SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

HIV virüsü nasıl bulaşır, nasıl bulaşmaz?

TedX Bahçeşehir Üniversitesi Konferansı’na katılan Prof. Dr. Serhat Ünal, HIV AIDS hastalığının basit bir kan testi ile teşhis edilebildiğini, kontrol altına alınmadığında bağışıklık sistemini çökerterek ölüme kadar götürdüğünü belirterek hastalığın toplumsal, sosyal ve psikolojik bir sorun olduğuna dikkat çekti.

|

TedX Bahçeşehir Üniversitesi Konferansı’na katılan Prof. Dr. Serhat Ünal, HIV AIDS hastalığının basit bir kan testi ile teşhis edilebildiğini, kontrol altına alınmadığında bağışıklık sistemini çökerterek ölüme kadar götürdüğünü belirterek hastalığın toplumsal, sosyal ve psikolojik bir sorun olduğuna dikkat çekti.

AIDS 70’lerin sonunda Amerika’da çok az sayıda hasta ile görülmeye başladı. Amerika’da kayıt sistemi çok iyi olduğundan hemen fark edildi. Vakalara bakıldığında hepsinin homoseksüel erkek olduğu ve hepsinde doğuştan olmayan, sonradan kazanılmış bir immün sendrom bulunduğu görüldü. İlerleyen yıllarda hastalık biseksüel erkeklerden kadınlara bulaşmaya başladı ve sayısı gün geçtikçe arttı. 80’li yıllarda HIV virüsü bulundu ve hastalık HIV AIDS olarak anılmaya başladı.

Hasta sayısının 2001’de tüm dünyada 40 milyona ulaştığını söyleyen Prof. Dr. Serhat Ünal “Her yıl bu sayıya bir, bir buçuk milyon yeni vaka ekleniyor. Ancak bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları sayesinde son 5-6 senedir toplam rakam 30-35 milyon olarak seyrediyor. Her yıl eklenen bir, bir buçuk milyon yeni vakanın 160 binini 15 yaş altı çocuklar oluşturuyor.” dedi.

HIV virüsü vücuda girdikten 10 sene sonra kendisini gösteriyor

Açıklamalarında HIV virüsünün en sık cinsel yolla ve kan yoluyla bulaştığını, bana olmaz demeyip herkesin mutlaka bu kan testini yaptırması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Serhat Ünal “Virüs vücuda girdiğinde önce nezle, grip gibi yüksek ateş, halsizlik gibi belirtileri gösterdiğini, bu dikkate alınmadığında 10-12 sene hiçbir belirti göstermeden vücutta bağışıklık sistemini çökertmeye başladığını, bağışıklık sistemi çöktüğünde de uzun süreli ateş, ishal, kilo kaybı, çok sık rastlamadığımız fırsatçı kanserle kendisini tekrar gösterdiğini söyledi.

Erken kontrol altına alınan HIV virüsünün günde bir kez alınan şeker, tansiyon hapı gibi bir hapla kontrol altına alındığını, artık HIV AIDS’in erken teşhis durumunda korkulacak bir hastalık olmadığını vurguladı.

Ünal virüsün üç biçimde vücudumuza girdiğini belirterek bulaş yollarını şu biçimde anlattı.

1- Cinsel yollardan virüsün bulaşması. Burada sadece homoseksüeller değil, cinsel ilişkide bulunan herkes risk altında bulunuyor. Burada kondom kullanımı ve kondomun doğru biçimde kullanımı son derece önem taşıyor.
2- Damardan madde alımında ortak şırınganın kullanımı. Burada madde alımının sakıncasını farklı bir boyutta tekrar görüyoruz. Damar içi madde alımında temiz enjektör kullanımına yönlendirmek için Kanada’da temiz enjektör kullanım bürolarına rastlıyoruz. Uyuşturucu kullananların daha önce kullandığı enjektör alınıyor, kendilerine yenisi veriliyor. Bu vesileyle hem risk altındaki bu grup ile iletişime geçiliyor, HIV hakkında bilgilendirme yapılıyor ve hastalık teşhisinde önemli bir adım atılmış oluyor.
3- Pozitif anneden bebeğe gebelik, doğum, emzirme ile bulaşması. Bunun oranı % yüzde 35’ler civarında. İyi bir tedavi ile bu oran bugün yüzde 1’e kadar düştü.

Türkiye’de son 10 yılda HIV’li hasta sayısı 4,5 kat arttı.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre son 10 yılda TR’nin içinde bulunduğu bölgede yüzde 300, TR’de yüzde 450 artış gösteriyor. Şu anda Türkiye’de 18 bin kayıtlı hasta bulunuyor. Kontrol altına alınabilen bir hastalık için çok büyük bir rakam.

Prof. Dr. Serhat Ünal yüzde 450 artışın sebepleri konusunda aşağıdaki açıklamalarda bulundu: “Bu artışın sebeplerine baktığımızda hastalık hakkında bilgilenme arttıkça yakalanan vaka sayısı da artmakla beraber hala farkındalığın istenen düzeyde olmaması hastalığa yakalanma seviyesini artırıyor. Ayrıca pozitif hasta sayısı yüksek ülkelerden ülkemize turist olarak veya yerleşme amaçlı gelen yabancı turist sayısındaki artış ve uyuşturucu yolunun üzerinde bulunan ülkemizde uyuşturucu kullanımının yüksek oluşu da diğer sebepler olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bunlara bilgi ve farkındalığın düşük olması, korunma yollarının bilinmemesi ve toplumsal önyargılar sebebiyle test yaptırmaktan kaçınmak eklenince oran artış eğilimi gösteriyor.”

Sağlık Bakanlığı da bu konuda çalışmalarında; “Farkındalığı artır, pozitifleri tespit et, kayıt altına al, tedavi et (kandaki virüs oranını sıfıra indir, bulaştırıcılığı azalt, toplumsal korumacılık), kontrol et!” diyor.

Hastaların bulunması için testin yapılması ve doğru risk gruplarına testin ulaşmasının önemli bir nokta olduğunu belirten Ünal “Şişli, Ankara ve Bursa’da bazı belediyeler riskli davranış olan alanlara (gece kulüpleri önlerine gece belli bir saatten sonra) özel bir araç koyup ücretsiz kan testi yapıyor. Sonuçları, telefonla arayıp bildiriyorlar. Testin yapılması için yönlendirici ve faydalı bir uygulama olarak yaygınlaşmasını destekliyoruz.” dedi.

Ayrımcılığı ve dışlanmayı önlemedikçe bulaşmasını engelleyemeyiz

HIV virüsü taşıyanların toplumdan dışlanması ve dolayısıyla uzaklaşmasının, teşhis aşamasını zorlaştırdığı gibi hastanın psikolojisini de ciddi anlamda etkilediğinin altını çizen Serhat Ünal hastanın “Toplum bunu verdi, ben de geri vermeliyim.” düşüncesine girerek masum insanlara bulaştırma, hınç alma eğilimi gösterebildiğine dikkat çekti. O sebeple hastaları belirledikten sora sistem içinde tutmak, onlara test öncesi ve sonrası verilen danışmanlıklar da son derece önem taşıyor.

Hastalık hakkında toplumun bilgilenmesiyle bu ayrımcılığın ortadan kalkmasının, herkesin daha rahat biçimde test yaptırıp tedaviye ulaşmasında önemli rol oynayacağını belirten Ünal “Virüsü kontrol altına almak artık son derece basit ve yüzde yüz’e yakın oranda sonuca ulaşmak mümkünken bariyerler sebebiyle bu teşhis ve kontrole ulaşılamaması, bir hekim olarak bizleri son derece üzüyor.” dedi.

Dışlamak için sebep yok

HIV hastalarıyla aynı ortamda bulunulabileceği, aynı masada yemek yenilebileceği, aynı tuvalet veya havuzun kullanılabileceği veya onlarla dans edilebileceğini özellikle vurgulayan Prof. Dr. Serhat Ünal “Bunların hiçbiri bulaş yolu değildir. Berber, manikür, pedikür uygulamasıyla veya sokan/ısıran böcekler yoluyla da HIV bulaşmaz. Bunları bildiğinizde hastaları sosyal ortamlardan uzaklaştırmak, dışlamak için hiçbir sebep olmadığını görüyoruz.” dedi.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.