Çocuğunuzu internetten gelen 8 hastalıktan koruyun
‘İnternetten de hastalık bulaşır mı?’ demeyin. İnternetin kitleler tarafından kullanılmaya başlamasından itibaren birçok hastalık yayılıyor.
Uz. Psikolog M. Bayram Ayaz, İdeal Akademi Yayınları’ndan çıkan Sanal Bağımlılık isimli kitabında, en yaygın internet ve teknoloji hastalıkları hakkında şu bilgileri veriyor:
Ekranla büyüyenler kendine güvenmiyor
Öncelikle psikolojik sendromlar daha yaygın. Sosyal ağlarda uzun süre kalan gençler sosyal ilişkilerde çekingen davranışlarıyla dikkat çekiyor. Çocukluktan itibaren ekranla büyüyen gençlerin benlik yapısında kayıplar gözleniyor. Bağımlılık düzeyinde kullanım insan iletişiminde kendine güven sorunlarına yol açıyor. Sosyal iletişimde yüzyüze konuşmaktan kaçınıyorlar. Bunun çeşitli nedenleri var. Başlıca neden dijital ekranlar tamamen kullanıcının güdümünde olmasıdır. Cihazlar insan gibi tepki veren, onaylayan ya da eleştirel mimiklere sahip değil. Halbu ki insan gözü ve beden diliyle davranışları değerlendiren ve sözel ifadeleri ölçebilen özelliktedir. Bu nedenle her gün saatlerce zamanı cihaz başında geçiren bağımlı kişiler yüz yüze iletişimde zorlanırlar.
Yetersiz özsaygı, kırılgan kişilik, kuşkuculuk
Utangaçlık ve kaçınma davranışlarının bir diğer nedeni ise soysal ilişkilerde kazanılan öğrenmenin gerçekleşmemesidir. Yüzyüze insan ilişkileri yerine sürekli ekran başını tercih eden çocuklar sosyal öğrenme imkanını yitirmektedirler. Yeni kuşak sosyal çevrede gözlem yaparak deneyim kazanmaya istekli değiller. Cep telefonu kullanarak sosyal medya paylaşım yapmakla bu boşluk dolabilir mi? Sorumluk almayı ve sosyal bir rol üstlenmeyi terk ettikleri için toplumda bir aktör olmakları onlar için zor bir uğraşı. Sosyal ağlarda kontrolün kendisinde olduğu sanal bir koza içinde olmak daha güven verici. Sosyal izolasyon ve yalnızlık onlar için daha az risk oluşturuyor. İlgi ve tercihlerinin bu yönde olması nedeniyle yetersiz özsaygı, kırılgan kişilik, kuşkuculuk gibi davranış ve tutumlara sık rastlanmaktadır.
Depresyonu tetikliyor
Bağımlılık ve depresyon iç içe sendromlardır. Bazen depresyon nedeniyle internet kullanımı gerçekleşirken, bazı kişilerde bağımlılık nedeniyle depresyonun ortaya çıktığı bilinmektedir. Sosyal medya kullanıcılarında depresyona yakalanma riski artmaktadır.
6 saatten fazla kullananların yüzde 83’ü,
4-6 saat kullananların yüzde 50’si,
2-4 saat kullananların yüzde 21’i,
1-2 saat kullananlarda yüzde 14’ü depresyonla birlikte yaşamaktadırlar.
Yeme bozukluğu
Sosyal medya ve özellikle Facebook çağın modern dertlerinden biri. Yeme bozukluğu öğün atlama ya da öğün saatine uymamak başlıca sorun. Bunun yanında açlığı bastırmak için bilgisayar yanında atıştırmalık yemek dengesiz beslenmeye yol açar. İnternet bağımlılarının kendilerine özgü bir beslenme kültürü olduğu biliniyor. Kızartılmış soslu yiyecekler, cips, çikolata ve kolalı içecekler. Ayrıca ev yemekleri yerine paketlenmiş hazır gıdalara karşı daha istekli oldukları gözlenir. Oyun bağımlılığında buna benzer durumlar sık yaşanır. Yine bir başka araştırmaya göre internet kullanan gençlerin yüzde beşinde yeme bozukluğu tanısı konulmuştur. Yeme bozukluğu bilinen anlamda iştahsızlık değil tabii ki. Klinik destek alacak düzeyde ilerlemiş bir boyut söz konusu. Bununla birlikte yemek yeme ihmalinden dolayı kan şekeri düzensizliklerine rastlanmaktadır.
çevrimiçi kalmak için banyo yapmıyorlar
Teknoljik aygıtların aşırı kullanımı nedeniyle birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Oyunda level kaçırma nedeniyle lavabo ihtiyacını gidermek için yerlerinden kalkamayan bağımlıların sayısı artıyor. Özbakım becerilerinde azalma, kişisel hijyende zayıflama, çevrimiçi kalmak için banyo yapmama, boyun düzleşmesi, bel ve sırt ağrıları, göz kuruması, hareket azlığına bağlı kilo artışı, kilo kaybı, baş ağrısı, bilek ve parmak kas zedelenmesi bağımlıları bekleyen sorunların başında yer alıyor.
Hareketsiz çocuklarda gelişim sorunları
Saatlerce televizyon ve bilgisayar karşısında hareketsiz oturan çocuklarda sağlıksız ve yetersiz bir beden gelişimi görülmektedir. Çocukların fiziksel gelişimlerinde önemli bir yeri olan kondisyon ve efor harcamaktan çok cihaz başında zaman geçirdikleri görülmektedir. Bu çağın genç kuşağı geçmiş nesillere göre daha hareketsiz bir yaşam sürdürmektedir. Hareket yetersizliği gelişimsel gerileme yanında ruhsal sorunlara yol açmaktadır. Hareketsizliğin verdiği huzursuzluk nedeniyle sinirli ruh hali ortaya çıkmaktadır. Özellikle ergenlik dönemlerini cihaz başında geçiren çocuklar fiziksel gelişimleri için gerekli olan efordan uzak kalmaktadırlar.
Uyku bozukluğu
Aşırı teknoloji kullanımı uyku bozukluğuyla da ilişkilidir. İnternet bağımlıları arasında, uzun süre çevrimiçi oturumu sürdürmek için kafein hapları kulanlar var.
Uyku yoksunluğu yorgunluk ve hatta bağışıklık sisteminin bozulması gibi olumsuz sonuçlara neden olabilir. Aşırı süre çevrimiçi olmak ve egzersiz eksikliği, başta fiziksel sorunlara; kaslarda kireçlenme, sırt gerginliği ve göz yorgunluğu gibi yüksek bir risk oluşturabilir.
Yatak odasında mobil bir cihazla çevrimiçi kalmak, uyku saatini azalttığı için gün içinde zihin yorgunluğu görülmektedir.Buna ek olarak, mobil cihazların yaydığı elektromanyetik ortamda uyumanın beyin fonksiyonlarını değişime uğrattığı araştırma sonuçlarında ortaya konmuştur. Uzun süre radyasyona maruz kalan kişilerde REM uykusuna dalmada sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca zihnin dinginliğini sağlayan melatonin üretimi geciktiği ve bu hormonun salgısında yetersizlik tespit edilmiştir.
Biyolojik saatleri bozuluyor
İnternet’e bağlı cihazların ekranlarından yayılan mavi ışığa aşırı oranda maruz kalmanın, uyku-uyanıklık döngüsünü bozarak uyku doyumunda sorunlara yol açtığı gözlenmektedir.
Aşırı teknoloji kullanımı nedeniyle vücudun biyolojik saati bozulmaktadır. Dengeli uyku yoksunluğunun bazı sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Gün aşırı uyku paterninde meydana gelen bozulma ve gecikme uyku ritim bozukluğuna neden olmaktadır.