Kış hastalıkları solunum yolunu ilgilendiren problemler olduğu için hava yoluyla bulaşır ve mikroplar bilinenin aksine soğukta değil sıcakta daha çok ürer ve yaşarlar. Soğukta ise ölürler. Peki, mikropların yaşamasına izin vermiyor gibi görünen soğuk hava nasıl oluyor da bizi hasta ediyor? Bu sorunun yanıtını Hisar Intercontinental Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Seyhan Alkan’la birlikte aradık… Soğukta salgın haline dönüşen hastalıklar bilinenin aksine soğuktan değil; soğuk havalarda insanların daha çok kapalı; okul, kreş, yurt gibi sıcak ortamlarda toplu olarak bulunmasından kaynaklanır. Bu hastalıklar odaların yeterince havalandırılmaması ve daha yakın temasta bulunulması sonucu ortaya çıkar ve yayılırlar. Bulaşan kişinin bağışıklık sistemi zayıfsa başka bir deyimle hazırlıksız yakalandıysa hastalık ortaya çıkar. Yoksa her bulaşan kişide hastalık görülmez. Tıpta tedavi, korunma ile başlar. Bağışıklık sistemini güçlendirici vitamin ve gıda takviyesi almalı, bol sıvı tüketmeli, süt ve süt ürünlerinden zengin, dengeli beslenmeli ve uyku düzeninize dikkat ederek dinlenmelisiniz. Ancak tüm bunlara rağmen hastalıklara yakalanırsanız en kısa zamanda tedavi yolunu seçmeniz hastalıktan bir an önce kurtulmanız için en doğru seçenektir. • Diğer insanlarla solunum ve özellikle el temasından kaçının. • Öksürme ve aksırma sırasında ağız ve burnunuzu kapatın. • Odanızı sık sık havalandırın. • Ellerinizi sık sık sabunlu ve bol su ile yıkayın. • Bol sebze ve meyve tüketin. • Sigara kullanmayın. • Düzenli uyumaya çalışın. • Egzersiz yapıyorsanız kendinizi çok yormadan devam edin. • Hasta bir başkasıysa onunla aynı ortam ve odayı paylaşmayın. Solunum yolu enfeksiyonlarında ateş, öksürük ve ağrı, en sık görülen belirtiler olsa da hapşırma, burun tıkanıklığı, göz, burun ve geniz akıntısı, baş, boğaz ve kulak ağrısı, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, öksürük, balgam çıkarma, hırıltılı soluma ve nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı da görülebilir. Bunun yanında halsizlik, iştahsızlık, tüm vücutta kırgınlık, ateş, eklemlerde ve tüm bedende ağrı, göğüs ve sırt ağrısı, bulantı ve kusma gibi sistemik bulgu ve şikâyetleriniz de varsa vakit geçirmeden hemen doktorunuza başvurmanız gerekir. Kış enfeksiyonlarında asıl amaç; hastalığı en kısa sürede atlatmanızı sağlamak ve vücut direncini yükseltmektir. Halk arasında bu tip hastalıklarda bilinçsizce antibiyotik alınması alışkanlığı ne yazık ki hala devam ediyor. Komşunun ilacı size iyi gelmeyebilir. Bunu unutmayın. Viral enfeksiyonlarda antibiyotik alınırsa vücudun normal florası bozulacağından ardından fırsatçı enfeksiyonlar sizi daha sık ziyaret edebilir. Yani kendi kendinizi hasta edersiniz. Genel kural olarak viral enfeksiyon üzerine bakteriyel enfeksiyon eklenirse muayene, tetkik ve bulgulara göre antibiyotik tedavisine başlanır. Tedavide genel yöntem bol miktarda sıvı almak, burnu yıkamak, burun açıcı damla kullanmak ve kesinlikle doktor kontrolünde nezle ilacı almaktır. Kış mevsimi boyunca en sık görülen enfeksiyonlar grip, nezle, sinüzit, zatürre, bronşit, orta kulak, bademcik ve ses teli iltihabı gibi çeşitli solunum yolu enfeksiyonları ve daha az oranda mide bağırsak sistemi enfeksiyonlarıdır. En sık görülen kış hastalığı olan nezle; özellikle çocuklarda en fazla doktora başvurma nedenidir. Nezle, Rhinovirus adı verilen birçok alt türü olan, üst solunum yollarını tutan bir virüs ile olur. Hastalığı taşıyan aile bireyleri, virüsü okul, hastane, kreş, toplu taşıma araçları, uzun süreli uçak yolculuğu gibi kalabalık ortamlardan eve getirirler. Virüs bulaşınca önce halsizlik, iştah kaybı ve burun akıntısı arkasından ciddi burun tıkanıklığı, hafif ateş, boğaz ağrısı ve öksürük gelişir. Şikâyetler destek tedavisiyle 3-7 günde geçer. Ancak 7-10 günden fazla süren öksürük ve burun tıkanıklığı varsa sinüzit veya bronşit gelişmiş olabilir. Bu noktada geç kalmadan hemen bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına başvurmak yapılacak en doğru harekettir. İnfluenza adlı bir virüsle olan, nezlenin belirtilerine belirgin halsizlik, bitkinlik, kas ve eklem ağrıları, yüksek ateş, alın bölgesinde ağrı ve şiddetli öksürüğün de eklendiği hastalıktır. Bulguları başlangıçta nezle gibidir, fakat halsizlik ve ateş daha şiddetlidir. Gripli hastalarda daha kolay bir şekilde zatürre gelişebilir. KOAH, astım gibi kronik akciğer hastalıkları olanlarda ve kalp, böbrek, şeker hastalarında hem daha ağır seyreder hem de hastalıklarını kötüleştirir. Sıklıkla görülen boğaz enfeksiyonudur ve bulaşıcıdır. Mevsimsel farenjite kapalı ortamlarda çalışanlarda daha sık rastlanır. Gün içindeki ani ısı değişiklikleri nedeniyle de ortaya çıkabilir. Farenjitin oluşmasında nezle ve grip gibi ateşli hastalıklar, havadaki zararlı maddeler, sinüzit, alkol veya sigara etkendir. Boğazda yanma, ağrı, yutma güçlüğü, ateş, boyun lenf bezlerinde şişme görülebilir. Hemen doktorunuzun kontrolünde ilacınıza başlamalı, tüm kontrollerinizi ve gerekli testlerinizi yaptırmalısınız. Bademcik ve geniz eti hem enfeksiyonlara hem de büyüklüklerine bağlı olarak çok ciddi sağlık problemlerine neden olabilirler. Bu durumu en sık savunma sisteminin yoğun değişime uğradığı, mikroorganizmaları tanıdığı, çok sık üst solunum yolu enfeksiyonunun yaşandığı 2 yaş ve üstü çocukluk döneminde görürüz. Nedeni genellikle Beta Hemolitik Streptokok denilen bakterilerdir. Bu bakteri aile, kreş, okul ya da kalabalık bir ortamdan bulaşır. Eğer kişinin direnci düşükse enfeksiyon daha kolay gelişir. Hastalarımızda nezleden daha fazla miktarda ateş yüksekliği, çok belirgin halsizlik, boyun lenf bezelerinde şişme, kusma, bazen deride kırmızı lekeler, uykuda nefes problemleri, nefes durması gözlemleriz. Bu durum büyüme, gelişme, beslenme, öğrenme, davranış açısından çok yoğun değişimlerin olduğu 2 yaş ve üstündeki çocukları son derece olumsuz etkileyerek; yüz, çene ve damak yapısında kalıcı problemlere yol açabiliyor. Bademcik zamanında tedavi edilemezse bazı hastalarda kalp, eklem romatizması ve böbrek iltihabı gibi komplikasyonlar gelişebilir. Orta kulakta kalıcı sıvı birikimi, işitme azlığı, sinüzit, otit gibi doğal yaşamı; ayrıca okul hayatlarını olumsuz etkileyen ikincil enfeksiyonlar, ağız kokusu ve kalıcı diş problemlerine neden olan çok sık antibiyotik kullanımıdır. Bazı istisnai durumlar hariç; geniz etinin 2 yaşından; bademciklerin ise 4 yaşından sonra ameliyat sebepleri ortaya çıktığında alınmasında tıbbi açıdan hiçbir sakınca yoktur. 4 yaşından küçük bademcik büyüklüğü ile ilgili sorunu olan çocuklarda bademcik küçültme operasyonları ile bu sorun rahatlıkla çözülebilir. Halk arasında çok sık dile getirilen bademciği ve geniz eti alınan çocukların bağışıklık sisteminin çöktüğü, artık soğuk bir şeyler yiyemeyeceği, sık farenjit olacağı gibi bilgiler kesinlikle bilimsel dayanağı olmayan ifadelerdir. Alerjisi, yapısal burun bozuklukları bulunanlar, sık enfeksiyona maruz kalanlar (öğretmenler, sağlık personeli) ve sigara içenlerde, sinüsler hava alamaz ve içlerindeki sıvı boşalamayıp göllenerek sinüzite yakalanma riski artar. Bu nedenle nezle ve grip bulgularınız 7-10 günden uzun sürüyorsa, burunda uzun süredir kuruluk, tıkanıklık, zaman zaman kanama, sarı yeşil renkli akıntı, kabuklanma şikayetiniz varsa, sabahları göz etrafında şişlikle yorgun uyanıyorsanız, boğazınızda rahatsızlık, takılma hissi varsa, yüzde, yanaklarda, çenede, dişlerinizde, alında veya göz çevresinde ağrı hissediyorsanız, ağız kokusunuz varsa, geniz akıntısı söz konusuysa, koku duyunuz azaldıysa, ara ara boğaz temizleme ve öksürük şikayetiniz varsa kronik sinüzit olma ihtimaliniz çok yüksek. Hastalığın teşhisi; belirtilen şikayetleri olan hastaların ayrıntılı yapılan kulak burun boğaz endoskopik muayenesi ile filme gerek olmadan, pozitif bulgular da mevcutsa akut sinüzitin olmadığı bir dönemde çekeceğimiz bilgisayarlı tomografi incelemesi ile koyabiliriz. Tedavisinde uzun süreli ve yeterli doz antibiyotik yanında iyi ve etkili burun açma yöntemleri kullanılmalıdır. Orta kulak iltihabı da sinüzit gibi nezle, grip ya da uzun süreli burun tıkanıklığı yapan bir durum sonrası gelişir. Çünkü bu sırada orta kulaktan buruna gelen kanal tıkanır. Bu nedenle işitmeyi sağlayan orta kulak hava alamaz ve içindeki sıvı boşalamayıp göllenir. Ayrıca bebeklerin yatarak beslenmeleri de ortak kulak iltihabı oluşmasını kolaylaştırır. En önemli bulgu, ani başlayan şiddetli kulak ağrısıdır. Buna sıklıkla ateş yüksekliği, işitme kaybı, kusma, hatta ishal eşlik eder. Bazen ağrı aniden geçer, bu durumda iltihabın baskısı ile kulak zarının delinebileceği unutulmamalıdır. Her türlü orta kulak iltihabı durumunda hemen doktorunuza başvurun. Daha çok ses tellerindeki tahriş ve enfeksiyon sonucu ortaya çıkar; ses kısıklığına hatta ses kaybına yol açabilir. Aşırı derecede alkol, sigara kullanımı, mide asidinin gırtlağa kadar çıkması ve ses tellerini zorlayarak konuşma larenjitin en fazla ortaya çıktığı durumlardır. 2 haftadan daha fazla süren ses kısıklıkları iyi ya da kötü huylu gırtlak tümörleri açısından değerlendirilmesi gereken bir durum olduğundan mutlaka doktorunuza gidin. Ses kısıklığı ile beraber nefes alma zorluğu, ağızdan kan gelmesi, yutma zorluğu veya boyunda kitle (şişlik) gibi şikayetlerde varsa daha da acele edin. Ses kısıklığı olduğu zaman ne hemen ciddi bir hastalık endişesine kapılmalı ne de çok küçümseyip muayene ihmal edilmemelidir.