RAHİM AĞZI KANSERİ
Rahim ağzı kanseri dünyada üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen kanser türünü oluşturuyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 bin 200 kadında rahim ağzı kanseri teşhis ediliyor. HPV enfeksiyonu rahim ağzı kanserinin temel nedenini oluşturuyor. Human Papilloma Virüsü’nün yüzde 90’ı vücuda bulaştıktan sonra iki yıl içerisinde bağışıklık sistemi tarafından yok ediliyor. Bağışıklık sisteminden kaçan HPV ise yıllar içerisinde rahim ağzı hücrelerinde çeşitli genetik değişimlere neden olarak kanser öncülü CİN (servikal intraepitelyal neoplazi) olarak adlandırılan lezyonlar oluşturuyor. CİN lezyonları da tedavi edilmezse yıllar içerisinde kansere ilerleyebiliyor. Sigara, bağışıklık sistemini bozan ilaç kullanımı ve çok sayıda doğum yapmak risk faktörlerini oluşturuyor.
Belirtileri neler? Ara adet kanaması, menopoz döneminde kanama, vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında hissedilen ağrı veya acı rahim ağzı kanserinin habercisi olabiliyor.
Tarama programı: Rahim ağzı kanseri taraması, 21 yaşından itibaren, jinekolojik muayene sırasında yapılan PAP smear (rahim ağzı sürüntüsü) testiyle gerçekleştiriliyor. HPV taramasının da ülkemizde 30 yaşından sonra yapılması öneriliyor. Rahim ağzı kanseri taramasında ana hedef rahim ağzı kanserine dönüşebilecek kanser öncülü lezyonların tespit edilmesi. Böylece küçük müdahaleler ile bu lezyonların kansere dönüşmesi önlenebiliyor. Ayrıca rahim ağzı kanseri aşısı ile yüzde 90’lara varan etkinliği sayesinde kanser engellenebiliyor. En uygun dönem 11-12 yaşları olsa da aşı 9-46 yaş arasında da yapılabiliyor.
Nasıl tedavi ediliyor? Hastanın yaşı, çocuk isteği ve hastalığın evresine göre tedavi planı değişebiliyor. Genç yaşta olan ve hastalığı erken evrede tespit edilen kadınlarda rahim ile yumurtalıklar korunarak ameliyat yapılabiliyor. Çocuk sahibi olmak istemeyen hastalarda radikal cerrahiler uygulanabiliyor. İleri evre kanserlerde ise ana tedavi kemoradyoterapi tedavisi oluyor.