Araştırmada ortaya konan bilimsel verilere göre sigara ve alkol kesinkes kansere neden olmaktadır diyen Prof. Dr. Dereköy, Tütün denince yalnızca sigara değil; puro, pipo, nargile ve benzeri tütün içerikli kullanımlar da akla gelmelidir. Sigara kelimesi, Orta Amerika yerlilerinin dilinde ve İspanyolca’da ‘Cigarro’ olarak kullanılan bir terimden türemiştir. Sigara, hepimizin bildiği gibi tütünün özel bir kağıda sarılmasıyla ortaya çıkar. Bilimsel adı ‘Nicotiana’ olan bu tütün bitkisinin ismi, Fransa’nın Lizbon elçisi Jean Nicot’dan gelmektedir. Bu Fransız elçisi, ilk kez 1560’ta tütünü kraliçesi Catherine de Medici’ye migrenine şifa olarak göndermiş ve bu tarihten itibaren tütün, Avrupa’da ve tüm dünyada tanınmaya başlamıştır” diye konuştu. Yüzyıllarca içilerek bir keyif maddesi olarak kullanılan tütünün zararları ne yazık ki çok sonraları anlaşılabilmiştir diyen Prof. Dr. Dereköy, şöyle devam etti: Tütünün akciğer kanserine neden olduğu, ancak 1950’li yıllarda bilimsel çalışmalarla ortaya konabilmiştir. Son 20 yılda ise gelişmiş ülkelerde bu zarar ve tehlikelerin anlaşılmasıyla, sigara içenlere ikinci sınıf insan muamelesi yapılmış olup, sigarayı bırakanların sayısının olağanüstü artması sağlanmıştır. Ülkemizde sigaraya karşı büyük bir başarı ile uygulanan politikalar sayesinde, otobüsler başta olmak üzere kapalı alanlarda rahat bir nefes almak mümkün olmuştur. Kendi içmediği halde başkasının içtiği sigaranın dumanı altında kalmak pasif içicilik olarak adlandırılır. Aynı kanserojen etki, pasif içiciler için de geçerlidir. Prof. Dr. Dereköy, sigara dumanının gaz ve katran karışımından ibaret olup yaklaşık 1000 civarında bileşenden oluştuğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı: Bu karışımda neler var diye bakarsak; başlıca karsinojenler (kanser yapıcılar), tahriş ediciler, nikotin ve toksik (zehirleyici) gazlardan oluştuğu görülür. Benzopren gibi polisiklik hidrokarbonlar, fenol ve yağ asitleri karsinojen etkili olarak bulunmuştur Tahriş edici maddeler, akciğerlere giden hava yollarındaki (bronşlarda) salgıları artırırken, solunan havanın ve bu salgıların temizliğini sağlayan tüylerin hareketini ve bağışıklık hücrelerinin işlevini de bozarlar. Nikotin ise sinir sistemi üzerine etkilidir; kalp hızını ve kan basıncını artırırken, damarları büzer, kanda yağları çoğaltır. Sigara dumanındaki toksik gazlar ise karbon monoksit, hidrojen sülfit ve azot bileşenleri olup, kan oksijenlenmesini bozarken kanserojen etkide bulunurlar. Kalp hastalıklarına ve astım gibi kronik akciğer hastalıklarına sigara içenlerde daha sık rastlanmaktadır. Genel olarak, günde 15 sigara içen 30 yaşındaki bir kişinin ömrünün 5 yıldan fazla azalmış sayıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Dereköy, Sigara içme alışkanlığı, erkek ölümlerinin yüzde 25’ine, kadın ölümlerinin ise yüzde 7’sine yol açan etken olarak saptanmaktadır. Sigaranın neden olduğu kanserler arasında, akciğer, ağız ve boğaz bölgesi, gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane ve böbrek kanserleri sayılabilir. Erkeklerdeki kanserlerin yüzde 25’i sigara içimine bağlanırken, bu oran kadınlarda yüzde 4 olarak bulunmuştur. Kadın-erkek arasındaki bu oran farklılığının nedeni, sigara alışkanlığının erkeklerde daha yaygın olarak görülmesindendir. Akciğer kanserlerinin erkeklerde yüzde 91’i, kadınlarda ise yüzde 69’u sigara alışkanlığına bağlanmaktadır Sigara, akciğer kanseri riskini, içmeyenlerde göre 15-30 kat, gırtlak kanser riskini 10 kat artırırken; bu risk oranı, idrar yolu kanserleri için 3 kat, yemek borusu için 5, kan kanseri, mide, nazofarenks (geniz) ve rahim kanserleri için 2 kat olarak bulunmuştur. Özellikle pasif içici olarak dumana maruz kalan çocuklarda, bronş hastalıkları, orta kulak iltihapları, geniz eti büyümesi ve bademcik iltihabı çok sık görülmektedir diye konuştu.