Omurlar arasında olan ve süspansiyon görevi gören disk aniden veya yavaş yavaş bozulabilmekte veya bozulmaya devam etmekte ve dış tabakaları delinebilmekte, diskin merkezinde olan jöle kısım dışa sızarak sinire basınç veya bası yaparak ağrı, uyuşma, karıncalanma, kuvvet kaybı gibi bulgulara neden olabilmektedir. Çok nadiren de cerrahi gerektirebilen düşük ayak ve idrar veya gaita kaçırma bulgularına neden olabilmektedir. Omurga esnekliğini sağlayan diskler, eklemler, bağlar ve kaslar fazla kiloların baskısı nedeniyle aşırı yüklenmeye maruz kalmakta ve deforme olarak bel fıtığına neden olabilmektedir. Ayrıca vücudun ağırlık merkezini değiştirerek bel kaymalarına zemin hazırlayabilmektedir. Fazla kilolarınızı vererek bel fıtığı riskini azaltabilirsiniz. Omurlar arasındaki disk fazla kilo nedeni ile erken yıpranıyor ve bel fıtığı oluşumu oranını arttırıyor. Öne eğilerek yerden bir şey alırken bele binen yük kiloya göre 5-10 kat artmaktadır. Fazladan 50 kilogramlık bir ağırlığın gün boyunca taşınması bel omurları arasındaki disklerde, bağlarda, kaslarda, eklemlerde kronik zorlanmaya ve bozulmaya yol açar. Ayrıca 50 kilogram fazla kilosu olan bir insanın eğilerek bir kalemi alması durumunda dahi bele en az 250 kg ekstra yük binmektedir. Bu da fazla kiloların bel fıtığı oluşumundaki etkisini çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Doğru tanı öncelikle fizik tedavi veya beyin cerrahi uzmanı tarafından yapılan muayene ile konulabilir. Diğerleri hataya açıktır. Gerekir ise röntgen, MRI, BT ve EMG çekilerek tanı netleştirilebilir. Bel fıtığı olan hasta mutlak surette konuya hakim bir uzman hekim tarafından muayene ve tedavi edilmelidir. En önemli konu hangi tedavinin gerektiği veya öncelikle gerekmediği konusudur. İhmal edilen bir yöntem kalmamalıdır. Bu bakımdan bu kararı doğru olarak verebilecek bu konuda uzmanlaşmış bir doktor arayıp bulmak hayli önem arz etmektedir. Tedavide önceliği hastanın eğitimi almalıdır. Hastaya doğru duruş, eğilme, yük taşıma, yatış ve oturma pozisyonu öğretilmelidir. Bel fıtıklarının çok büyük çoğunluğu ameliyatsız iyileşir veya zararsız hale gelebilir. Hastanın bel boyun, bacak, kol ve ellerinde ilerleyici güç kaybı varsa bile hemen cerrahi önermek bir hatadır. Tedaviye cevap vermez ve tedaviye rağmen ilerleme olur ise cerrahi karar verilmesi uygun bir tavır olacaktır. Sadece ağrıyı hedef alan uygulamaların tasvip görmediğini belirtmekte yarar vardır. Tedavi adı üstünde fıtıklaşan kısmın yerine döndürülmesini hedeflemelidir. Ameliyat ise diskin dışarı sızan kısmının çıkarılıp atılmasını amaçlamaktadır. Boyun ameliyatları boynun ön kısmından yapılagelmesi nedeniyle takviye bir yapay sistem konulmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Bel ameliyatları ise omurganın temel yük taşıma zeminini dahada zayıflatmaktadır. Bu bağlamda bel ve boyun hastası çok ayrı bir titizlikle ele alınmalı ve komisyon kararı (multisipliner) olmadan cerrahi yaklaşım öngörülmemelidir.