SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Doğum saatini hep farklı söyleyince şüphelendi! 'Adres kayıpmış, ben kimim bilmiyorum'

İzmir'de 1 yaşında tek başına dolaşırken bulunan ve ailesine de ulaşılamayınca önce çocuk esirgeme kurumuna, ardından da evlatlık olarak bir aileye verilen Güler Güven, 47 yıl sonra biyolojik ailesini arıyor. Gençlik dönemlerinde de bazı şüpheleri olduğunu söyleyen Güler, çocukluğunu ve yaşadıklarını anlattı.

|

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - 23 sene süren evlilik sonrası 2 yıl önce eşinden boşanan Güler Güven (48), bir erkek çocuk annesi. Şimdilerde ev hanımı olan Güven, iktisat ve iş güvenliği mezunu. 1 yaşlarındayken İzmir Kemeraltı Çarşısı’nda yanında ailesi olmayan ve tek başına yürüyen bir çocuk olarak bulundu. Ailesine ulaşılamayınca önce karakola götürüldü. Ardından da o dönemki adıyla Karşıyaka Çocuk Esirgeme Kurumu'na verildi. Olayın üzerinden çok geçmeden yaklaşık 6 ay sonra Ayşe-Çetin Güven çifti Güler'i evlatlık olarak aldı.

'TEK BAŞINA DIŞARI ÇIKMAMA İZİN VERİLMEZDİ'

Ailesi tarafından sevgiyle büyütülen Güler, ilkokulda bağlama kursuna gitti ve her dönem ne etkinlik olursa hepsine katıldı. Koro da bunlardan biriydi ve lise bitene kadar da devam etti. Ancak ailesi tarafından fazla sıkı tedbirlerle büyütülen Güler, “Okulu ve okulda yapılan etkinlikleri belki de o yüzden çok sevdim” bilgisini paylaştı. Annesi, babası ve anneannesiyle beraber büyüdüğünü dile getiren Güven, “Anneannem ayrı evde yaşasa da çok yakındık. Kahvaltı dışında hep beraberdik. Çocukluğum bahçemizde oyun oynayarak geçti. Annem sokağa çıkmama izin vermezdi. Ender olarak sokağa çıkardım. Onda da yara bere içinde eve gelirdim” şeklinde konuştu.

Güler'e liseyi bitirip üniversitede istediği yeri kazanamayınca görücü gelmeye başladı. 19'uncu yaşında ailesinin istediği biriyle sözlendi ama yapamayınca ayrıldılar. Ayrılınca bir müddet görücü gelmeler dursa da sonrasında yeniden başladı. "Evden dışarı tek başıma çıkamadığım için bu yol, onlar için en güvenlisiydi. Üniversiteyi kazansam dahi bir sürü bahaneler öne sürüp şehir dışına göndermediler" dedi.

'TRAFİK KAZASINDA ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLEDİLER'

Güler Güven, 22 yaşındayken 2'nci kez yine ailesinin uygun gördüğü kişiyle sözlendi. Ancak sözlendiği kişi Güler’e ondan bir şey saklayıp saklamadığını soruyordu. “Bilmediğim bir şeyi nasıl saklayabilirim ki” diyen Güler, “Bir gün telefonda bazen evlatlık olduğumdan şüphelendiğimi söyleyince o da 'Evet, zaten öylesin' dedi ve biz ertesi gün ayrıldık” diyerek ekledi:

“Öğrendikten sonra hemen aileme söylemedim. Ancak benim hal ve tavırlarımdan bir şeyler olduğunu anladılar. Sonra bir gün aramızda tartışma yaşandı ve inkar ettiler. Ben iyice üstelediğimde ise kabul edip beni evlat edindiklerini, annem ile babamın trafik kazasında öldüğünü söylediler. Hiç inandırıcı değildi. 22 yaşında olduğum halde evden dışarıya izinsiz çıkmama karşı çıktıkları için çocuk esirgeme kurumuna gidip bilgi edinmeme de izin vermediler. Ben de gizlice gitmeye çalıştım ama 1 saat içinde dönmek zorunda olduğumdan istediğim bilgilere asla ulaşamadım. Evlendikten sonrada bazı avukatlarla görüştüm. Dava açmam gerektiğini ve anne, babamın da bu davadan haberinin olacağını söyledikleri için onları üzmek istemedim. Aramayı ve araştırmayı uzunca bir süre bıraktım." 

'AİLEMİN ADRESİNİN OLDUĞU EK SAYFA KAYIP'

"O dönem zaten evlilik hayatının getirdikleriyle uğraşıyordum. Annem ve anneannem 1,5 ay arayla vefat ettiler" diyen Güler Güven, “Ondan sonra haftada bir babama gelip ev işlerini ve yemeğini yapıp gidiyordum. Babamla aramızda 3 ev var. Kendisi rahatsız ve yaşlandı. Bu arada ben de boşandım. Bu sene temmuz ayında şöyle bir gelişme yaşandı. Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden kendi dosyamı alabildim ama ailemle ilgili bilgileri içeren sayfalar ile ailemin adresinin olduğu sayfalar yok. Bir yerde 'Ailenin adresi ektedir' diyor ama o ek ortada yok. Annemin, babamın isimleri yazıyor ancak bu isimlerin gerçek olmadığı söyleniyor. Anne adı Seher İyigün, baba adı Ethem İyigün, benim ismimin de Güler İyigün olduğu yazıyor. Uydurulma isimler olsa Mehmet, Ahmet veya Ayşe, Fatma gibi şeyler olur diye düşünüyorum. Bu arada beni evlat edinen ailem 'Gülay' diyor. Ben ortaokula kadar adımın Güler değil, Gülay olduğunu sanıyordum” şeklinde konuştu.

'ANNEM DOĞUM SAATİMİ HEP FARKLI SÖYLERDİ'

Güler Güven’in evlatlık olabileceğine dair şüphelerinden biri de doğum saatinin tutarsızlığı oldu. Astroloji meraklısı olan Güven, yükselen burcunu öğrenmek için annesine doğum saatini sorduğunda hepsinde farklı bir saat öğrendi. "Anneme doğum saatimi sorduğumda kimi zaman saat 13.00'te doğdun derdi, kimi zaman saat 15.00'te doğdun derdi. Ayrıca çocuk esirgemedeki her çocuğun doğum tarihine de 1 Ocak yazıyorlar" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benim çocuk esirgemedeki dosyamda boy ve kilo bilgilerim var. Oraya göre boyum 80 santimetre, kilom da 10.300 gram olarak girilmiş. Kuruma girdikten 6 ay sonra aileme evlatlık verildiğimde ise 83 santimetre olduğum yazıyor. Dosyada 2 ya da 3 yaş diye yazmışlar ama mahalledeki insanlar daha yeni yeni yürüdüğümü söylüyorlar. Dosyada yazan ile gerçekte olan arasında fark var gibi. 3 yaşındaysam anne-baba ismimi söylerim diye düşünüyordum ama demek ki daha küçükmüşüm. Bu arada sol elimde beni evlat edinen ailemin de bilmediği bir dikiş, yara izi var. Onu da evlatlık olduğumu öğrendikten sonra fark ettim. Kendime dair bir işaret ararken gördüm."


'KİM OLDUĞUNU BİLMEK BAZILARI İÇİN BİR BELİRSİZLİK HALİ'

Konuyla ilgili bilgilerine başvurduğumuz Güler Güven’in avukatı Bünyamin Bıçak ise, “Kendisi bana ulaştığında ne yapabiliriz diye önce evraklarını inceledim. Kendi çabasıyla çok sayıda evrağa ulaşmış ancak evrakların bazıları kendi çabasıyla bulunamamış. Böyle üzücü bir durum karşısında kendimi onun yerine koyarak yardımcı olmayı çok istedim. Nereden geldiğini, aslında kim olduğunu bilmek çoğu kişi için basit olsa da bazı insanlar için çok zor bir belirsizlik hali. Bu durumda hem hukuki destek hem de medya desteğine ihtiyacı olması sebebiyle beraber yol izlemeye başladık” ifadelerine yer verdi.

"Bizim yaptığımız delil tespiti davası"diyen Avukat Bünyamin Bıçak, “İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde değişik iş dosyası çerçevesinde delil tespiti davası açtık. Amacımız müvekkilimin bulamadığı evrakları belki de bir umut mahkeme kanalıyla bulmaktı. Bu konuda müvekkilimin kaybolma sürecinde işlemlerini yapan tüm kurumlardan kaybolma tarihine ait evrakları istedik. Davada henüz müzekkereler yazılmadı, dava aşaması başlangıç aşamasında diyebiliriz” ifadelerini kullanarak sözlerini şu şekilde noktaladı:

"Bu işlemlerde arama, önce polis merkezinden başlıyor. Müvekkilim de keza önce bulunduğu polis merkezine giderek bulunduğu tarihteki evrakları istemiş. Sonrasında zaten evrakların gönderildiği kurumlar da polis dosyasında çıktığı için yapboz parçası gibi parçalar birleşiyor. Şu anda elimizde bulunma tutanağı, bulan polis memuru, ne zaman çocuk esirgeme kurumuna teslim edildiği gibi evraklar mevcut."

 

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.