Hava kirliliği beyni de vuruyor! Migren hastaları için kritik uyarı
Hava kirliliği, beyin sağlığını da olumsuz anlamda etkiliyor. Son zamanlarda atmosferdeki karbondioksit oranlarının artışının nörolojik sistemi yakından ilgilendirdiğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Nihat Mustafayev, “Beyin, oksijenle beslenen bir organ ve bu organın besinsiz kalması tüm sistemde hasara yol açıyor. Özellikle migren olan hastalar en yoğun etkilenen grup" dedi.
Hava kirliliği, hastalıklara ve artan ölüm oranlarına önemli bir katkıda bulunduğunu söyleyen Uzm. Dr. Nihat Mustafayev, “Hava kirleticileri, insanlar ve ekosistem üzerinde olumsuz etkileri olabilen maddelerdir. Havaya karışan birincil gaz kirleticileri sırasıyla kükürtdioksit, hidrojen sülfür, karbonmonoksit, azotoksitler, karbondioksit, metaller ve partiküler maddelerdir. Hava kirliliğini ölçmek için 1-6 arasında skorlanan hava kalitesi indeksi (AQI) kullanılıyor. Skorun yükselmesi, yüksek hava kirliliğini gösteriyor” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Havada bulunan oksijen, karbondioksit ve oksijen seviyelerinin normal kabul edilen seviyede olması, insan sağlığının korunması için önemli. Beynin oksijen kullanan bir organ olduğunu düşünürsek bu bileşenlerdeki dengenin bozulması, bedenin ve beynin dengesini de bozuyor hatta kalıcı hasarlara neden oluyor. Beyne ve damar sistemine ulaşan bu kirlilik, damarları, beyin hücrelerini, beyin destek hücrelerini ve beyindeki kimyasal düzeni bozuyot. Ortaya çıkan tablo ise oldukça vahim; nörolojik hastalıklar ve var olan hastalıkların şiddetinin artması."
Hedef kitlede yer alıyorlar
Dr. Nihat Mustafayev, “Özellikle son 100 yılda fosil yakıtların aşırı kullanımı, üretim ile tüketimin artması, atmosferdeki sera gazı oranını artırmaya devam ediyor. Sera etkisine neden olan başlıca gazlardan olan karbondioksit değerleri 1880 yılında yaklaşık 291 ppm iken, 2020 yılında bu değer yüzde 43 artarak 415 ppm değerine çıktı. Bu durum insan sağlığı açısından pek çok riski de beraberinde getiriyor. Hava kirliliği insanlarda ciddi hastalıkların, özellikle migren gibi kronik ve nörolojik bir hastalığı bulunan bireyler, bu konunun birincil hedef kitlesinde yer alıyor” diye konuştu.
Hava kirliliği ve migren ilişkisine yönelik yapılan bilimsel çalışmaları aktaran Dr. Nihat Mustafayev, “Hava kirliliği ve migren hastalarına etkisiyle ilgili yapılan araştırmalardan birisi olan ve 2018 yılında Environment International dergisinde yayınlanan makalede Seul şehrinde migren tanısıyla acile başvuran 18 bin 921 hastadan elde edilen verilerde; artan hava kirliliği oranının migren ataklarında önemli bir etken olduğu bulundu. Artan hava kirliliği, ayrıca hava sıcaklığını da normalin üzerine çıkarıyor. Özellikle havada PM2.5, PM10 gibi hava kirletici ince partiküler maddeler, azotoksit ve karbonmonoksit düzeyinin artması ve bu kirlilik sonucu hava sıcaklığının yükselmesi sinerjik etki yaparak migren atak başvurularının erken dönemde artırdığını göstermiştir. Yine Environmental Health dergisinde 2022 yılında yayınlanan makalede; PM2.5 hava kirleticisinin artması ve karbonmonoksit düzeylerinde yükselmenin, hekime migren başvurularını artırdığı sonucuna ulaşıldı" dedi.
Hava kirliliğinden nasıl korunmalı?
Uzm. Dr. Nihat Mustafayev, hava kirliliğinin zararlarından korunmak için birtakım önerilerde bulundu:
- Aracınızın varsa bakımını zamanında yaptırın, trafikte uzun süre geçirmekten kaçının ve kısa mesafelerde bisiklet, elektrikli scooter gibi alternatif ulaşım yöntemlerini tercih edin.
- Sanayi bölgeleri ve trafiğin yoğun olduğu bölgelerden uzak yerleşim yerlerini seçin.
- Trafiğin yoğun olduğu saatler yerine sakin saatlerde seyahat etmeyi tercih edin.
- Yürüyüş, koşu ve bisiklete binme gibi faaliyetleri trafiğin yoğun olduğu ana yolların çevresinde yapmaktan kaçının.
- İç mekanlarda bir hava temizleyicisinin bulunması, sigara içilmemesi, kişisel olarak vücut direncini yüksek tutacak aktiviteler yapılması da alınabilecek diğer önlemler arasındadır.
Migren tedavisinde bu detaylara dikkat!
Migren tedavisi ile ilgili açıklama yapan Uzm. Dr. Nihat Mustafayev, sözlerini şöyle noktaladı:
"Migren tedavisi, ilaç ve ilaç dışı tedaviler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Ayda 2 defadan az ağrı durumu varsa ağrı kesiciler, bulantı önleyen ilaçlar, triptan grubu ilaçlar kullanılıyor. Atakları giderek sıklaşan ve ayda 2 defadan fazla atak geçiren hastalarda ise migren önleyici tedaviler, hekimler tarafından planlanıyor. Ayrıca kronik migren hastalarında sinir blokajı, migren botoksu, nöralterapi gibi tedavi yöntemleri de kullanılıyor. İlaç dışı tedavilerde özellikle hastanın öyküsünde atak meydana getiren gıdaların tespit edilmesi ve kişinin bunlardan uzak durması öneriliyor. Gıdalar dışında atakları tetikleyen diğer faktörlerin (susuzluk, açlık, alkol-sigara tüketimi, koku, uyku düzensizliği vb.) azaltılması önemli. Hastaların diyet, uyku ve egzersiz programının düzenlenmesi önemli fayda sağlıyor."