SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Duyabildiğini 9 yaşında fark etti! Milyonların sesi oldu: 'Hastaneye bile gidemiyorlar'

İşitme engelli bir anne babanın ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. 9 yaşında annesiyle gittiği parkta çocukların dudaklarını oynatarak iletişim kurduğu görülen Sibel Kaya’nın, o ana kadar işitme engelli olduğu zannediliyordu. 9 yaşından sonra hayata bakışı değişen, işaret diline 230 yeni kelime kazandıran ve milyonların sesi olan Girişimci Sibel Kaya, hikayesini Milliyet.com.tr’ye anlattı.

|

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - İşitme engelli bir anne ve babanın işiten çocuğu olarak dünyaya geldi. Güzel sanatlar alanında eğitimi olan Sibel Kaya, şu anda işitme engelli ve sağır bireylerle çalışan bir sosyal girişimci. Türk İşaret Dili’ni ana dili olarak öğrendi ve 'Hadi İşaret' sosyal girişimiyle, işitme engelli ve sağır bireylerin topluma daha güçlü ve bağımsız bir şekilde katılımını sağlamayı amaçlıyor. Eğitim projeleri, iş birliği çalışmaları ve toplumsal farkındalık faaliyetleriyle geniş kitlelere ulaşarak işiten ve sağır toplulukları için daha kapsayıcı bir toplum umuduyla çalışıyor.

İŞİTME ENGELLİ OLMADIĞINI 9 YAŞINDA PARKTA ÖĞRENDİ

Sağır bir ailede büyümek, Sibel için iki dünya arasında köprü kurmak demekti. İşaret dili ile büyüdü ve sessiz bir dünyası oldu her zaman. Çocukluğunda annesiyle parka gittiğinde, diğer çocukların ellerini kullanmadan sadece dudaklarını oynatarak iletişim kurduğunu fark etti ve annesine, "Onlar engelli mi, ellerini kollarını kullanamıyorlar mı?" dedi. Sibel’in dışarıdaki işiten dünya ile tanışması işte böyle oldu. Duyabildiğini fark edişi ise çevresindeki diğer çocuklarla etkileşimleri sayesinde oldu. Ancak her şey burada bitmedi. Küçük yaşta yaşadığı bir ev kazası sonucunda işitme kaybı yaşamaya başladı. Kaza sırasında oluşan şiddetli basınç kulak zarını etkiledi ve bu sebeple duyma yetisini kısmen kaybetmesine neden oldu ve işitme cihazı kullanmaya başladı.

Çocukluğunda yaşadığı en büyük zorluğun, işitme engelli ve sağır bir ailede konuşabilen bir birey olarak iki farklı kültüre uyum sağlamak olduğuna dikkat çeken Sibel, “Ailem ve toplum arasında bir köprü oldum diyebilirim, çok küçük yaştan bu yana onların her türlü hizmete ve günlük hayattaki faaliyete erişiminde destek oldum. Tabii ailem de hem Türkçe öğrenmem hem de iletişim becerilerimi geliştirmem için beni hep destekledi. Bu destek, toplumsal engelleri aşma yolunda bana güç verdi. Öte yandan anne ve babamın sağır oluşu, orada bambaşka bir kültürün olduğu gerçeğini de değiştirmedi, her iki topluluğu birbirine bağlamak ise çocukluğumdan bu yana en büyük hayalim oldu” ifadelerine yer verdi.

3 MİLYON SAĞIR BİREYE SES OLDU

Motivasyonunun ana kaynağının, hem ailesinin sevgisi hem de sağır bireylerin yaşamını iyiye götürme isteği olduğunu dile getiren Sibel Kaya, “Hayattaki her zorluğu bir öğrenme fırsatı olarak görüyorum. Bu yolculukta, 'Bir şey değişirse her şey değişir' düşüncesi beni hep ileri taşıdı. Bir çözüm yolu olduğunu bilmek beni her zaman hem cesaretlendirdi hem de sonuca ulaşmak için teşvik etti. Nitekim öyle de oldu, içimdeki bu değişim motivasyonu ve deneyimlerim 'Hadi İşaret’i kurmam için en önemli itici güçtü” şeklinde konuştu.

İletişimde kelimelerin ötesinde, beden dili, mimikler ve işaret dilinin güçlü etkilerini öğrendiğini söyleyen Sibel, “Türk İşaret Dili’ni ana dilim olarak öğrenmek, bana görsel iletişim konusunda farklı bir farkındalık kazandırdı. Bu da beni daha kapsayıcı bir iletişim anlayışına yöneltti. Sağır bir bireyin kelimeleri anlaması için her şeyi daha geniş bir kavramsal çerçeve ile sunmak önemli. Bu sizi daha farklı ve çoklu düşünmeye itiyor, her daim Türkçe’de var olan bir kelimeyi nasıl daha anlaşılır şekilde işaret diline aktarırım diye düşünmeden edemiyorsunuz, bu da hem günlük yaşamdaki becerilerimi şekillendirdi, hem de işim oldu” diyerek şunları söyledi: 

“'Hadi İşaret', pandemide toplumun işaret dili farkındalığının ne kadar kısıtlı olduğunu fark etmemle doğdu. Ailemle yaşadığım deneyimler ve işaret dili aracılığıyla sağır bireylerin topluma daha aktif katılabileceğini görmek, bu projeyi hayata geçirmemde en büyük motivasyonum oldu. Hadi İşaret isminin nereden geldiğini merak ederseniz de şöyle aktarabilirim: Annem beni televizyonun yanına alırdı, çünkü çoğu kanalda tercüman yoktu. Alt yazıdan gördüğü kelimelere bakıp, 'Kızım, bu kelimenin anlamı nedir? Hadi bunu işaretle' derken, bu fikir ortaya çıktı. Annem, 'Sadece bana anlatma, bunu sağır topluluğu da bilsin. Instagram'da bir sayfa aç, video yükle' dedi. Annemin verdiği motivasyonla Hadi İşaret'e, Instagram'da sayfa açarak başladım. İlk videoyu paylaştığım zaman çok geniş bir kitleye ulaşacağımı tahmin etmemiştim. Bu alanda çok ihtiyaç olduğunu görmek beni çok üzmüştü. Sonra bu somut bir hale geldi.”


‘ESKİDEN 1 KELİMENİN ANLAMINI ANLATABİLMEK İÇİN UĞRAŞIYORDUM’

"Türkiye'deki müzelerin erişilebilirliğini artırmak amacıyla Hadi İşaret ve Bongo Art Project’in öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ortaklığıyla sanat sözlüğü oluşturduk" diyen Girişimci Sibel, “Bunu yaparken sağır topluluğun ihtiyaçlarını temel aldık ve uzman dil bilimcilerle sanat alanında yeni işaretlerin oluşturulması için birlikte çalıştık. Bu ortaklık sayesinde, sağır bireylerin sanat eserleri hakkında daha detaylı konuşabilmelerini ve sanatı derinlemesine anlayabilmelerini sağlıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Ayrıca sağır ressamlar, dil bilimciler ve sanatçılarla bir araya gelerek işaret dilinde yeni terimler geliştirdiklerini söyleyen Sibel Kaya, “Bu tür çalışmalarla, sağır bireylerin ifade zenginliğini artırıyor ve kendilerini her alanda özgürce ifade etmelerini sağlıyoruz. Sağır ressam bir arkadaşım yeni kelimeleri öğrendikten sonra, “Eskiden bir kelimenin anlamını anlatabilmek için çok uğraşıyordum, şimdi daha rahat kendimi ifade ediyorum” demişti, bu aslında bizim için en kıymetli olan şey. Bireylerin birbirleriyle iletişime geçebilmesini sağlamak, onlara bir dünyanın kapılarını açabilmek çok kıymetli. Sağlık, eğitim, bilim, politika ve teknoloji gibi tematik alanlarda da bu zenginleşmeyi sağlayarak, sağırların toplumsal entegrasyonunu artırmayı hedefliyoruz, bu sağırların bağımsız yaşama erişimleri açısından çok çok önemli. Uzman işaret dili bilimciler, tercümanlar ve sağır bireylerden oluşan bir ekip ile çalıştık. Kolektif çalışmanın gücü, Türk İşaret Dili’ni zenginleştirme sürecinde çok değerliydi, artarak devam etmesini dileriz” dedi.

'TEK BAŞLARINA HASTANEYE, BANKAYA GİDEMİYORLAR'

Birkaç değerli girişimcinin önerisiyle 2023 yılı kasım ayında Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar programına başvuran Kaya, 2024 yılı Mayıs ayında ise 15. Sezon Fark Yaratanlarından biri seçildiğini öğrendi. ‘O andan bugüne gelene kadar program süresince birçok açıdan desteklendik’ diyen Sibel, “Eğitimler, ihtiyaç duyduğumuz alanlarda uzmanlarla eşleşme ve mentorluk desteği programın en önemli destek alanları. Amacımız birlikte bir kerelik bir proje yapmak değil, birlikte Hadi İşaret’in iş yapış biçimini geliştirmek ve ileri taşımak. Bu yol arkadaşlığının tek bir kerelik bir proje için olmamasını çok önemsiyorum. Diğer yandan, 15.Sezon Fark Yaratanlar plaketini Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın elinden almak hem projem hem de işitme engelli ve sağır bireyler adına attığımız adımlar için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Bu süreçte, Fark Yaratanlar ekibinin destekleri, girişimimin büyümesinde ve etkisinin genişlemesinde çok değerli bir rol oynadı. Sabancı Vakfı’nın vizyonu, daha kapsayıcı bir toplum yaratma hedefimizi gerçekleştirme yolunda bizlere ilham verdi” diye konuştu.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde yer alan 600 bine yakın kelimeye karşın, resmi Türk İşaret Dili'nde sadece 2 bin işaret olduğunu dile getiren Sibel, Sağır bireylerin okuma-yazma oranı çok düşük. Kendilerini çok iyi ifade edemiyor, tek başına hastaneye ve bankaya gidemiyorlar. Yani günlük yaşamda hepimizin eriştiği hizmetlere bağımsız bir şekilde erişemiyorlar. Toplumda çok etkin bir şekilde rol alamıyorlar. Bu açığı kapatmak, görünmeyen duvarlarını kaldırmak için Hadi İşaret’i Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar programı ile geliştirmeye devam ediyoruz diyerek şunları söyledi:

“Girişimim bünyesinde eğitimler düzenliyoruz. Eğitimlerimize katılan bireyler hem günlük hayatta hem de iş ortamında daha rahat iletişim kurmaya başladı. Türk İşaret Dili’nin gelişmesi, sağır bireylerin kendilerini daha iyi ifade etmesini sağladı. Özellikle çocuklar, işaret dilini daha zengin bir şekilde kullanarak özgüven kazandı. Gelecekte sektörel bir değişimi görmeyi de diliyoruz, iş yerlerindeki sağır kültürünü oluşturmak, işiten ve sağır topluluğunun iş yaşamında etkin bir şekilde yer alabilmesini sağlamak için çalışmalarımızın yönünü de buraya çevirdik, bağımsız bir yaşam için istihdam oldukça önemli, tüm sektörlerde bu kültürü kurup daha çok sağır ve işitme engelli bireyin iş hayatında yer almasını sağlarsak gerçek ve tam bağımsız bir yaşantıdan söz etmek mümkün olacak.”


‘200’E YAKIN SAĞIR BİREYİN EHLİYET ALMASINI SAĞLADIK’

‘Farkındalık artırmak için toplumsal hikayeleri işaret diliyle anlatan kısa filmler, okul müfredatına işaret dili dersleri eklenmesi gibi projeler düşünüyoruz’ diyen Sibel, “Bunlar hayatın içinde her iki topluluğun da kendinden bir şeyler bulacağı alanlar, bu nedenle sahiplenmesi daha kolay olacaktır. Ayrıca, iş dünyasıyla iş birliği yaparak işitme engelli ve sağır bireyler için daha erişilebilir bir çalışma ortamı yaratmayı hedefliyoruz. Bahsettiğim gibi bağımsız yaşam için istihdam ve erişilebilir çalışma ortamları oldukça önemli bir konu” ifadelerine yer verdi.

Girişimini ilk kurduğunda finansman ve uzman desteği sağlamanın büyük zorluk olduğuna değinen Girişimci Sibel, "Bu sorunları, güçlü bir ekip kurarak ve etkili iş birlikleri geliştirerek aştık. Sponsorlar bulduk, mesela yaptığımız bir proje ile şu ana kadar 200’e yakın sağır bireyin ehliyet almasına yardımcı olduk. Sürücü kurslarında karşılaşabilecekleri tüm kelimeleri işaret diline çevirdik ve sınavlarda özgüven kazanmalarını sağladık. Buradaki işaret dili açığını sağır topluluğu sayesinde tespit edip dil bilimcilerin desteği ile fırsata çevirdik ve bir sözlük oluşturduk, şimdi sağır ve işitme engelli bireylerin bağımsız bir şekilde bu hizmete erişebilmesinden büyük mutluluk duyuyoruz” bilgisini paylaştı.

‘TÜRKİYE’DE BU KONUYA OLDUKÇA ÖNEM VERİLİYOR’

"Her zaman her yeni kelime, her yeni dil bir insan için yepyeni bir dünya demek' diyoruz, tam olarak sağır ve işitme engelli topluluğu için de benzer şey geçerli" ifadelerini kullanan Sibel, “Her yeni işaret, o işaretin benimsenmesi sağır topluluğun yepyeni bir dünyaya açılması ve kimseye bağımlı olmadan bağımsız bir yaşam sürdürebilmesi için epey önemli. Bunu yabancı dil öğrenen işiten bireyin dünyasına benzetebilirsiniz, nasıl öğrendiğimiz bir dil bizi bambaşka bir dünya ile tanıştırıyorsa işaret dili de tam olarak böyle diyebilirim. Benim hayatımda ise, her iki dili bilmek iki topluluğun köprüsü olmak, dünyaya bambaşka bir vizyon ile bakmamı sağlıyor, her daim iki toplum için de yepyeni işler geliştirmek istiyorum” dedi.

Diğer ülkelerdeki işaret dili çalışmalarıyla Türkiye kıyaslandığında ne tür farklar veya benzerlikler olduğunu sorduğumuz Sibel Kaya, "Alanda çok kıymetli çabalar var, çok önemli dil bilimciler çok önemli uzmanlar var. Türkiye’de de bu alana oldukça önem veriliyor, bizim gibi birçok girişim var, kendileriyle her zaman iletişim ve iş birliği halindeyiz. Bunu sürdürmeye de devam edeceğiz, alanı olumlu yönde el birliğiyle geliştireceğiz ancak tabii hem eğitim politikaları açısından hem de günlük yaşamda toplumun önyargılarını kırmak ve geliştirmek gerek. Belki birçok yönüyle çabalarımız dünyadaki çabalarla örtüşüyor diyebilirim, biraz daha hızlanmak sağır topluluğun şu anda ihtiyaçlarını karşılayabilmek açısından kıymetli olur, umarım da hep birlikte önyargıları kıracak, kapsayıcı bir eğitim politikasını inşa edeceğiz” diyerek cevap verdi ve sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Herkes işaret dili öğrenerek ya da bu konuda farkındalık sahibi olarak destek olabilir. Sağır bireyleri anlayışla karşılamak, toplumsal bariyerleri yıkmanın en önemli adımıdır. Küçük jestlerle empati kurmak, örneğin bir işaret dili kitabı hediye etmek bile büyük bir fark yaratabilir. Ancak her iki topluluğu birbiri ile doğru şekilde temas ettirirsek ve bunu günlük rutinimize döndürebilirsek işte o zaman kapsayıcı bir toplumu kurmuş olacağız.”

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.