Hangi ülkeye gitse hırsızları paratoner gibi çekti! 'Sonunda bu yöntemi buldum'
İzmirli çiftçi bir ailenin kızı olan Kadriye Uysal Yahiaoui, Erasmus ile Fransa’ya gidip 1 yıl orada yaşadı. Eğitim hayatı sonrasında da pek çok ülkeye seyahat eden genç kadının peşini ise hırsızlar bir türlü bırakmadı. İşte bugüne kadar yemek yapmak için aldığı kabaktan parasına kadar çaldırmağı şey kalmayan Kadriye'nin yaşadıkları ve kendini korumak için bulduğu yöntem.
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - İzmir Menemenli bir ailenin kızı olan Kadriye Uysal Yahiaoui, küçüklüğünden beri öğretmen olmak istiyordu. Hem okumaya hem yabancı dile olan düşkünlüğü onu Fransızca Öğretmenliği okumaya yönlendirdi. Fransızcayı çok sevdi ve ilk yurt dışı macerası okulda başladı. Fransızca dil bilgisi gayet iyi olsa da konuşma konusunda sıkıntı çekiyordu. Bunu fark ettiği anda Erasmus sınavına hazırlanmaya başladı. İlk yıl bu sınavı kazandı ama Fransa’daki okul, alacağı öğrenci sayısını düşürünce sıralama yüzünden gidemedi. Bir sonraki yıl daha sıkı hazırlanmalı ve ön sıralarda olmalıydı. Kendine söz verdiği gibi bir sonraki yıl sınavda birinci oldu ve daha güzel bir şehirde daha güzel bir okulda 1 yıl okumaya hak kazandı. O günden bugüne 32 ülke gezen genç kadın, şimdilerde özel bir şirkette çalışıyor. Yurt dışındayken karşılaştığı hırsızlıklar ise 'pes' dedirtecek cinsten.
'POLİSE GİTMEK BİLE AKLIMA GELMEDİ'
Yurt dışında turist olan herkes birçok hırsızlık olayıyla karşılaşabilir. Bugüne kadar birçok ülkeyi gezen Kadriye Uysal Yahiaoui de o kişilerden biri. Genç kadın, sözlerine Sırbistan'da yaşadıklarını anlatarak başladı. Yaşadıklarından ötürü büyük bir korku duyan genç kadın, şunları anlattı:
"Akşam saatlerinde otelimden yürüyüşe çıkmıştım ve hava aydınlıktı. Kalabalıkta yürürken bir erkek yanıma geldi ve bana eşlik edebileceğini söyledi. Ona 'Gerek yok' dedim ve başımdan savdım. Biraz hevesim kaçtı, kendimi güvende hissetmedim ve taksiyle dönemeye karar verdim. Otel ve meydan çok yakındı aslında. Normalde oraya 3 kişi gitmiştik ama o gün dışarıya tek çıkmıştım. Daha önce arkadaşlarımla o yolu taksiyle gidip TL karşılığı olarak 200 lira ödemiştik. Aynı taksi durağından bindim. Yolu telefondan takip ediyordum ve beni farklı bir yola sokup otelin üst tarafında kalan tenha, karanlık bir sokakta durdurdu. Bana 'Ödeme yap' dedi ve TL karşılığı olarak 2 bin liraya denk gelen bir miktar istedi. Ben de ona 'Daha önce bindiğimde bu yol 200 TL tutmuştu' dedim. Bu cümleden sonra arkasını dönüp kolunu bana doğru uzattı ve 'Bu parayı bana ödemezsen sence ne olacak burada sana?' dedi. Elimdeki tüm parayı verip kendimi arabadan dışarı attım. Ve o gece gerçekten çok korktum. Yaşadığım korku yüzünden polise gitmek bile aklıma gelmedi."
'HİÇ BEKLENMEDİK TİPTE KADINLAR BU İŞİ YAPIYORMUŞ'
Kadriye Uysal Yahiaoui, İtalya'nın başkenti Roma'da bir başka hırsızlık olayıyla daha karşı karşıya kaldı. Bu kez Roma’nın 'Aşk Çeşmesi' olarak bilinen meşhur Trevi Çeşmesi'ndeydi ve yanında kimse olmadığı için kendi fotoğrafını kendi çekiyordu. Bu sırada yanına bakımlı ve çok güzel bir İtalyan kadın yaklaştı ve ona "Tek başına seyahat eden gezgin bir kadın. Seni çok iyi anlıyorum" deyip muhabbet etmeye başladı. Bu tür diyalogları çok yaşadığını dile getiren Kadriye, kadınla bir süre seyahatlerden ayaküstü konuştu. İtalyan kadın, Kadriye’nin fotoğrafını çekmeyi teklif etti çünkü elindeki poşetlerle fotoğraf çekme konusunda çok zorlanıyordu. Kadriye Uysal Yahiaoui, o anları şöyle anlattı:
"Elimde 2 ağır poşet bir de çantam vardı. Kadının yanındaki arkadaşı 'Dur ben tutayım' dedi. O da bir kadındı ve tıpkı bir model gibiydi. Ben de verdim. Meğer benim fotoğrafımı çeken 'Şöyle poz ver' filan diyerek o kaçana kadar beni oyalamış. Sonra telefonumu verdi. Arkadaşına seslenir gibi benden uzaklaştı ve koşarak kayıplara karıştı. Başkalarından da duyduğuma göre İtalya'da kendilerinden beklenmeyecek tipte kadınlar da bu işi yapıyormuş."
Genç kadın, İtalya'da yaşadıklarından sonra tıpkı Sırbistan'daki gibi yine polise gitmedi ve şikâyette bulunmadı. İtalya'ya iş için gittiğinden dolayı kendine ayırdığı zaman sadece birkaç saatti ve daha sonra yine iş için Fransa’ya uçması gerekiyordu. Kadriye ve birkaç kişi arkalarından koşsa da onları yakalayamadı. Telefonu yanındaydı ve ne büyük bir şanstı ki pasaportu o gün otelde kalmıştı. Çaldırdığı çantasında sadece para vardı.
'SANİYELER İÇİNDE EŞYALARIM YOK OLMUŞTU'
Kadriye Uysal Yahiaoui, Meksika seyahatinde de saniyeler içinde hırsızların hedefi oldu. Meksika hakkında söylenenlerin aksine, tek başına seyahat ettiği halde kendini çok güvende hissediyordu. Gece vakti birbirinden uzak şehirlere otobüs, tren ve taksiyle gitti. En ufak bir sıkıntı yaşamadı. Özellikle turistik yerlerde çok polis olduğunu söyleyen Kadriye, buradaki deneyimini şöyle anlattı:
"Kendimi çok güvende hissettiğim için sanırım biraz rahat hareket etmiş olmalıyım. Bir bankta oturuyordum. Powerbank (taşınabilir şarj aleti) ile yağmurluğumu çantamdan çıkarıp yanıma koymuştum ve çantamdan bir şey arıyordum. Saniyeler içinde elimi geri attım ve fıstık yeşili yağmurluğum ve powerbank gitmişti. Etrafa baktım, kimse fıstık yeşili bir şey taşımıyordu. Festivali çok olan bir ülke Meksika. Ben de Mexico City'deki Zocalo Meydanı'ndaydım. O esnada yerli halkın kültür festivali vardı. Sabahın 7’si idi. İnsan çoktu ama eşyalarım nasıl kuş olup uçtu bilmiyorum."
'İNSAN KABAK ÇALAR MI?'
Fransa’daki Erasmus günlerinde yaşadığı bir hırsızlığı da anlatan Kadriye Uysal Yahiaoui, "İnsan kabak çalar mı?" diyerek yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Yurttaki arkadaşlarla ülkelerimizin yemeklerini yapıp kültürlerini tanıtıp yemekler yerdik. Arkadaşımızın birinin aracı vardı. Ucuz bir market zinciri olan uzaktaki markete gidip alışveriş yaptık. Buraya bursla gitmiştik ve paramız sınırlıydı, bu yüzden hesap kitap yapmamız gerekiyordu. Kıt kanaat kendime yetiyordum. O gün sıra bendeydi. Tavuk, et, bolca sebze almıştım. Yükün yarısını yurda taşıyıp diğer yarısını almak üzere otoparktaki araca dönmüştük. Otoparka vardığımızda cam inmiş, kapı açılmıştı. Arabadaki teyp de sökülmüştü. Hırsız onunla da kalmamış benim akşam için aldığım bir bütün tavuk, kabak, patlıcan, et ve bazı sebzeleri de almıştı. Yani insan kabak çalar mı? Sonra başka bir arkadaş bir şeyler yapmıştı onu yemiştik. Orada kamera vs. olmadığı için şikâyetçi bile olamadık."
'KARAKOLDA UĞRAŞIRSA BİLETİ YANABİLİR'
"Bugün hırsızlığın nadir olduğu bir Avrupa şehrinde yaşayan bir yerli ile konuşsanız o, şehrinin o kadar da tehlikeli olmadığını söyleyebilir çünkü orada yaşayan bir Fransız, İtalyan, Alman için o denli tehlikeli değil. Bilerek sadece turistleri hedef alıyorlar" diyen Kadriye Uysal Yahiaoui, bunun bazı sebepleri olduğunu söyledi.
"Turistte dil bariyeri var ve tam olarak ne yapılası gerektiğini bilmiyor" diye konuşan genç kadın, şöyle devam etti: "Turist genelde turla geliyor ve karakol ile uğraşıp zaman kaybetse mesela orada daha uzun süre kalması gerekir ve programının bozulması, biletinin yanması onun çaldırdığı paradan daha pahalıya patlar. Turistler keşfetmek, gezmek fikrine odaklandığı için dikkatleri daha dağınık ve kolay lokma oluyorlar onlar için."
'ARTIK PARAMI 3'E BÖLEREK SAKLIYORUM'
"Özellikle Avrupa ülkelerine giden insanlar 'Hırsızlık sadece yoksul Afrika ülkelerinde veya Hindistan’da olur' diye düşünüyorlar ve tedbiri elden bırakıyorlar" diyen Kadriye Uysal Yahiaoui, yapılan ikinci hatanın bir yere oturunca insanların, çantalarını kontrolsüz bir şekilde yanlarına koyduklarına değindi. "Metrolarda çantaları sırta takmak yerine öne takmayı alışkanlık haline getirmek gerek. Bir ülkeye gitmeden önce gezeceği yerlerin tehlike risklerine göz atılmalı. Her gezimden önce 'Turistler nerede kalır? Nereye gitmemeli? Tehlikeli mahalleler nereler?' diye hem İngilizce hem de o ülkenin kendi dilinde araştırma yapıyorum" diyen genç kadın, kendini garantiye almak için bulduğu yöntemi ise şu şekilde anlattı:
"Pasaportu ve para çoğunluğunu bel çantasıyla içime takıyorum ama çantanın şişkin olmaması gerek yoksa sizi hedef haline getirir. Parayı 3’e bölüyorum. Diğer kısmı çantamın içine bir keseye koyuyorum. Kese ipli. İpi çantamın içine diktiğim başka bir ipe bağlıyorum. Keseyi çekerse çantamı çeker ve hissederim. Son olarak el kadar bir çantaya günlük bir miktar para koyuyorum ve hep onu çıkarıyorum. Telefonumun da bir çantası var. O çantaya koyup çantasının içindeki ipe bağlıyorum. Eğer telefonu fotoğraf çekmek için çıkarırsam telefonumun altında bir ip sarkıyor. Onu ben tesbih ipinden yaptım çok sağlam. Bileğime dolayarak fotoğraf çekiyorum. Biri elimde çekse bile yanlış kayaya çarpar. Bir de kredi kartı olayı var. Kredi veya maaş kartı olanlar kartlarını yurt dışına çıkarken mutlaka internet alışverişine ve temassız ödemeye kapatmalılar. Kartı kopyalıyorlar. Bu hem Güney Amerika'da hem de Avrupa’da olabiliyor. Geçenlerde ABD'li bir gezginden 50 euro yerine temassız ödeme ile 5 bin euro çekmişler ve adam ancak haftalar sonra fark etmiş."
'HIRSIZLAR EN BÜYÜK VURGUNU UÇAKTA YAPIYOR'
Kadriye Uysal Yahiaoui, aldığı önlemler arasında, seyahat öncesinde bolca araştırma, bozuk para bulundurma, bütünleri her yerde çıkarmama, turistlerin gidebileceği noktaların dışında macera aramama, eğer mümkünse bir tanıdık bir arkadaş numarası alma (orada yaşayan yerli) veya en yakın Türk restoran vs. bulup mahallenin ülkenin durumunu sorma gibi şeyler olduğuna dikkat çekti.
Son olarak, hırsızların en büyük vurgunu uçaklarda yaptığını dile getiren Kadriye Uysal Yahiaoui, sözlerini şöyle noktaladı: "Bu ciddi profesyonel bir çetenin işi. Çaldıkları eşyaların yerine aynı ebatta, renkte, eşya, zarf falan yerleştiriyorlar. Geçen ay benim de çok sevdiğim bir gezginin Uzak Doğu uçuşunda 5 bin-10 bin euro arası parasını çaldılar. Ve şekli, rengi aynı olan bir zarf yerleştirmişler içine. Başka bir arkadaşımın Mısır-Türkiye uçuşunda 3 bin dolarını çaldılar. Paranızı, değerli eşyanızı çantanıza koyup çantayı ayağınızın altına, yanınıza veya kabine asla koymayın. Mutlaka dikkatiniz dağılacak veya uyuyacaksınız. Pantolon cebinize veya tişörtünüzün içine giydiğiniz bir keseye, çantaya koyun. Bu tüm toplu taşımalar için geçerli. Bir de tuvalete gitme meselesi var. Tuvalete giderken değerli eşya çantanızı mutlaka yanınıza alın. Size göre herkes uyuyor olsa bile."