa Mesih'in Son Akşam Yemeği sırasında tuttuğu kadeh olan Kutsal Kase, Hıristiyan inancında en kıymetli kabul edilen kutsal emanetlerden biri. Yüzyıllar boyunca ilgi ve entrikanın odağı olan Kutsal Kase ülkeden ülkeye, şehirden şehire, kiliseden kiliseye taşındı. Birçok kişinin elde etmek için savaş verdiği ve yolculuğu 1437'de İspanya'daki Valensiya Katedrali'nde sona eren kasenin kurtarıcısı ise temizlikçi bir kadındı. İşte paha biçilemez kasenin akılalmaz yolculuğu.

Harrison Ford, Indiana Jones olarak tanınan karakteri canlandırdığı 1989 yapımı Indiana Jones ve Son Haçlı Seferi filminde Kutsal Kâse'yi keşfeder.

FİLMLERE İLHAM OLDU

Nazi savaş yağmacıları da dahil olmak üzere çok sayıda dolandırıcı Kutsal Kase'yi çalmaya çalıştı, sanat tacirleri ile müzeler onu en derin mahzenlerine gizlice sokmak için ele geçirmek istedi. Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nin de en büyük arayışıydı. Kase; kitaplara, şiirlere, mitlere, oyunlara, sanata ve Harrison Ford'un başrol oynadığı Indiana Jones'un gişe rekorları kıran filmine ilham kaynağı oldu.

Bugün Kutsal Kase, İspanya'daki 13. yüzyıldan kalma Valensiya Katedrali'ndeki kendine ait şapelinde büyük bir sükunet içinde duruyor. Ancak kasenin buraya ulaşması hiç kolay olmadı. Bütün bunlar hiç beklenmedik bir koruyucu olan Maria Sabina Suey adında son derece kararlı, orta yaşlı bir 'temizlikçi' sayesinde olmuştu.

İspanya'nın 1936'dan 1939'a kadar süren iç savaşı sırasında, kâseyi tehditkar milislerden saklamak için yalnızca çeşitli yerlere; kanepenin içine, gardırobun altına ve pencere çerçevesinin derinliklerine saklamakla kalmadı, aynı zamanda hayatını kurtaracak koca bir serveti de reddetti. Öyle ki Britanya adına kâseyi talep etmeye giden bir grup İngiliz ajanını bile başından savmıştı. Uluslararası Kutsal Kase Çalışmaları Bilimsel Komitesi başkanı araştırmacı Dr. Ana Mafe Garcia geçtiğimiz günlerde, Sabina'nın yeğeninin başına gelenlerle ilgili hatıraların yanı sıra yeni belgeler ve fotoğraflar ortaya çıkardı.

GAZETEYE SARDI, ÇANTASINA KOYDU

Bu belgeler, Sabina'ya, kendisi ve ailesinin Birleşik Krallık'a güvenli geçişi karşılığında kadehi teslim etmesi için İngiliz gizli servis memurları tarafından ağır baskı uygulandığını ortaya koyuyordu. Sabina ailesiyle birlikte gemiyle İngiltere'ye gitmek için gizli servisler tarafından tam anlamıyla takip ediliyordu. Ancak zamanına göre çok gelişmiş bir kadındı. Onlara güvenmedi ve teklifi reddetti. Çok ama çok kararlıydı.

O zamanlar İspanya kargaşa içindeydi ve yerel milisler kiliseleri değerli herhangi bir şey için yağmalıyor, ardından bazılarını sırf eğlence olsun diye yerle bir ediyordu. Ülke, Gestapo şefi Heinrich Himmler için çalışan anarşistler, uluslararası casuslar ve sanat yağmacılarıyla doluydu.

Sabina'nın öyküsü, 21 Temmuz 1936 sabahının erken saatlerinde, sadece o ve iki rahibin katedralde olduğu an başladı. Her zaman kadehe büyük bir ilgi duymuştu ve endişeli hissediyordu. Önceki gün bölgedeki dört kilise yakılmıştı ve o sabah bağıran, alay eden bir kalabalık toplanmıştı. Sabah saat tam 09.00'da rahipler kapıları kilitlediler ve Sabina kutsal kâseyi şapelden aldı, ipek ile gazetelerle sardı, çantasına koydu ve rahiplerin durduğu yerin yanındaki kapıdan çıktı.

TAM 3 SAAT SONRA KATEDRAL YAKILDI

Dul annesi ve kız kardeşiyle yaşadığı eve hızlı bir şekilde yürüdü, içeri girer girmez de onu gardırobun altına sakladı. Kutsal Kase'yi kurtaran 'temizlikçi' olarak anılan Sabina, kadınların oy bile kullanamadığı bir dönemde yaşamıştı. Zamanlaması inanılmazdı çünkü sadece 3 saat sonra katedral yağmalandı ve kundaklandı.

Milisler kâsenin gittiğini hemen keşfettiler, Sabina'nın elinde olduğuna dair söylentiler arttıkça silahlarla ve tehditlerle silahlanmış bir düzine adam, kâseyi teslim etmesini talep ederek evine ziyaretler düzenledi. Sonraki birkaç ay boyunca da bunu sürdürdüler. Daha sonra Sabina'nın kaseyi kanepenin içine tıkıştırdığı diğer kız kardeşinin evini ziyaret ettiler.

KOCA BİR SERVETİ ELİNİN TERSİYLE İTTİ

Aralarında bir Amerikan müzesinin de olduğu sanat tacirleri Sabina ile temasa geçmişti. Kase karşılığında çok büyük bir para teklif eden Nazi ajanı bile vardı. Sabina'nın cevabı hep aynıydı: "Hiçbir şey bilmiyorum. Hiçbir şey. Hiçbir şey."

Bir gün Valensiya'da işlek bir caddede yürürken sırtına dokunan bir MI6 (İngiliz istihbarat teşkilatı) ajanına da aynı tepkiyi verdi. Arkasını döndüğünde şöyle söyleyen bir adamla karşılaştı: "Sabina, eğer istersen seni ve aileni güvenli bir yere koyabiliriz. Valensiya'da bir gemimiz var, sizi Londra'ya götürebiliriz ama sadece Kutsal Kase'nin de gelmesi şartıyla."

Sabina bu sözlere pek aldırış etmeyerek, "Bende yok. Evime gidip arayabilirsin. Hiçbir şeyim yok. Nerede olduğunu bilmiyorum" dedi. Kaseyi saklamak zor olmadı çünkü oldukça küçüktü. Bu, bazı ziyaretçilere göre hayal kırıklığı yaratan bir durumdu ancak küçük olmasına rağmen paha biçilemezdi. Dünya üzerinde ise muhtemelen Hz. İsa'nın elinin değdiği tek eşyaydı.

KASE'NİN YOLCULUĞU

Kase, Çarmıha Gerilme'nin ardından Aziz Petrus tarafından ilk papalar tarafından Roma'ya götürülmeden önce havariler tarafından güvende tutuldu. Daha sonra M.S. 258'de, Hıristiyanlara karşı yaptıkları zulüm nedeniyle Romalılar tarafından yağmalanacağından endişelenen Papa II. Sixtus, onu papaz Lorenzo'ya emanet etti ve o da onu ailesinin İspanya'daki evine saklanmak üzere gönderdi.

Sonunda yerel bir piskopos aracılığıyla İspanyol Kraliyet Ailesi'ne ulaştı. 1437'de Kral Alfonso The Magnanimous tarafından İtalya'ya karşı savaşın teminatı olarak Valensiya Katedrali'ne verildi. Ve orada, güvende ve emniyette kaldı. 1744 Kutsal Cuma günü, Rahip Vicente Frigola'nın Kutsal Hafta ayini sırasında düşürüp kırdığı talihsizlik dışında. İki hafta sonra rahip pişmanlıktan öldü. İlk olarak, 1812'de, Napolyon'un Valensiya kuşatması sırasında, Aragon Krallığı'na ait 200 küsur hazine parçasıyla birlikte tekneyle Palma, Mallorca'ya götürüldü ve barış sağlanana kadar bir rahibin evinde saklanmaya devam edildi. Kâse'nin Nazilerden, milislerden ve MI6'dan kaçışındaki son dinlenme yeri, Sabina'nın onu 20 Haziran 1937'de sakladığı, Valensiya'dan 72 kilometre uzaktaki ailesinin kır evinin pencere çerçevesiydiç

İç Savaş'ın sonuna kadar yaklaşık 2 yıl orada kaldı. Ve 30 Mart 1939'da, Valensiya'nın kurtarıldığı gün, Sabina ailesinin evine gitti ve oradaki duvarı iyice kazıyıp Kutsal Kase'yi aldı, çantasına koydu ve aynı günün ilerleyen saatlerinde tekrar yerine koydu. Şimdi 'Kutsal Kase' Valensiya'nın 13. yüzyıldan kalma katedralindeki kendine özel şapelinde sergileniyor.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.