Hiperpigmentasyon, ciltte normalden daha koyu olan lekeleri karakterize etmek için kullanılan genel bir terimdir. Kahverengi, siyah veya gri dahil olmak üzere farklı renkler olabilir ve tipik olarak ciltte artan melanin üretiminden kaynaklanır. Hiperpigmentasyonla mücadele etmek için insanlar yıllar boyunca uğraşıyorlar. Hiperpigmentasyonun solması ve iyileşmesi 1 yılı bulabilmektedir. Yüzümüzdeki cilt, hassas bir organdır. Hormonlar, yaşlanma, beslenme, dış etkenler cildimizi etkileyen faktörlerdir. Kısaca cilt lekesi sadece güneşe maruz kalmakla ilgili değildir. Bazı durumlarda, hiperpigmentasyon yüz, boyun, göğüs ve bazen başka yerlerde gri veya kahverengi lekelere neden olan melazma gibi bir cilt durumunun belirtisi olabilir. Hiperpigmentasyon akne, egzama ve sedef hastalığının bir sonucu olabilir. Bu cilt koşulları genellikle yara izine neden olur ve bu da ciltte geride kalan koyu lekelere neden olur. Ani melanin sentezini artıran hormon da hiperpigmentasyona neden olabilir. Östrojen ve progesteron, melanin üretimini artırabilir ve elbette genetiğimiz de büyük oranda bir rol oynar. Çünkü melanin üretimimizi ve dağılımımızı düzenleyen perde arkasında çalışan yüzlerce gen var. Cildin uzun süre güneşe maruz kalması hiperpigmentasyona neden olabilir. Cildinizi renk bozulmasından korumanın en basit yollarından biri, hava nasıl olursa olsun her gün güneş kremi sürmektir. Leke tedavisi hakkında en yaygın yanlış düşüncelerden biri, leke tedavisinin yaz aylarında yapılmaması gerektiğiyle ilgili. Ancak bu düşüncenin oluşumundaki temel sebeplerden birisi leke tedavisinin sadece lazer uygulamaları ile düzeltilebileceğine dair yanlış bilgidir. Yaz aylarında leke tedavisi için lazer kullanımı sorun yaratır. Ancak başka uygulamalarla leke tedavisine devam edilebilir. Leke çok bireysel bir konudur. Lekenin derinliği, lekenin neden kaynaklandığı gibi konular aslında tedavinin yönünü belirler. Bu süreç yaz aylarında kişiye özel kokteyl, peeling ya da kremlerle yönetilebilmektedir.