Ecevit’in sırrı Sanskritçe’de
Ecevit’in sırrı Sanskritçe’de
Faks: (0212) 505 68 02
Bugün yaşamayan Sanskritçe, eski Hint seçkinlerinin kullandığı bir dildi. Osmanlı’dan benzetme yapmak gerekirse, eski Hintliler’in bir tür Divan Edebiyatı dili gibiydi ve yalnızca din adamlarıyla üst kastlar gibi dar bir çevre tarafından kullanılıyordu. Buradan giderek, Sanskritçe’nin dar bir çevreye seslenen edebiyat ve kültür dili olduğu söylenebilir. Bu yüzden de eski Hint Edebiyatı’nın en önemli kollarından biri, Sanskrit Edebiyatı olarak anılıyordu. İlk defa M.Ö. birinci yüzyılda yazılı eserlerini veren bu dil binli yıllarda kastların yavaş yavaş yok olmaya başlamasına paralel olarak önemini yitirdi. Bugün ise sadece eski Hint Edebiyatı’na meraklı kişiler tarafından yaşatılıyor.
14 yaşında tanıştı
Robert Koleji’nde okuduğu dönemde Tagore’un yazdığı ve Nobel Edebiyat Ödülü aldığı destanı Gitanjali’yi okudu. İngilizcesini okuduğu Gitanjali’yi Türkçe’ye çevirmeye karar verdi. Kitabı nesir olarak değil, şiir şeklinde Türkçe’ye aktardı.
Boş zamanlarında çalıştı
Bengalce’yi öğreten hocası Miss. Summers’tan dili doğrudan Gitanjali’yi çevirmeye başlatarak öğretmesini istedi. Hocasının olumlu bakması üzerine hem dil öğrenimini sürdürürken, hem de Tagore’un dokuz şiirini çevirme olanağı buldu.
Bhagavad Gita Destanı’ndan....
Destan şöyle başlıyor: “Efendi Krişna şöyle dedi: Benzetmek gerekirse kökleri yukarı, dalları aşağı bakan ağaç yok olmaz. Bu sözler de o ağacın dalları gibidir. Bunları anlayan hayatın bilgisini de anlar." Ve muhtemelen Ecevit’in siyasetteki uzun ömrünü ve her düşüşten sonra yeniden dirilişinin sırrını açıklayan 15. bölümden bazı dizeler:
“Sanjaya şöyle dedi: Arjuna yayı ile oklarını bir kenara attı ve içinde bulunduğu büyük üzüntünün ezikliği ile savaş arabasının yanına çöktü. Gözleri üzüntüden yaşlarla dolmuştu."
“Efendi Krişna şöyle dedi: Ey Arjuna, şu içinde bulunduğun kriz anında bu görüntün nereden çıktı? Bu yaptığın onurlu insana yakışmıyor."
“Efendi Krişna şöyle devam etti: Eyy Arjuna, yenilgiye teslim olma. Bu sana yakışmıyor. Kalk ve kendine gel...