Filmlerim sert değil izleyiciler yumuşak
“Irreversible/Dönüş Yok” adlı filmiyle adını tüm dünyaya duyuran yönetmen Gaspar Noé, İstanbul Film Festivali’nin konuğuydu... Yeni filmi “Boşluk/Enter the Void” ile yine eleştirilerin hedefi olan Gaspar Noé, sinemaya bakışını anlattı...
“Irreversible/Dönüş Yok”, yönetmen Gaspar Noé’nin adını 2002’de tüm dünyaya duyuran film oldu. Film, insanlarda karanlık tünellerden geçme korkusu yaratırken, Gaspar Noé sırra kadem bastı. Meğer altı yıldır yeni filmi “Boşluk/Enter the Void” üzerinde çalışıyormuş. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde ana yarışmada Altın Palmiye için yarışan ama kötü eleştirilerin hedefi olan “Boşluk”, 29. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye’ye ulaştı. Ama filmin ruhuna yakışan bir bölümde: Gece yarısı çılgınlığı. Tokyo’da geçen film, Amerikalı bir uyuşturucu müptelasının öldürüldükten sonra tüm şehrin üzerinde uçup, özellikle de kız kardeşinin hayatını gözlemlemesini konu alıyor. Bu seyri zor, 2.5 saatlik filmi yönetmeni Gaspar Noé’yle konuştuk.
‘Boşluk’u çekmek neden bu kadar uzun sürdü?
Çok pahalı bir film... Rol alan ünlü oyuncular yok ama film Tokyo’da çekildi. Fransız yapımcılar için Tokyo’da geçen bir film yapmak çok riskli bir iş. Tüm bunlar birleşince filme finansman bulmak çok zor oldu.
Peki film kaça mal oldu?
12.5 milyon euro. Filmin mantığını ve hitap ettiği kitleyi düşünürseniz, gerçekten pahalı bir film...
‘Yönetmenler sihirbazdır’
İzleyicinin sınırlarını zorlayan filmlere imza atıyorsunuz. Bunun nedenini merak ediyorum...
Arkadaşlarım “Filmlerin çok sert” dediğinde, ben de cevap olarak izleyicinin fazla yumuşak olduğunu söylüyorum. Aslında seyirci olarak izlemek isteyeceğim filmleri çekiyorum. Filmlerin illüzyon olduğunu da unutmamak lazım. Mesela bir tecavüz veya bir cinayet sahnesinde, yönetmen bir sihirbaz gibi, şapkadan tavşan çıkarır. Eğer bu sahneler çok gerçekçi gözükürse, insanlar ‘o şapkadan nasıl tavşan çıktı?’ diye şaşırır. Mesele bundan ibaret...
Aldığınız sert eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
Biri suratıma yumruk atmadığı sürece sorun yok.
‘Boşluk’ aslında 20 yıldır kafanızdaymış... Bu fikir nasıl belirdi?
19 yaşındayken sinema okulundan mezun oldum. O aralar hem sinema üzerinden düşünüyordum hem de ölümden sonra yaşam gibi konularla ilgili kitaplar okuyordum. Diğer yandan da ot içiyordum. Ve keşke o dumanlı kafayı içeriden gösteren bir film çekilse diye düşünüyordum. Tabii o dönem düşündüklerim ve sonunda ortaya çıkan film çok farklı oldu ama uyuşturucu deneyimi konusunda başarılı olduğumu izleyici tepkilerinden anladım. İnsanlar “Uyuşturucu deneyiminin nasıl bir şey olduğunu anladık ama kullanmayı düşünmüyoruz” dedi.
‘Beni bıyık yüzünden Türk sandılar’
Festival için geldiğiniz İstanbul’da zamanınızı nasıl geçirdiniz?
Kulüplere, barlara gittim. Etrafta dolandım. Bıyık yüzünden mi bilmiyorum ama beni Türk sandılar. Hep Türkçe bir şeyler sordular.