Hamilelikte hem anneyi hem de bebeği tehdit eden 6 önemli hastalık
Kansızlık, diyabet ve tiroit hastalıkları gibi pek çok sağlık problemi hamilelik sürecinde daha da şiddetlenme eğiliminde oluyor. Bu nedenle hamilelik öncesinde ilgili değerlerin ideal düzeyde olması çok önemli. Ayrıca sigara ve alkol kullanımı gibi sağlığa zararlı alışkanlıklar varsa bunların kullanımının da hamilelikten olabildiğince önce bırakılması gerekiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Berkem Ökten, hamilelikte hem annenin hem bebeğin sağlığını tehdit eden 6 sağlık problemini anlattı
1-Obezite
Vücut kitle indeksinin (VKİ) 18.5 – 24.9 kg/m2 arasında olması kişinin ideal kilosunda olduğu anlamına geliyor. VKİ değerinin 30 üzerinde olması ise obezite olarak tanımlanıyor. İdeal kilosunun üzerinde olan kadınların hamilelik sürecinde ciddi sorunlar yaşayabilir. Yüksek kiloyla hamile kalındığında yüksek tansiyon, gebelik şekeri, gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) görülme riski artıyor. Bebekte aşırı kilo veya gelişme geriliğinin yanı sıra erken doğum tehdidi gibi riskler de yükseliyor.
Ayrıca yapılan çalışmalar, obezite sorunu yaşayan kadınların doğum sırasında rahim kasılmalarının sıklığının ve şiddetinin daha az olduğunu gösteriyor. Yetersiz kasılmalar nedeniyle de normal doğum yerine sezaryen uygulanması veya doğum sonrası rahmin kasılamaması sonucu aşırı kanama gibi sorunlar da daha sık yaşanıyor. Dolayısıyla sağlıklı bir hamilelik ve doğum için hamilelik öncesinde ideal kiloya ulaşmanız çok önemli. Bunun için bol sebze ve meyve tüketmeyi, günlük su ihtiyacını karşılamayı, basit şekerlerden, yapay tatlandırıcılardan ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Kilo kontrolünde günde 30-60 dakikalık düzenli egzersizin yanı sıra yeterli uyku ve stresten olabildiğince uzak durmak da önem taşıyor.
Obezite gibi aşırı zayıflık da hamilelik dönemini olumsuz etkiliyor. VKİ değeri 18.5 altında olan anneleri gözlemleyen çalışmalar; bebekte gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı, erken doğum tehdidi ve normal doğumda perineal (genital dış dudaklar ve makat çevresi) yırtıkların oluşma riskinde artış olduğunu gösteriyor.
2-Kontrolsüz diyabet
Kanda şeker düzeyinin yüksek olması yani diyabet, hamilelikte; tekrarlayan düşük, bebekte doğumsal kalp veya organ anomalisi, bebeğin akciğerlerinin gelişiminin olumsuz etkilenmesi, doğum sonrası kuvöz ihtiyacı ve bebeğin aşırı kilolu olması gibi sorunların görülme riskini artırıyor. Bebeğin kilosunun fazla olmasının erken doğum riskine yol açtığını ve normal doğumu zorlaştırdığını ifade eden Dr. Berkem Ökten, “Bebeğin ileri derecede iri olması doğum esnasında zarar görmesi veya doğuma bağlı annenin genital bölgesinde ciddi yırtıklar oluşması ve bu risklere bağlı olarak normal yerine sezaryen doğum tercih edilmesi gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle hamilelikten önce kan şeker seviyesi mutlaka kontrol altına alınmalı. Ayrıca hamilelik döneminde şeker tarama testleri mutlaka yapılmalı.
3-Tiroit hastalıkları
Bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi için oldukça önemli bir element olan tiroit ihtiyacı hamilelik döneminde günlük 250-300 mikrograma kadar yükseliyor. Tiroit hormonunun yeterli üretilememesi (hipotiroidi) halinde düşükler, bebekte zeka geriliği ve düşük doğum ağırlığı gibi önemli sorunlar gelişebiliyor. Tiroit hormonunun fazla üretildiği (hipertiroidi) durumda ise yine düşükler, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, anemi, gebelik hipertansiyonu, preeklampsi ve kalp ritim bozuklukları görülebiliyor. Deniz ürünleri, et, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve iyotlu tuz başlıca iyot kaynakları arasında yer alıyor.
4-Anemi
Hamilelikte demir ihtiyacı artıyor ve bu nedenle ilerleyen haftalarda demir eksikliği anemisi (kansızlık) gelişebiliyor. Demir eksikliği anemisi de erken doğum riskinde artış, düşük doğum ağırlıklı bebek, doğumdaki kan kaybının annenin hayatını tehdit edecek düzeye ulaşması gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle hamilelik öncesi demir depolarının dolu olması büyük önem taşıyor. Ancak yapılan çalışmalara göre; ülkemizde hamileliğin erken haftalarında demir eksikliğine bağlı anemi görülme sıklığı yüzde 40 gibi yüksek bir oranda. Anemi durumunda, demir desteğiyle kan değerlerinin normal aralığa yükseltilmesi gerekiyor. Ayrıca demir içeriği yüksek fasulye, mercimek, zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar, sığır eti, hindi ve karaciğer gibi besinler tüketilmeli. Beslenme düzeninde vücudun demir emilimini kolaylaştıran portakal suyu, greyfurt, brokoli gibi besinlere de yer verilmeli.
5-Diş eti hastalıkları
Hormonal ve bağışıklık sistemindeki değişiklikler sonucu hamilelikte diş eti hastalıklarına yatkınlık artıyor. Hamilelik gingivitisi olarak bilinen bu durumda; diş etlerinde artmış kanama, şişlik ve ödem görülüyor. Ayrıca güncel yayınlar, dişeti hastalıklarına bağlı enfeksiyonların, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı risklerinde artış ile ilişkili olabileceğini gösteriyor. Hamileliğin planlanması döneminde diş hekimi muayenesi ve hamilelik boyunca doğru ağız bakımıyla bu dönemde ağız sağlığının korunması mümkün olabiliyor.
6-Kadın hastalıkları
Jinekolojik olarak hamile kalmayı zorlaştıran veya hamile kalınması halinde gerek anne gerek bebek sağlığında sorunlar oluşturabilecek; miyom, polip, yumurtalık kisti, genital bölgeyi tutabilen çeşitli bakteriyel ve viral enfeksiyonların da hamilelik öncesinde saptanıp tedavi edilmeleri büyük önem taşıyor.