Eril baskın bir meslekte genç bir kadın olmak
Avukat Melike Daye, eril baskın bir meslekte genç bir kadın olmak hakkındaki görüşlerini kaleme aldı.
Avukat Melike Daye
Karantinadan merhaba. Bu bir tanışma yazısı aslında. İlerleyen sürede, genç bir kadın ve avukat olarak; dişiliğin farklı yüzlerini sorgulamak, aramak, algılamak; belki bir kapı aralamak derdi ile yazılarımla burada olacağım. Karantinadan merhaba. Bu bir tanışma yazısı aslında. İlerleyen sürede, genç bir kadın ve avukat olarak; dişiliğin farklı yüzlerini sorgulamak, aramak, algılamak; belki bir kapı aralamak derdi ile yazılarımla burada olacağım. Bazen hızlıca, bazen ağırdan aldığım kararların arkasında ki kişiyi merak etmek; tam bulunduğum yaşın işi gereği sanırım. O zaman; 5 Nisan’ın Avukatlar günü olarak kutladığım için, kişiliğimin büyük parçalarından birisi olan mesleğimle başlayarak sizle tanışalım. Baharın gelişi ile hem mesleğimi; hem de iç gökyüzümde baktığım en büyük yıldızlardan birisi olan yazı yazmayı onurlandırayım, birbiri ile tanıştırayım vesileniz ile. 1
7 yaşımdan 31 yaşıma beni taşıyan dev bir dalga oldu hayatımda; Hukuk. Adalet terazisinde küfelerden biri olabilmek, mesleğime dönüştü; Avukatlık. Genç bir kadın olarak; eril baskın bir meslekte çalışmak, bazı durumlara alışmak cidden zor oldu. Her zaman dezavantajlı konumdan çıkıp, doğası gereği zorlu koşullarla baş etmek olan bir meslekte; iki katı çaba sarf etmek yorucuydu. Ama bardağın dolu tarafından baktığımda; zaten zorluklarla daha fazla baş ediyor olmak, bu meslekte ilerleyen zamanlarda işleri kolaylaştırdı. Öncelikle kadın ve genç bir insan olmanın negatif sayılan yönlerini, farklı açılardan ele almak; kendi içinde olumlu yönlere inanmak ve odaklanmak gerekiyor. Sonra giderek hızla akan yaşamda ki iniş ve çıkışların fazlalaşmasına, dikleşmesine bazen hiç bitmeyecekmiş gibi hissettirmesine alışması kalıyor.
Eğitiminde vermiş olduğu vizyonun açtığı pencereler ile bu yolda nefes alabilmek kolaylaşıyor. Kendi kararlarını almak ve seçimlerinin sonuçlarını somut olarak karşında görmek; bu mesleğin birincil kazanımı. Hatta; avukatlıkta kişinin aldığı kararlar kişinin bizzat kendi eğitmenine dönüşmesini sağlıyor. Yani aynı zamanda ustası ve çırağı kendin olduğun, yalnızlık gerektiren, ancak kendi derdine derman olan bir meslekten de bahsediyoruz. Bir kötü sayılabilecek yan daha; herkesin derdi ve en kötü hali ile çalışmak kim ister ki? Hatta olumlu alınan sonuçlar bile tatminsizlik yaratabiliyorken… İyi haber; avukat olarak yaşamaya alıştıktan sonra; gerçeği görme, ölçme, tartma ve sonuçlarına katlanma özelliğiniz sayesinde; Dünya denilen simülasyonda çokta zorlanmıyorsunuz.Bilginin kudrete dönüşmesi, insanın hakları üzerinde kendi el emeği olması, en karanlık zamanların bile nasıl geçirileceğini bilmek; bunlar hep aydınlığa giden yoldu benim için. Kendi dayanma gücünüzü buldukça; müvekkillere, dolayısıyla insanlara bunu kendiliğinizden aşılamaya başlıyorsunuz. Öğretmenlerimi her zaman şu yönleri ile takdir etmişimdir; ‘mum etrafını aydınlatırken kendini tüketir.’ Özellikle hayata karşı bu direnci görmek, yaşamda önceliğim oldu diyebilirim. İnancım; bu türde yaklaşımlarla, hangi meslekten olursa olsun her kadın ve insan çevresine daha duyarlı hale gelebilecek ve hayata karşı duruşunu sağlamlaştıracaktır.İşte bu yolda, bilgimin inanca dönüşmesini ise Konfüçyüs özetlemiş;
“Konfüçyüs der ki”
Eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır; Baktıklarında, berrak görmeyi düşünürler… Dinlediklerinde, iyi duymayı düşünürler… Görünüşleri,bakımından sıcak olmayı düşünürler… Davranışlarında, saygılı olmayı düşünürler… Konuşmalarında, doğru olmayı düşünürler.. İşlerinde ciddi olmayı düşünürler… Kuşkuya düştüklerinde, soruları nasıl soracaklarını düşünürler… Öfkelendiklerinde, sorunları düşünürler… Öfkelendiklerinde, sorunları düşünürler… Kazancı gördüklerinde, adaleti düşünürler…
Konfüçyüs referansım ile yazımı bitirmek isterim; zira kendisinin üzerine bir şeyler daha yazmak zor. Dişiliğin farklı yüzleri demiştik; biz de nasıl bir kadın olmayı seçeceğiz? Düşündüm de yazacak ve tartışacak çok şey var; Konfüçyüs’ün üzerine birkaç laf ekleyebildiğime göre, bir daha ki yazıda görüşmek üzere.