SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

‘Kanseri hapla yenen' Prof. Camgöz'den ilk açıklama!

Mustafa Camgöz, kanserin dağılmasını önleyici, solid tümörlerin yayılmasına son verecek yeni nesil bir ilaç geliştirdiklerini, gelecek yıl klinik deneylere başlayacaklarını açıkladı.

|

Dünyanın saygın kanser araştırma merkezlerinden biri kabul edilen Londra Imperial College Kanser Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Mustafa Camgöz, kanserin dağılmasını önleyici, solid tümörlerin yayılmasına son verecek yeni nesil bir ilaç geliştirdiklerini, gelecek yıl klinik deneylere başlayacaklarını açıkladı. Tıpta devrim niteliği taşıyan buluşunu DHA'ya anlatan Kıbrıslı Türk Prof. Mustafa Camgöz, kanser hastalığının oldukça kurnaz bir hastalık olduğunu, kanseri yenin ilaçların pahalı olmayacağını söyledi.

Prof. Camgöz, DHA'nın sorularını yanıtlarken, kanserin ‘Kronik bir hastalığa dönüşüp' dönüşmeyebileceğine ilişkin, modern tıpın bunu hedeflediğini söyledi. Prof.Drm Mustafa Camgöz, “Amaç; kanserle yaşayalım, kanser bizi öldürmesin. Yani; diyabet, çeşitli kalp hastalıkları, sarılık gibi birlikte yaşayalım. Bu neye varır? Kanserin dağılmasını önlemeye varır. Çünkü kanser dağılmadığı, beyin dahil vucudun her hangi bir yerinde topak halinde kaldığı müddet, orada bir tehlikesi olmaz. Yani çok az olur” dedi. Prof. Camgöz'ün sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

* Bu konudaki araştırmaları ne kadar zamandır yürütüyorsunuz? İlaç ve ilacın yan etkileri hakkında bilgi verir misiniz?


- Prof. Camgöz: Kanserin dağılması için 15 yıldır uğraşıyoruz. Bunun içinde ‘Nörobioloji’ dediğimiz beyin bilimlerinden 25 yıldan fazla bir süre elde ettiğimiz teknik ve konsept fikirlerini Onkoloji’ye getirdik. Amacımız her zaman toksik olmayan yani kemoterapi şeklinde olmayan ilaçları, Onkoloji’ye sunmaktı. Bunun için belirli ilaç denemeleri yaptık. Ve gerçekten şu an da ‘in-vitro’ bazında insan hücerelerinde kanserin dağılmasını ‘invazyonu’ önleyebileceğimize inanıyoruz. Bu buluş, bizim için çok heyecan vericidir. Şu şekilde: birincisi; kanserin dağılmasını önleyeceğiz diyoruz. İkincisi; üzerinde durduğumuz, geliştirdiğimiz ilaçlar toksik değil, normal ilaç gibi diyelim. Üçüncüsü ise bu ilaçlar pahalı olmayacak. Olmasını beklemediğimiz ilaçlar. Daha öncede belirttiğim gibi, modern tıbbın Onkoloji’de ana hedefi olan kanserle yaşabilme realitesinin bir adım daha ileriye taşıdığımıza inanıyorum.


* Kanserle mücadele yerine kanserle yaşamayı mı öğrenmek gerek?


- Prof. Camgöz: Bu bence çok realist bir tutum. Bunu şimdiden benimsemeliyiz. Bunu da yapmak için, bizim ilaçlarımızı bir kenara koyalım, erken tanı gibi önleyici tedbirler, gıda yolu ve hayat tarzıyla ilerlemesini, dağılmasını önleyecek yöntemleri uygulamak şart. Bir hastada kanser oluşursa, tabii en tehlikeli, en korkutucu gelişme kanserin dağılması olacak. Biz de hemen bahsettiğimiz bu ilaçlarımızı sunabileceğiz ki tedavi başlarken ve ‘ilerisinde tehlike olur' şeklinde düşünürsek, bu dağılmayı önleyelim istiyoruz. Tabii önümüzde yapılacak çok işler var. Bu ilaçları kronik şekilde yani diyabet hastaları nasıl hergün ilaç alır, bizde bu şekilde kanserin dağılmasını önleyerek, hastalarımızın kanserle yaşamalarını istiyoruz. Şu anda o noktadayız.


* Kanseri tamamen yok etmek mümkün değil mi?


- Prof. Camgöz: Kanser bir yerde başlar ve zaman geçtikçe dağılır. Bazı agresif kanserler, teşhis olduğunda dağılmış durumdadır. Bizim yapabileceğimiz, tıp dünyasının inancına paralel olarak, kanser hücrelerini öldürmek değil. Bu çok kompleks bir alana giriyor. Şu anda tüm uzmanların, uluslararası bazda inancı, ’kanseri, kanser hücrelerini öldürmeye çalışmayın çünkü, yüzde 99.99'unu bile öldürseniz, geriye kalan hücreler çok daha agresif olabilir. Kanser çok kurnaz bir hastalık. Bunun için modern tutum, kanseri kontrol etmek. Kanseri öldürmeye çalışmayalım, kanserle yaşamanın yöntemlerini geliştirelim ve o şekilde hayatımız devam etsin.


* İlacın deneme aşamasının tamamlanması için ne kadar zaman gerekiyor?


- Prof. Camgöz: Bu işlemin dünyanın çeşitli merkezlerinden yürütülmesi gerekiyor. Hazırlığı ve operasyonu oldukça büyük. Nasılsa patentimizin var. Bir şekilde şirketlerle ya da üniversite bazında bunu başlatacağımıza inanıyorum. 5 yıl gibi bir süreçten bahsettim. Belki daha kısa bir zamanda anlayacağız. Laboratuvarlarda mükemmel bir şekilde çalışan toksik olmayan ilaçlar, kliniksel bazda ne kadar etkili olacağını göreceğiz. Önümüzdeki bu 5 yıllık zaman, İngilizce de ‘make or break’ (batmak ya da çıkmak) dediğimiz yani ilaçlarımız hastaneye nasıl girecek, nasıl uygulanacak; dozları, rejimleri nedir? Bütün bunları bekleyeceğiz. Bu çok heyecan verici bir nokta bizim için gerçekten. Tüm tıp dünyasının ve tüm hastaların istediği bir şey. Bu, önümüzde bir realtiye olarak duruyor. Bundan sonraki safhada, belki kanseri daha iyi anlayarak, kanser hücrelerini yamamıyla temizlemek yoluna gidilebilir. Ancak bu büyük bir alan, büyük uğraşmalar var. Yalnız değiliz burada.


* Kanser araştırmalarında hastalığın tedavisi bakımından uygulanabilecek en iyi ilacı buldunuz. Dünyada ilk siz başardınız. Başarınızı neye borçlusunuz?


- Prof. Camgöz: Mümkün olduğunca mütevazı olmak isteyen birisiyim. Kanser alanında çok çalışmalar var. Büyük bir güç var. Büyük olaylar dönüyor! Büyük şirketler var. Kanserin kendi başına bir ekonomisi, politikası var. Zaten ‘kanserden öleceğiz’ endişesi çoktan bitti. Kanserle bir şekilde bir yere kadar mücadele edebiliyorsunuz. Tabii erken teşhis olursa. Ayrıca kanserin dağılımını önlemek ve kanserle yaşayabilme olanağını yaratmak için geliştirilen toksik içermeyen yeni nesil ilaçların, normal ilaçlardan daha ucuz bir şekilde geliştirilecek olması bizi sevindiriyor.


* Bu ilaç için patent almak sizin için kolay oldu mu?


- Prof. Camgöz: Şimdi önümüzdeki sürece bakalım. Biz önce bazı şirketlerle tartışma noktasına geleceğiz. Bu buluşlarımızı patentlemiş durumdayız. Araştırma ve ilaç geliştirme dünyasında patentiniz yoksa, kısa yoldan gidemiyorsunuz. Biz de ilk olarak bu adımı attık. Bunun bize verdiği güvenle açılabildik. Şimdi bu patentimizi kullanarak, şirketlerle ‘Bu ilaçları nasıl geliştirebiliriz?' diye diyaloga başlayacağız. Bizim ilaçlarımız toksik olmadığı için klinik denemelerinin çok hızlı olmasını bekliyoruz. Bu durmumuzu kolaylaştırıyor. Ancak yine de bir ilaç denemesini yapmak, muazzam bir kaynak gerektiriyor.


* Kanser araştırmaları konusunda Türkiye'de çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?


- Prof. Camgöz: Türkiye’de İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi ile çeşitli temaslarım oldu. Hala ortak çalışmalarımız var diyebilirim. Kendi insanlarıma çok inanıyorum. Şu anda 3 Türk öğrencim var. Burada doktora yapıyorlar. Benim görüşüm Türk insanında büyük bir potansiyel var. Yeter ki yönlendirelim, kaynak sağlayalım. Çünkü kanser araştırmaları sadece teknik değil, çok pahalı bir alan. Buraya yatırım yapmalı. Ve bu gençlerdeki potansiyel geliştirilmeli. Olumlu şeyler oluyor. Bizde daha fazla işbirliği yapmaya hazırız.

Prof. Mustafa Camgöz kimdir?

Aslen Lefkoşa doğumlu olan 58 yaşındaki Prof. Mustafa Camgöz, 1970’te eğitime başladığı Imperial College'da fizik okudu, ardından biyofizik ve biyo-tıp doktorası yaptı. 1995'te Nöro-biyoloji profesörü olan Camgöz, ’kanser biyolojisi’ alanında da profesör unvanı aldı. 40 yıldan bu yana Imperial College'da araştırma yapan Prof. Camgöz, prostat ve meme kanseri tedavisine yönelik buluşlarıyla adını duyurdu.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.