SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Evlenip borç ödemek yerine dünya turuna çıktılar! ‘Ev, araba alın, çocuk yapın’

Son zamanlarda, evlenip borç ödemek yerine, dünya turuna çıkarak hayallerinin peşinden koşan pek çok çift görüyoruz. Karantina sürecinde evlenerek hayatı sorgulamaya başlayan Suna-Berkan Kıyak, çifti de onlardan biri. Çift, işlerini ve evlerini geride bırakarak hayallerini gerçekleştirecekleri bir dünya turuna çıktılar. Otostop çekerek 2 gün boyunca kamyon kasasında seyahat de ettiler, evsizlerle sokakta da yattılar. Aileleri ‘Gitmeyin, ev alın, çocuk yapın’ dese de onlar hayallerinin peşinden gitmeye devam ediyor.

|

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Suna Şen Kıyak, doğma büyüme İstanbullu. Berkan Kıyak ise Zonguldak'ta doğup daha sonra Bursa'ya yerleşmiş. İkisi de fotoğraf tutkunu. Fotoğraf çekerken birbirlerini gören ve konuşmaya başlayan çiftin tanışma hikayesi de bu tutkuları sayesinde olmuş. Bir süre, bilişim sektöründe aynı iş yerinde çalışan çift, 2020 yılının Mart ayında vizesiz ve yakın olduğu için Balkanlar'da evlenip Balkanlar turu yapmayı planlarken, pandemi sebebiyle iptal etmek zorunda kaldılar.

‘EN FAZLA GEZİMİZİ PANDEMİ DÖNEMİNDE YAPTIK’

Pandemi sebebiyle bütün hayalleri suya düşen çift, nikahlarını İstanbul'da kıyıp karantina başlamadan önce hızlı bir şekilde kiralık bir ev bularak teşhirden seçtikleri ve ailelerinin verdiği birkaç eşya ile hiç planlamadıkları bir hayatın içinde buldular kendilerini. Bir anda karantinaya girip evden çalışmaya başladılar. Seyahat etmeyi ve kamp yapmayı seven insanlar için katlanması zor bir durum olduğunu dile getiren çift, “Özellikle yeni evlenmiş ve aynı evin içerisinde böyle bir atmosferde yepyeni bir düzen kuruyor olmak kabus gibiydi diyebiliriz. Yine geriye dönüp baktığımızda yerimizde duramamış ve en fazla gezimizi pandemi döneminde yapmışız” bilgisini paylaştı.

Tam bir düzene alıştıklarını düşünürken, bu kez de ev sahipleri evi satacağı için çıkmak zorunda kaldılar ve yeni bir zorlu döneme girdiler. Karantina zamanı taşınmak zorunda kaldılar ve yeni evi bulmaları da tam 2 aylarını aldı. İkisi de bu seyahat tutkularının geçici bir hevesten ibaret olup olmadığını görmek ve yolda kalabileceklerine inanmak için 2021 yılında istifa ettiler ve kiralık evlerini de kapatmayarak Türkiye turuna çıktılar. Amaçları, birlikte görmedikleri şehirleri otostop ve çadırla gezmekti.

‘ELİMİZDE KALAN ALTINLARLARI BOZDURARAK KARAVAN YAPMAYA KARAR VERDİK’

Bu süreçte çok güzel insanlar tanıdılar. Hiç kimse covid endişesi taşımadan onları araçlarına alıyordu. Mescitlerde, benzinliklerde, otoban kenarlarında kimi zaman çadırlarında, kimi zaman sadece uyku tulumlarını sererek yattılar. ‘Genelde otostopa alan güzel yürekli insanlar bizleri evlerine davet ediyorlardı’ diyen Kıyak çifti, “İstanbul gibi insanlığımızı unutup tamamen bencilleştiğimiz koca şehirden çıkıp köy kasaba gezerek elinde avucunda ne varsa paylaşmanın sevincini yaşayan insanların varlığıyla yeniden doğmuş gibi hissediyorduk. Aylar sonra Ege kıyılarındayken bir karavan alma hayaline tutunduk. Elimizde çok az altınımız vardı. Bunların tamamını bozdurarak karavan yapımı için panelvan bir araç almaya karar vermiştik. Ancak bir gecede doların fırlaması ile aracın fiyatının önce iki sonra üç katına çıkarılması bir hayalimize daha ket vurmuştu” deyip ekliyor:

“O sırada Berkan karavanda ruhsatlı kahve satışı yapabilmemiz adına ünlü bir kahve firmasında barista olarak çalışmaya başlamıştı bile. Bir anda evimize dönmüş Berkan hiç düşünmediği bir işte çalışırken bulmuştu kendini. Birkaç ay bu şekilde idare ederek Dünya Turu planları yapmaya başladık. Ani gelişen bu olaylar karşısında çok bunalmıştık. Böyle olunca sağlıklı karar almak da bir hayli zorlaşıyor.”


EVDEKİ EŞYALARINI TEK TEK SATTILAR

Berkan çalışırken Suna da evdeki eşyaları tek tek satmaya başladı. Yola çıkmadan bir ay evvel artık hiçbir şeyleri kalmamış ve tamamen ailelerinin evinde dönüşümlü olarak yaşamaya başlamışlardı. Türkiye’den sonra, ilk durakları, en ucuz uçak biletini bulabildikleri yer olan Kırgızistan oldu ve çift, şu an Malezya'da, seyahatlerine dur durak bilmeden devam etmek istiyor.

İstifa etmenin belki de dünyanın en zor kararlarından biri olduğuna değinen Kıyak çifti, “Konfor alanı diyoruz ancak yapabildiklerimiz, alabildiklerimiz de çalıştığımız sürece mümkün! İstifa etmeden önce inanılmaz stres, kafanızın içinde dönen binlerce soru, normal zamanda düşünmeyeceğiniz olaylar dahi bir anda gün yüzüne çıkıyor. İstifa sonrası gelen rahatlık ile bunu neden daha önce yapmadım pişmanlığı birbirine karışıyor” yorumunda bulundu.

Özgürlük duygusuyla ilk günler bulutların üzerinde geçse de, bu duygu zamanla yerini maddi kaygılara bırakmış. “Bunu aşabilmek adına çalışırken sürekli keşke diyeceğimize, zorlandığımız an yeniden bir iş bularak çalışmaya başlayabileceğimizi veya farklı bir alanda gelişerek yepyeni yolların da açılabileceğinin mümkün olduğunu kendimize anlatmamız şart” diyen çift, “Başkalarına akıl verirken en çok da kendimizi unutuyoruz. Moral olarak, düşeceğimizi anladığımız an bizi motive edecek birkaç güzel telkinle kendimizi ayağa kaldırmayı bilmemiz gerek. Başlarda aldığımız kararın ve yaptığımız yolculuğun deli cesareti olduğunu göremedik. Çevreden sürekli konuşanlar olsa da bize bunu en çok hissettirenler yolda tanıştığımız gezginler oldu. Hatta bize ekstrem gezginler diye hitap etmeye başladılar. Seyahatimizin ikinci yılına yaklaşırken görüyoruz ki aldığımız karar hem cesaret isteyen hem de biraz çılgınlık gerektiren bir kararmış” dedi.

‘EV ALIN, ARABA ALIN, ÇOCUK YAPIN DİYEREK BİZİ VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞTILAR’

Yolda bulundukları süre boyunca kendileri gibi gezen evli insanlarla hiç karşılaşmadıklarını dile getiren çift, evliyken dünyayı gezmenin çok daha farklı bir duygu olduğuna değiniyor. Daha önceleri ikisinin de solo seyahatleri olsa da, evliyken bu geziyi acısıyla tatlısıyla paylaşıyor olmak birbirlerinin bambaşka yönlerini görmelerini de sağlamış. Kimi zaman aile olmanın avantajını yaşıyor, kimi zamansa iki kişi oldukları için kalabalık sayılıyorlar.

Ailelerinin ve yakın çevrelerinin böyle bir seyahat için nasıl tepki verdiğini sorduğumuz çift, “Biz hiçbir zaman elalem ne derci olmadık. Ailelerimize gelirsek yola çıkmamızı en başından beri hiç istemediler. Arada duygusallık olsa da bizi düşündüklerini biliyoruz ancak hayat alışagelmiş kalıplardan ibaret değil. Biz o kalıplara hiçbir zaman uyum sağlayamadık. Bunun farkında olmalarına rağmen gitmeyin, ev alın, araba alın, çocuk yapın gibi klasik cümlelerle vazgeçirmeye çalıştılar” deyip ekliyor:

“Bugün hala tatil olarak gördükleri seyahatimizin ne zaman biteceğini ve Türkiye'ye ne zaman döneceğimizi sorup duruyorlar. Türkiye'de gerçekten çok zorlanarak gezmiştik. Bunları Youtube kanalımızda gördükçe Dünya turumuzda da aynı şekilde gezeceğimizi düşünerek hiç desteklemediler. Kanalımızı ailemiz de yeni yeni izlemeye başlamış ve keyif aldıklarını anlattıkları hikayelerimizle fark ediyoruz.”


SOKAKTA BİLEKLİK SATARAK GEÇİNDİLER

Çift, geçinme hedefini yolda kazanarak ilerlemek olarak belirledi. Günlük kişi başı 5 dolardan aylık iki kişi 300 dolar harcama kotası koydular kendilerine. Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan'da geçirdikleri 3 ay boyunca sadece 200 dolar harcadılar. Bu onlar için inanılmaz bir rakamdı. Kazakistan, Kırgızistan ve Tayland geçişleri için çok hızlı oldu ve o süreçte Suna bir ay boyunca hastaydı. İlaç masrafları da toplam 32 dolar tutmuştu. Yani Güneydoğu Asya'ya tam olarak 918 dolarla girdiler. Tayland'a geldiklerinde ise sezon yeni başlamıştı ve bütün fiyatlar birkaç katına çıkarılmıştı bile. Konaklama maddi açıdan onlar için eziyet olmuştu. Sekizinci günün sonunda 400 dolar harcadıklarını görünce büyük bir paniğe kapıldılar ve sokakta bileklik satmaya karar verdiler. Şu an iyi ki bu kararı almışız diyorlar. Birkaç günlük satış ile Tayland'ı ve Laos'un bir kısmını rahatlıkla gezmeyi başardılar. Zaten sürekli otostop çekerek ilerledikleri için, Güneydoğu Asya'da pahalı olan ulaşımdan da etkilenmemiş oldular.

Çift, yanlarında bir adet çadır taşıyorlar. Bunun yanı sıra otostopa alan bazı insanlar evlerine davet ediyorlar. Çoğu zaman couchsurfing uygulaması üzerinden konaklamalarını sağlayıp bazen de yemeklerini bedavaya getiriyorlar. Arada gönüllü işler yaparak aylarca çalışıp hem konaklama hem de yemek açısından büyük bir avantaj sağladıkları da oluyor.

‘ÖZELLİKLE DUŞ İÇİN PAZARLIK YAPARAK KALDIĞIMIZ MİSAFİRHANELER VAR’

Kendilerini düşük bütçeli gezginler olarak adlandıran çift, “Sırt çantamız ve otostopla seyahat ettiğimiz için maddi açıdan 1-0 önde başlıyoruz diyebiliriz. Harcamalarımız içerisinde kimi zaman rahatlamak, dinlenmek ve özellikle duş almak için pazarlık yaparak kaldığımız misafirhaneler ve günlük sabah akşam olmak üzere iki öğün yemeğimiz yer alıyor. Gezginlerin ucuzluk cenneti olan hosteller bizim için çoğu zaman pahalıya geliyor. Bu yüzden misafirhaneleri tercih ediyoruz. Ayrıca evli olmanın getirdiği sorumlulukla kalabalık odalarda kalmayı genellikle tercih etmiyoruz. Yine de yapmadığımız şey değil kesinlikle karşı değiliz belirtmek isteriz” açıklamasında bulundu.

Daha önceleri sokaklarda bileklik satan çift, şimdilerde ise bunu yapmayıp ellerinde olan bilekleri hediye etmeye çalışıyorlar. Çiftin bir adet drone ve profesyonel kamerası bulunuyor. Berkan, lisanslı drone pilotu olduğu için geçimlerini de fotoğraf ve video üzerinden yapıyorlar. Gittikleri yerlerde otel, resort, rezidans bularak anlaşmaya çalışıyorlar. Genelde konaklama ve yemek sunsalar da ihtiyaçlarına göre para karşılığında çalışmayı teklif ediyorlar. Daha çok drone ile sahillerde turistlere sağladıkları içeriklerden para kazanıyorlar. Bu şekilde bir süre daha devam etmeyi düşünüyorlar. TamBizlik adında bir YouTube kanalları da olan çift, kısa sürede belirli bir kitleye ulaşabilirlerse oradan da sabit bir kazanç elde etmek istiyorlar.

‘TUVALET İHTİYAÇLARINI GİDERDİKLERİ BU GÖLDEN, SU ÇEKEREK YEMEK YAPIYORLAR’

Şimdiye kadar kendilerini en etkileyen yerinin, Kamboçya'da turistik olmayan yerel bir yüzen köy olduğunu dile getiren çift, “Bir zaman sonra şunu fark ettik ki çocukken belgesellerden izlediğimiz yerleri gezer olmuşuz. Bu da bize inanılmaz bir yol aşkı kattı. Yüzen köye girdiğimiz andan itibaren öyle bir atmosferle karşılaştık ki ikimiz de ayrı yönlere ve farklı insanlara yöneldiğimiz unutarak tekrar birbirimizi bulabilmek için 1 buçuk saat kaybetmiştik” diyor.

Bugüne kadar hiçbir yerde bu kadar çalışkan insanlar görmediklerini söyleyen çift, özellikle Güneydoğu Asya'nın rahatlığını ve eğlence anlayışını baz aldıklarında buranın inanılmaz bir yer olduğuna dikkat çekiyor. ‘Göl üzerinde bulunan bu köyde balıkçılık hakim ve beş yaşındaki çocuktan tutun da köyün en yaşlısına kadar herkes bir arada bıçak tutmuş iş yapıyorlardı’ diyen çift yaşadıklarını, “Göl, bu halkın yaşam kaynağı olmuş. Tuvalet ihtiyaçlarını giderip duş aldıkları bu gölden, su çekerek yemek kaynattıklarına şahit olduk. Öyle bir ortamda yerel bir ailenin evine konuk olarak bugüne kadar yediğimiz en lezzetli yemekleri orada tattık. Bir de planlarımız dahilinde olmayan Tayland'a yakın diye girdiğimiz Laos bugün açık ara en favori ülkemiz oldu” şeklinde anlattı.

Sırt çantalı gezginler olarak yollarda yürüdüklerini gören köy halkı her zaman sıcakkanlı karşılıyor ve hemen kucak açıyor. ‘Evi dahi olmayan hamakta yaşayan insanların komşusundan alıp bizimle paylaşmaya çalıştığını gördükçe bir kez daha iyi ki bu yola çıkmışız diyoruz’ diyen Kıyak çifti, “Orta Asya'da bulunan Türki Cumhuriyetler arasında ülkemiz bilinse de çoğu bilginin yanlış olduğunu gördük. Güneydoğu Asya'da ise ülkemiz Arap ülkesi veya Orta Doğu ülkesi zannediliyor. Bizler aslında gezilerimiz sırasında bir nevi elçilik görevi de görüyoruz. Ülkemizi anlatmak tanıtmak gerekirse görsellerle buradaki halklara örnek göstermek birinci vazifemiz. Bizim sayemizde ülkemize bilet alarak seyahat eden birçok kişi oldu. Bunu gururla belirtmek istiyoruz” paylaşımında bulundu.

‘EVSİZLERLE DIŞARIDA UYUMAK ZORUNDA KALDIK’

Birkaç ufak tefek aksilik dışında başlarına yollarda kötü bir şey gelmediğine dikkat çeken çift,
“Kamboçya'nın Siem Reap şehrinden 9 km yürüyüş ile başlayıp Tayland'ın Phuket adasında son bulan otostop yolculuğumuz en zorlandığımız anımızdır. Üç gün boyunca iki saatlik uykuyla ilerlediğimiz bir yolculuktu. Siem Reap'ten Bangkok'a otostop çekip Bangkok tren istasyonunda uyumayı planlarken istasyon kapatıldı. Evsizlerle dışarıda uyumak zorunda kaldık. Başta ayakkabımız olmak üzere eşyalarımızı çekiştirerek almak istediler ancak sonrasında onlar gibi uyumaya çalıştığımızı anlayınca sinek ilacı ve yemeklerinden ikram etmeye çalışarak bize zarar vermeyeceklerini göstermiş oldular. Ertesi gün Surat Thani havalimanında uyumayı planlıyorken akşam saat 9'da havalimanı kapatıldı. Kimse almayınca Tayland'da meşhur olan Cafe Amazon'a giderek verandasında geceyi geçirdik. Üçüncü günün sonunda varış noktamıza ulaşmıştık. O kadar yorgun düştüğümüzü, adeta dayak yemişiz gibi olduğumuz hissini asla unutamayız” deyip ekliyor:

“En zorlandığımız kırılım anını ise ikinci kez Tayland'a gönüllü çalışmak için döndüğümüzde yaşadık. Bir ay bize ayarlanan evde konaklayacak olmanın getirdiği rahatlıkla ve uzun süredir seyahat etmenin verdiği yorgunlukla sahilde fotoğraf ve video satışımızı sürekli erteledik. Son haftamıza girerken harici diskimizde bir sorun oluştu ve yenisini almamız gerekiyordu ancak bunun için yeterli bütçemiz yoktu. Daha sonra acilen halletmemiz gereken bu durum, maddi kaygı ve beraberinde getirdiği olumsuz duygularla hareket etmeye başladık. Anlamsız bir negatiflik bizi sarmalamıştı. Adeta nefes alamıyorduk ve her gün neyin yanlış gittiğini sorgulamaya başladık. Bu sorguda birbirimize karşı çok acımasız davrandığımızı fark ettik. İlk önce işe koyularak maddi kaygının önüne geçtik ve diğer sorun ettiğimiz her şey ardı arkasına çözülmeye başlamıştı.”



Gelecek planlarını ve yoldaki pişmanlıklarını sorduğumuz çift, henüz hiçbir yere kök salma niyetinde olmadıklarını ve bu yolculuğun uzun yıllar boyunca devam etmesini istediklerini dile getirdi. Seyahatlerini sürdürürken bir yandan da ticaret yapmayı planladıklarını söyleyen çift, “Ülkemizin veya bulunduğumuz ülkelerin ihtiyaçları ve açıkları doğrultusunda bir yol izleyebilirsek ne mutlu bize. Pişmanlıklar konusunda ise, yorulduğumuz, zorlandığımız anlar fazlasıyla var. Yaşadığımız bütün mucizevi deneyimleri, tanıştığımız güzel yürekli insanları düşündükçe her şeye değer diyoruz. Keşke dememek için denemiş olmak için bu yola çıktık. İnsan oturduğu yerden, evinden, işinden, aldığı birçok günlük karardan bile pişmanlık duyuyorken bizim hayallerimizi yaşıyor olmamızın verdiği haz tüm pişmanlıkların önüne geçiyor” bilgisini paylaştı.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.