İstediğiniz işi kapmak için iş görüşmelerinde yapmanız gereken 5 önemli adım
Yazar ve Eğitmen Ümit Ünker, iş görüşmelerinde öne çıkabileceğiniz en önemli 5 stratejik adımı paylaştı.
Türkiye nüfusu son verilere göre 82 milyon’dan fazla kişi sayısına ulaştı. TÜİK’in Mayıs 2019 verilerine göre nüfusun çalışabilir kişi sayısına oranla işsizlik oranı %12,8 olarak gerçekleşti. İstihdam oranı ise %46,1 oranında oldu. İş gücüne katılma oranı ise %52,9 olarak gerçekleşti.Bu veriler bize gösteriyor ki, birçok iş arayan için istediği işi bulmak artık daha da zorlaştı. Ancak bunca iş arayan içinden farklılaşarak ayrışabilir ve istediğimiz işi alabilmek için şansımızı artırabiliriz. Yazar ve Eğitmen Ümit Ünker, iş görüşmelerinde öne çıkabileceğiniz en önemli 5 stratejik adımı paylaştı.
İnsanlar her zaman beğendikleri kişiler ile çalışmak isterler ya da beğendikleri bir başka kişi ile bu nedenle Prof. Dr. Robert CIALDINI’nin ‘’Beğeni Prensibi’’ devreye giriyor.
-İnsanlar kendilerine benzer kişileri beğenirler
-İnsanlar aynı hedef doğrultusunda olan kişileri beğenirler
-İnsanlar kendilerine iltifat eden kişileri beğenirler
Beğeni prensibinin bu önemli etkisi, iş görüşmenizde size birçok artı sağlayacaktır. Mülakata gireceğiniz kişiyi kısa görüşme esnasında iyi gözlemleyin, mülakata girmeden önce şirketin misyon, vizyon ve değerlini okuyun sadece Hakkımızda kısmını okumanız size fayda sağlamaz. Eğer o şirketin gitmek istediği hedefini ve oraya nasıl gidileceğini açıkladığı vizyonunu iyi bilirseniz benzer hedeflere sahip olduğunuzu onlara gösterebilirsiniz ve ufak, tatlı bir tebessüm ile kısa ve can alıcı bir iltifat her insanın hoşuna gider. Unutmayın! İnsanlar beğendikleri kişiler ile görüşmeye devam etmek isterler.
Halo etkisi oldukça önemli
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Amerikalı psikolog Edward Thorndike‘ın araştırmaları sonrasında ortaya koyduğu Halo etkisi; bir kişi veya objenin iyi bir özelliğine odaklanarak ona başka pozitif özellikler atfetme ön yargısıdır olarak açıklanabilir. Bu etkiyi dış görünüş ile yani kıyafetimiz, saçımız, sakalımız, kokumuz ve beden dili ile duruşumuz hatta ses tonumuz dahil olmak üzere birçok etkinin sihri olarak anlatabiliriz. Düzgün kıyafet giymek sanıldığı gibi sadece iş görüşmesinde size artı bir değer katmaz aynı zamanda psikolojik olarak insanlar, dış görünüşü düzgün olan insanlara pozitif özellikler yüklerler ve onları daha başarılı, daha zeki, daha çalışkan vb. olarak algılarlar. Bu nedenle siz siz olun şık giyinmeye ve beden diliniz ile sağlam bir duruş sergilemeye çaba gösterin.
Diğerleri duyabilir siz ise dinleyin
Araştırmalara göre insanlar gün içinde on binlerce ses duyarlar ancak sadece dikkat kesildiklerini dinlerler. Dolayısı ile karşınızdaki kişiyi duymak yerine dinlemeniz, aynı şekilde karşınızdaki kişinin de sizi duyması yerine dinlemesini sağlamanız gerekir.
Dinlemenin 3 boyutu vardır;
-Pasif Dinleme
-Aktif Dinleme
-Aktif Empatik Dinleme
İnsan beyni aynı anda 2 iş yapamaz ancak aynı anda 7 ile 9 arasında farklı şey düşünebilir. Bu nedenle size sadece bakan ve tepki vermeyen insanların büyük çoğunluğu sizi duyuyordur ama dinlemiyordur çünkü, dinlemenin gerçekleşmesi için aktif dinleme olması gerekir, burada da göz teması kurmak, karşı tarafı anladığımızı, ona katıldığımızı ya da katılmıyorsa bunu baş hareketlerimiz ile onaylamamız ve belli aralıklarla konuşmayı kesmemek adına kısa seslerle katılmak gerekir. ‘’Evet, doğru, haklısınız vb.’’ Aktif empatik dinleme ise, aynı aktif dinleme özelliklerini içinde barındırır diğerinden önemli farkı ise empati kurarak dinlemeyi daha da derinleştirmesi ve zenginleştirmesidir. Karşı taraf sizi Aktif Empatik dinlemiyor olsa bile siz mutlaka onu Aktif Empatik şekilde dinleyin. Pişman olmayacaksınız, bana güvenin.
İyi bir hikayeniz olsun ve iyi bir hikaye anlatıcı olun
Tarih boyunca insanlar birbirlerine hikaye anlattılar, hatırlayın çocukken anne ya da babanızın ya da abla veya abinizin size anlattığı hikayeleri. Bazı zamanlarda babaanenizin, anneanenizin ya da dedenizin o harika hikayelerini hatırlayın. Sizin de yüzünüzde tatlı bir gülümseme oluştu değil mi o günleri hatırladığınızda. Bunun nesi hoştu? Anlatan mı? Anlatılan mı? Aslında her ikisi de. Peki neyi güzel geliyordu bize? gerçek olmasa bile anlatılış şekli, olayların içinde yer alma duygusu ve kullandığı çok güçlü kelimeleri. İşte hikaye size bunu sağlar, insan beyni görsel hafızaya sahiptir ve sözcüklerinizi karşı tarafın zihninde görebileceği görsellere çevirebilirseniz, akılda kalıcı siz olursunuz ve bu sizi bir adım öne çıkartır. Kendinizi iyi tanıyın, güçlü yanlarınızı, geliştirilmesi gereken yanlarınızı, önünüzdeki fırsatları ve var olan ya da olabilecek tehditlerinizi bilin ve eylem planınızı hazırlayın. Her iş veren kendini iyi tanıyan ve gelişime açık, kendini doğru ifade edebilen, coşkusunu o işe olan ilgisini ve işi istekliliğini ortaya koyabilen insanlarla çalışmak ister. Bu nedenle mülakata girmeden hikayenizi çalışın ve bunu coşkuyla anlatın.
Ne çok hızlı ne de çok yavaş konuşun
Konuşma hızınızın daha önce hiç insanların sizin hakkınızda karar vermesinde etkili olduğunu düşündünüz mü? Bunun etkili ve bir o kadar da önemli olduğunu söylesem. Karşı taraftaki profesyonel ile uyum ya da uyumsuz bir olabilirsiniz. Uyum halinde olduğunuz insanlarla anlaşır, uyumsuz olduğunuz insanlarla çatışırsınız. Çoğu aday kısa zaman için zaman baskısı ve işe kabul edilip, edilmeme gibi birçok psikolojik uyarandan dolayı strese kapılır ve konuşma hızına o an dikkat etmez ancak bu konudan anlayan profesyoneller sizin konuşma hızınızın hem kendilerinde hem de sizinle çalışırlarsa iç müşteri veya dış müşteriler üzerinde etkisini düşünürler. Ne çok hızlı konuşmalı ne de çok yavaş konuşmalısınız. Sırrı açıklıyorum: Karşı taraftaki kişinin konuşma ritmine göre kendi konuşma hızınızı ayarlayabilmelisiniz bunu yaparken de madde üç de size açıkladığım gibi duyan değil, dinleyen olmalısınız. Eğer dinlerseniz anlarsınız, anlarsanız hemen uyum haline geçersiniz. Merak etmeyin beyniniz bunu kendisi için zaten yapacaktır.
Bu etkili ve önemli 5 maddeyi önemser ve uygulamak için adım atarsanız, birçok insandan farklılaşarak rakiplerinizi geride bırakır ve istediğiniz işi kaparsınız. Ülkeler bazı dönemlerde birçok açıdan zorlu zamanlar geçirebilirler, bu zorlu zamanlarda iş bulmak, işsizliğin artması, istidamın yeterli seviyede olmaması gibi birçok belirleyici faktör olabilir ancak her durumda da çalışmak, üretmek ve kazanmak zorundaysak, iş aramaya devam ediyorsak bunu elimizden gelen en iyi şekilde yapmaya gayret etmeliyiz siz de elinize bir fırsat geçtiyse bunu asla kaybetmek istemezsiniz değil mi?
O zaman şimdi harekete geçmenin tam zamanı.
Ümit ÜNKER
Yazar & Eğitmen