İşe iade davaları
İş hayatında çoğunlukla iş akdinin kimin tarafından feshedildiğinin belirsiz halde olduğunu söyleyen Av. Bahar Varol Tüfekçioğlu, İşe iade davaları hakkında açıklamalarda bulundu.
İşe iade davaları
• Ez az 30(otuz) veya daha fazla işçi çalıştıran işverene karşı;
• Belirsiz süreli sözleşme ile ;
• En az 6 aylık çalışması bulunan işçinin iş akdinin
• Geçerli bir sebep olmaksızın;
• İşveren tarafından
feshedilmesi halinde; fesih tarihinden itibaren 1 ay içinde yetkili İş Mahkemelerinde açabildiği dava türüdür.
Fesih tarihinden itibaren 1 ay geçmesiyle birlikte işçi işe iade davası açma hakkını kaybeder, yani buradaki 1 ay hak düşürücü bir süredir.
İş hayatında çoğunlukla iş akdinin kimin tarafından feshedildiği belirsiz haldedir. Bu durumda işçinin elinde herhangi bir yazılı belge yoksa tanık deliliyle iş akdinin işveren tarafından feshedildiği ispat edebilir. Çünkü iş akdinin geçerli sebeple sona erdirildiğinin ispat yükü işverene aittir.
Bu uygulama keyfi işten çıkarmaların önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
İş verenler açısından bakacak olursak;
İşverenlerin günlük hayatta en büyük hatası; iş akdi feshi için yasada sayılmış hallerden birine giren geçerli sebepleri varken, yasada belirtilen şekilde, tutanak altına almadıklarından, işçinin yazılı savunmasını istemediklerinden veyahut gerekli yazılı ihtarları yapmadıklarından söz konusu dava sırasında ispat güçlüğü içine düşmeleridir.
Tempolu iş hayatının karmaşası içine giren işveren ve yöneticiler, sırf bu eksik uygulamaları sebebiyle iş mahkemelerinde neredeyse daima kaybeden taraf haline gelmişlerdir.
Ülkemizde önleyici hukuk tedbiri almak yerine, işler karıştığında avukata gitmek genel geçer bir uygulama halini aldığından dava sırasında alınan hukuki yardımda işveren vekili avukatın çok da hareket alanı kalmamaktadır.
Tekrar iş akdi geçersiz sebeple feshedilen bahsettiğim sebeplerle ‘ iş mahkemelerinin sıklıkla kazanan tarafı’na yani işçiye dönersek;
İş akdi feshinin geçerli bir sebebe dayandığı ispat olunamayan işçinin; işe iadesine karar verilir.
İşçi bu durumda karar kesinleşmesini takiben 10 gün içinde işe dönme iradesini yazılı olarak işverene bildirmelidir. İade talebinin tarih ve tebliğ açısıdan ispat olunabilirliği dikkate alındığında en sağlıklı şekli Noter kanalıyla iletilmesidir.
İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
Mahkeme; işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Bu belirleme kaç aylık ücret karşılığı ödenecek tazminatı belirlemeye yönelik olup, hükümde işverenin ödeyeceği miktar bulunmaz.
İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret (İhbar tazminatı) ile kıdem tazminatı yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
Mahkemeler genelde işe başlatılmayan işçi için 4+4, yani üst sınır olan 8 maaş tazminat ödenmesine karar verirler.
Her ne kadar ülkemizde mahkemelerin iş yükü fazla olsa da işe iade davaları diğerlerine oranla en süratli sona eren davalardır.
Arabuluculuk uygulamasının da yaygınlaşmasıyla işçi işveren uyuşmazlıklarının çok daha hızlı çözüleceği günler yakın gözüküyor.
Sevgiyle ve adil kalın.
Av. Bahar VAROL TÜFEKÇİOĞLU