İlişkilerde problemleri kolay ve hızlı çözmenin yolları

Kişilerin sürekli bir arada bulunması, sahip oldukları farklı karakterler, farklı dünya görüşleri, istek ve beklentilerin uyuşmaması gibi sebeplerle tartışmaları normaldir. Dengeli ve destekleyici bir ilişki kişilerin yaşamında olumlu etkiler oluştururken sürekli çatışma, problem olan ilişkiler ise her iki tarafa da zarar verebiliyor. Çiftler problem çözerken odak noktalarına asıl sorunu almalılar. Çözülmesi gereken konuyu net bir şekilde belirleyip; karşısındaki kişiyi hedef alırcasına değil, konuyu hedef alır şekilde konuşmalılar. Kişiler tartışma sırasında haklı çıkmak uğruna karşısındakine zarar verici, ağır konuşmalar yapabiliyorlar. Bu davranış ilişkileri geri dönülemez yollara sokabiliyor. Öncelikle bilinmeli ki kişiler savaş meydanında değil, çözüm üretmek için bir aradalar. Tartışma esnasında yargılayıcı bir şekilde “neden böyle yaptın veya neden bunu söylemedin” gibi suçlayıcı cümleler karşımızdaki kişiyi direkt kendisini savunmaya iter. Suçlama-savunma girdabı içerisinde sıranın çözüme gelmesi zor olacaktır. Bu sebeple çözümün nasıl olabileceğine dair konuşmalar yapmak daha yapıcı bir davranıştır. Örnek olarak “Bu sorunu tekrarlamamak için nasıl davranalım?” gibi sorular üzerine düşünmek daha çözüm odaklı davranışlar olacaktır. Tartışma sırasında sen odaklı ya da ben odaklı konuşmak partnerlerin kendisini suçlanmış ve sıkışmış hissetmesine sebep olduğu için bu şekilde davranmakla çözümden uzaklaşılmış olur. İlişkide her iki kişinin de önemli olduğu ve sorun da iki kişiye ait olduğu için “biz” odağında düşünülmeli. Kişiler birbirlerini tartışma sırasında dinlemeli, anlamaya çalışmalı, birbirlerine karşı empati kurmalı ve objektif olmaya çalışmalılar. Yapılan istatistikler gösteriyor ki ilişkiler üzerinde çiftlerin dışındaki kişilerin; diğer aile bireylerinin, iş ve arkadaş çevresinden farklı kişilerin ilişkiye müdahale etmeleri, yorumlar yapmaları ilişkilere zarar veriyor. İlişkiler iki kişi arasında yaşanmalı, diğer kişilere sevgi ve saygı ilişki dışında gösterilmeli. Kişilerin sosyal çevreleri ile fikir alışverişleri yapmaları normaldir. Ancak bu fikirlere körü körüne bağlı kalınmamalı ve önemli kararlar ilişkinin sahiplerince alınmalıdır. Çözümlenemeyen durumlar için ise evlilik terapistlerinden ve evlilik danışmanlarından destek alınabilir. Tartışma sırasında yoğun öfke ve patlamalar yaşandığı zamanlarda tartışmaya devam etmek ve bir sonuç elde etmeye çalışmak anlamsız olacaktır. Bu tür durumlarda ufak olan bir sorun çok daha büyük, kötü durumlarla sonuçlanabiliyor. Bunun yerine çiftler nefes alanı açma tekniği ile ara vermeliler. Bu tekniği tartışma bitiminde de kullanabilirler. “Şimdi susalım 24 saat sonra konuşalım.” demek ve karşılıklı düşünmeye odaklanmak faydalı olacaktır. Öncesinde karşı tarafta hata bulan zihin düşündükçe özeleştiri de yapmaya başlar. Tartışmalar sırasında sert zeminde oturmak, beton duvara yaslanmak, bardak tutmak gibi şekillerde sert zemin ile temas halinde olmak öfke eşiğini yükseltebilir. Vücudumuz sert zemini hissettikçe yaklaşımlar daha katı olmaya başlayabilir, istenmeyen sözler ve davranışlar ortaya çıkabilir. Ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimizin önemli olduğu tartışmalarda yumuşak, incitmeyen bir tonda olmak için sakin ve temkinli kalmamıza yardımcı olacak fiziksel koşullarda da seçici olunabilir. Çözümlenemeyen her tartışma üzerimizde olumsuz etki bırakır ve bunlar biriktiğinde öfke duygusu tetiklenir. Birlikte koşu veya yürüyüş yaparak, doğada vakit geçirerek bu öfkeyi beraber atmak ilişkiyi olumlu etkiler. Bir ilişkiler ağından oluşan yaşamda tartışmalar ve problemlerin olması kaçınılmazdır. Bu tür durumlarda doğru iletişim yöntemlerini kullanarak yalnızca partnerinizle değil diğer tüm iş ve sosyal ilişkilerinizde de dengeyi sağlamaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.