Dumanaltı TARTIŞMA
Dumanaltı TARTIŞMA
Kahvehaneler... Her daim sigara dumanıyla kaplı, okey taşlarının sesiyle yankılanan, değişen Türkiye’nin değişmeyen mekanları. Türkiye’de 450 bin kahvehane var ve çoğunluğu erkek müşterilere hizmet veriyor. Erkek kültürünün üretildiği bu mekanlara duyulan tepki nedeniyle zaman zaman kadın kahveleri açılsa da bunlar hiçbir dönem yaygınlaşamamış.
Kahvehane zenginiyiz
Toplumumuzda beş yüz yıldır varlığını sürdüren kahvehaneler, kimilerince “zararı yararının kat be kat üzerinde" yerler olarak değerlendiriliyor.
Kahvehaneleri bir dayanışma mekanı olarak olumlayan feminist gazeteci-yazar Filiz Koçali, kadınların böylesi mekanlardan mahrum olmasını ‘adaletsizlik’ olarak nitelendiriyor. Yazar Çetin Altan ise kahvehaneleri “Kent boyutunda kadın dengesi olmayan bir kurum" diye eleştirirken, tartışmaya “Kadın kahvehaneleri siparişle yaratılmaz. Bunu ancak toplum kendisi ortaya koyar" diyerek farklı bir boyut getiriyor.
Yüzde 80 olumsuz
Filiz Koçali: Büyük adaletsizlik
Ama öte yandan, kahvehaneler erkekler açısından baktığımızda, bu kadar asosyal yaşanan bir hayatta önemli bir sosyalleşme mekanı. Türk filmlerinde izlediğimiz gibi dayanışmanın örüldüğü, borç paraların alınıp verildiği, dertleşilen mekanlar. Kadınlar açısından olumlu tek yanı da şu; eğer eşiniz, sevgiliniz kahvehanedeyse içiniz rahat etsin. Erkek arkadaşlarıyla elli bir ya da okey oynaması, nerede olduğunu bilemediğiniz, denetleyemediğiniz bir hayattan kat be kat iyidir.
Eski gelenek
Mahalle kahvehaneleri İstanbul’un en yaygın kültür mekanları olmalarının yanı sıra bu merkezlerin tarihsel protipini temsil etmeleri bakımından da önemli. Başlangıçta aynı toplumsal kökenden gelen devlet görevlilerinin, mahalle sakinlerinin saygı duydukları yaşlıların devam ettikleri bu kahvehaneler zamanla mahalle dokusunun bünyesine farklı kültür guruplarını almasıyla değişik yaş ve statüye sahip insanların toplandıkları mekanlar haline dönüşmüşler.
Kahvehanenin tanımı
Çetin Altan:
Kent boyutunda kadın dengesi olmayan bir durum. Kadın kahvehaneleri de siparişle yaratılamaz. Türkiye’nin bu son derece ciddi olgusuyla kimse yüz yüze gelmek istemiyor. Çağdaşlaşma deniyor ama sadece erkeklerin gittiği 450 bin kahvehaneyi kimse görmüyor. Diğer açıdan 450 bin kahvehane Türkiye’nin projeksiyonudur. Hangi sendika böyle örgütlü? Toplum bir anlamda kahvehanelerle kontrol altında tutuluyor. ABD’nin bu olguyu ıskalamış olması düşünülemez. Gidenlerin tek ortak paydası askerliğini yapmış olmaları. Buralarda ‘Önce vatan’ edebiyatı yapılır. Eskiden CHP’li DP’li diye ayrılırdı. Şimdi belki öyle bir ayrım kalmadı, ama partilerin ilçe teşkilatları bu kahvehaneleri bir şekilde kontrol ediyor. Kimin çocuğu hasta, kimin eşi doğum yapacak, kime para lazım; bunlara en kısa yoldan kahvehaneler eliyle ulaşırsınız. Kahvehaneleri kontrol altına aldığınızda toplumu da kontrol edebilirsiniz. Ekonomik açıdan kahvehanelere gidenler, genellikle bir mesleği olmayanlardır. Ancak herkes bir meslek sahibi olduğunda kavehanelerin durumunu değiştirebilirsiniz.
Özcan Köknel:
Kahvehaneler, en olumsuz boş zaman geçirme yeri. Yüzde 10-20 olumlu bir yanı varsa da yüzde 80 olumsuz. Belki bir parça, o mekanda insan insana, yüz yüze ilişkiden kaynaklanan bir rahatlık var. Yani insanlar sorunlarını, dertlerini, benzer sorunlar yaşayanlara o mekanda zorlanmadan iletiyorlar. Bu küçük de olsa bir rahatlık hissi veriyor insanlara. Ancak bunun dışında genel olarak boş zamanı geçirme yeri. Oysa her boş zaman insanı bedensel ve ruhsal olarak rahatlatacak şekilde geçirilmelidir. Kahvehanelerde bu ortam yok. Çeşitli oyunlar oynanıyor buralarda. Bu oyunlar da doğal olarak geriyor insanları. Dolayısıyla bu durum insanın ruhsal ve bedensel enerjisinin boşu boşuna akıp gitmesine yol açıyor.
Faruk Birtek:
Eskİden içinde barındırdığı çeşitlilik açısından daha zengindi. Şimdi daha monolitik bir yapısı var kahvehanelerin. Bugün artık alt sınıfın barınağı durumuna geldi. Ancak buralara gidebilmek için de belli bir gelir gerekli. Yani çalışma yaşamında kamusal alanın büyüklüğü de etkili kahvehanelerin dolmasında. Konservatif bir ortam, yarı işsiz, yarı çalışan durumundaki insanların yoğunlaştığı bir ortam. Bu gibi yerlerin en önemli özelliği ise, kamusal alandaki erkek kültürün yeniden ve kolayca üretildiği bir yer olması.