İlişki terapistleri kendi sorunlarını nasıl çözüyor?
Her gün onlarca çift ile görüşüp onlara yol gösteren psikolog ve ilişki terapistlerinin sıra kendilerine geldiğinde nasıl bir çözüm ürettiklerini merak ediyor musunuz?
Uzun ve sağlıklı bir ilişkinin formülünü artık hepimiz biliyoruz. Karşımızdaki insana zaman tanımak, çatışma anına sabırla yaklaşmak, dinlemek ve empati yapmak sık sık duyduğumuz çözüm önerileri. Peki bu önerileri bize öğreten uzmanlar ibre onlara çevrildiğinde nasıl bir yaklaşım sergiliyorlar? Kendi ilişkilerini kurtarmak için kriz anını nasıl yönetiyorlar? Biz bu sorunun yanıtını aradık. Alanında uzman beş isimle görüştük. İşte uzmanların kendi ağızlarından ilişkilerini kurtarma reçeteleri…
Psikolog MERVE TEPELİ YÜRÜTEN
Dışarıdan destek alınmalı
“Psikologlar, her ne kadar dışarıdan, her sorunla başa çıkabilen, kendi ilişki ve özel hayatlarında her şeyi çözmüş ideal insanlar olarak görülseler de, aslında gerçekte tam olarak öyle değillerdir. Her insanın yaşayabileceği birçok sorunu, psikologlar da yaşayabilir. Ancak aldıkları eğitim ve kazandıkları mesleki deneyimleri, kişisel gelişimleri doğrultusunda farkındalıklarının da artmasıyla, sorunların patolojik bir sürece girmesine çoğu zaman engel olabilirler. Psikologlar, süreç içerisinde karşılaştıkları herhangi bir durumda kendileri veya yakınları için, ihtiyaç hissettiklerinde, güvendikleri meslektaşlarından danışmanlık veya terapi desteği almayı tercih etmeliler. Ben ilişki içerisinde yaşanan problemlerden birçoğunun doğru iletişim kuramama ve karşımızdaki kişiyi değiştirmek istememizden kaynaklandığını düşünüyorum. Eğer yaşanan sorun bir iletişim probleminden kaynaklanıyorsa, öncelikle karşımdakini dinlemeye ve anlamaya çalışırım. Eğer tartışma karşılıklı olarak kavgaya dönüşüyorsa, o zaman biraz uzak kalıp, sakinleşip, belki başka şeylerle uğraşarak biraz rahatladıktan sonra tekrar konuşmayı denerim. Konuşmalarıma genelde düşüncelerimden değil, hissettiklerimden bahsederek başlarım. Böylelikle karşı tarafın yargılanma, eleştirilme gibi bir algısı olmasına mümkün olduğu kadar izin vermemiş olurum. Karşımdakini değiştirmenin ise, bu davranış ne boyutta olursa olsun, karşı tarafta negatif bir etki bıraktığını düşünüyorum. Bunu yapmaya olabildiği kadar dikkat etmeye çalışırım.”
Psikolog
KEMAL ÖZCAN
Biz de başka uzmana danışırız
“Elbette ki ideal olan ve arzu edilen, çift terapisi uygulayan bir terapistin sağlıklı ve düzenli bir cinsel hayatının olmasıdır. Ancak terapistler de herkes gibi etten ve kemikten yaratıldıkları için hayatlarının bazı dönemlerinde cinsel sorunlar yaşayabilirler. Doğal olarak yardıma da ihtiyaç duyabilirler. Profesyonel bir terapistin, kendi sorunlarının farkında olup terapi süreçlerinde danışanın sorunlarıyla kendi sorunlarını ayrı tutması gerekir. Eğer terapistin organik sebeplerden kaynaklanan bir cinsel sorunu varsa herkes gibi medikal yollardan tedavisini yaptırır. Sorunların kaynağı psikolojikse ve bu durum terapist-danışman ilişkisini olumsuz etkileyecek bir düzeye gelmişse, terapist işini doğru ve gerektiği gibi yapamayabilir. Bu noktada danışanına zarar vermemek için hemen süpervizyon, yani bir başka uzmandan danışmanlık alarak duruma göre ya terapiye ara vermesi ya da sonlandırması gerekir. Terapistin cinsel sorunlarının terapiyi olumsuz etkilemesi değişik şekilerde olabilir. Bunlardan en belirgin olanı kaçınılmaz olarak gelişen ve etkileşimsel bir fenomen olarak kabul edilen karşı aktarımdır. Danışanlar genelde terapi esnasında, çocukluğunda kendisi için önemli olmuş kişilere (anne-baba, bakıcı) karşı beslediği duyguları terapiste aktarır. Danışanın yaşadığı bu aktarıma karşılık terapist de bilinçaltı bir karşı aktarım geliştirebilir. Kendi cinsel sorunları olan bir terapist, benzer sorunları olan bir danışanla çalışırken, bu karşı aktarımlarını tanımada ve idare etmekte güçlük yaşayabilir, hatta danışana zarar verebilir. Bu nedenle tüm terapistlerin yalnızca cinsel sorunlarda değil, kontrolsüz bilinçaltı karşı aktarım geliştirdikleri her durumda bir başka profesyonelden danışmanlık alması gerekir. Bu sayede kendi arka bahçelerini düzenleyebilirler.”
Psikolog, Terapist
NURAY FİLİZ
Çatışma anında araya zaman konmalı
“Her evde olduğu gibi bizde de tabii olarak çatışma yaşanabiliyor. Çatışma anlarında çatışmayı başlatan tamamen duygularını ifade eder. Karşı taraf onu dinler. Sonra kısa bir süre aynı ortamda kalmayız. Aradan zaman geçip sıcak ortam soğuduktan sonra dinleyen taraf olayda yaşadığı duyguları ifade eder. Eşimin ailesinde bir nişan töreni vardı. İstanbul dışında olmaları sebebiyle 8 saatlik bir yol söz konusuydu. Törenin olacağı hafta sonu benim çok önceden belirlenmiş 2 günlük eğitim programım vardı. Kendi başına gitti ve geldiğinde ailesi neden gelmediğimi sormuş ve benimle ilgili birtakım sözler söylemişler. Bunun üzerine çok öfkeli döndü ve bana haklılığını anlattı. Onu önemsemediğimi ve değer vermediğimi belirten sözler söyledi. Ben sakince dinledim. Bunun üzerine odadan ayrıldım. Aradan epeyce zaman geçip içeriye tekrar gittiğimde o olaya ve duruma ilişkin beni de dinlemesini istedim. Kendisinin benim için değerini ve önemini söyledim. Törende olmayı çok istediğimi ve bundan önceki her durumda her zaman yanında olduğumu ve bundan sonra da olacağımı belirttim. Ayrıca o hafta sonu eğitim programının benim için önemini ve aşağı yukarı 25 kişinin, üstelik hafta sonu beni dinlemek için geldiğini dile getirdim. Olayda yaşadığım duygu durumunu ifade etmem sayesinde olayı tatlıya bağlamayı başardık.”
Psikolog
SERAP GÜNGÖR
Hayat bir terapi odası değildir
“Evlilik terapisti olmak demek, evlilikte hiçbir zaman sorunla karşılaşılmayacağı anlamına gelmez. Çünkü evlilik terapistleri de insandır. Kişi genellikle içinde bulunduğu duygu durumunu yaşarken kendi yaşamına objektif bakamayabilir. Evlilik terapistinin de duyguları, düşünceleri ve bunların doğrultusunda davranımları vardır. Bunlardan tamamıyla arınarak yaşamaya çalışmak oldukça zordur. Çünkü hayat terapi odası değildir. Anlık karşılaşılan sorunlar ve değişkenler vardır. Sorunla karşılaştıkları an objektif bir şekilde yaşamlarını değerlendirebilip soruna yönelik eylemlerini hemen hayata geçiremeyebilirler. Bu, aynı ‘Terzi kendi söküğünü dikemez’ atasözünün açılımı gibidir. Elbette diğer insanlara göre evlilik terapistleri biraz daha şanslıdır. İlk şok atlatıldıktan sonra, soruna yönelik neler yapılacağını daha kolay analiz edebilir ve eyleme geçebilirler. Buradan, evlilik terapisti kendi sorununu çözemez veya çözmekte zorlanır gibi bir anlam çıkmasın. Sorun karşısında önce duygularını ön plana alan terapist diğer insanlara göre sorununu daha kolay değerlendirebilir. Sorunlara yukarıdan bakmayı öğrendiği için daha kolay tanımlar ve yüzleşebilir. Yüzleşme noktasında nereye gideceğinin farkında olduğu için sorunun çözüm yollarını daha kolay bulabilir. Zaten mesleğimizin bir gereği olarak tüm psikologlar, psikiyatristler ve terapistler rutin olarak bir başka uzmana danışırlar. Anlayacağınız gibi evlilik terapistlerinin de zaman zaman evlilik terapisi yapan uzmanlara ihtiyacı olabilir.”
Psikiyatrist, Psikoterapist
UZM. DR. BAŞAR AKMAN
Kendi ilişkisini yönetemeyen başkasına zarar verebilir
“İki insanın hayat ortaklığı olan her evlilikte olabileceği gibi, evlilik terapisi alanında çalışan psikoterapistler de evliliklerinde ciddi sorunlar yaşayabilirler. Bir psikoterapistin, kendi evliliğindeki sorunları; psikoterapist kimliğiyle tek başına objektif olarak değerlendirmesi ve çözmesi pek mümkün değil. İki farklı insan arasındaki kısır evlilik çatışmalarını, bütünlüğü olan geniş bir çerçevede anlayıp çözebilmek için, çoğu zaman tarafsız ve profesyonel bir dış göze ihtiyaç olabilir. Evlilikteki çatışmalar; çoğu kez, çiftin arasında birebir yaşananların dışında başka kaynaklardan köken alır. Çatışmaların kökleri genellikle derin olur ve eşlerin bireysel geçmişlerine kadar uzanır. Kişinin çocukken nasıl bir ailede büyüdüğü, annesinin ve babasının nasıl bir evliliği olduğu, köken ailesindeki ortak aile değerleri; bağlılık, adalet, güven, açıklık, yakınlık, şükran, sadakat kavramlarının ne olup ne olmadığı, kişinin kendi ilişki kurma biçiminin oluşumunda çok belirleyici olur. Bütün bu değerler, kişinin; eş seçimini, evlilik kararını, ayrılık kararını, boşanmasını veya boşanamamasını gizlice etkiler. Gizlice etkiliyor çünkü, bunların büyük bir kısmı bilinç dışındadır. Bilinç dışı adı üstünde kişinin bilincinin dışındadır. Dolayısıyla kişi ya bireysel çatışmalarının kökeninin farkında değildir ya da farkında olsa bile tek başına anlamlandırmakta ve çözmekte zorlanır. Kimsenin; bireysel hassasiyetleri ve kör noktaları olabileceğini inkar etme lüksü olamaz. Psikolojinin evrensel olan bu prensipleri; terapistler ve terapistlerin kendi evliliklerindeki çatışmalar için de geçerli. Bu nedenle, evliliğinde ciddi problemler yaşayan evlilik terapistlerinin de profesyonel bir dış yardım almaları önemli. Profesyonel yardımın amacı; kişinin kendi içinde olan ama kişinin dış ilişkilerine zarar veren mekanizmayı, kişiyle birlikte anlayıp çözmek olmalı. Evlilik terapistleri de dahil, her insan, kendi mutluluğunun ve mutsuzluğunun sorumluluğunu almayı öğrenmeli. Kendi ilişki sorunlarını bilmeyen veya kendi yaşam sorumluluğunu almayan evlilik terapisti, başkalarının evliliğine zarar verebilir.”
Nilgün YILDIZ / Formsante Dergisi Mart 2012 Sayısı