Çift terapilerinin faydaları nelerdir?
Dünden bugüne çift sorunları şekil değiştirse de aslında temelde yatan sorunların aynı olduğunu belirten İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Psikoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Yudum Akyıl çift terapilerinin önemini anlattı...
Çiftlerin yaşadığı problemler günümüzün Türkiye’sinde kabuk değiştirse de aslında temelinde yatan sorunlar yüzyıllardır pek değişmedi. Çiftler, genellikle pek de farkında olmadan, kendi kök ailelerinde sahip olduklarını devam ettirme ya da karşılanmamış ihtiyaçlarını karşılayabilme beklentisiyle bir araya gelirler. Kendilerinde eksik olanı tamamlamak isteği ilişkinin başında ağır basar. Ancak sonrasında bu farklılıklar ilişkide sorun yaratmaya başlar.
Örneğin, kendine güveni eksik olan ve içedönük bir erkekle, özgüveni oldukça yüksek ve dışadönük bir kadını düşünelim. En başta, erkek, kadının güçlü duruşundan ve sosyal ilişkilerdeki başarısından, kadın da erkeğin sakinliği ve dinginliğinden etkilenir. Birbirlerinin farklılıklarından keyif alır, birbirlerine uyum sağlamaya başlarlar. Ancak yıllar geçtikçe, kendi doğalarında olan yanları yeniden ortaya çıkar.
Özellikle stresli hayat olaylarında, erkek daha da içedöner, kadınsa sosyal ortamına özlem duyar. Bu farklılığa rağmen ilişkide kalmak, yakınlığı koruyabilmek zorlaşır.
Birbirlerinin ihtiyaçlarını göremez, duyamaz olurlar. Farklı istekler, beni artık sevmiyor, değer vermiyor, umursamıyor gibi algılanır. Bu da çatışmaya ya da uzaklaşmaya neden olur.
Temelde yatan bu döngünün, günümüzde en fazla yüzeye çıktığı noktalar, evlendikten sonra geniş aileyle çizilen sınırlar, özellikle ebeveyn olduktan sonra görev paylaşımı, birlikte ve ayrı geçirilen zamanın yönetimi, teknoloji kullanımıyla ilgili farklı beklentiler ve sonuçta oluşanduygusal ve cinsel mesafedir. Eşlerin genel olarak sorun çözme şekilleri, eş illişkilerinde yaşanan bu sorunlara karşı yaklaşımlarını da etkiler.
Daha sıklıkla kadınlar, ilişkideki sorunları aktif olarak gündeme getiren, çevresine danışanve terapi konusunu gündeme getiren taraf olur. Ancak bu, erkeğin sorunları önemsemediği anlamına gelmez. Erkek genellikle yaşanan sorunların eşler arasında çözülebileceği ya da çözülmesi gerektiği inancını taşır. Çevresine pek anlatmaz. Erkeklerin terapiye gelmeleri genellikle eşlerinin isteğiyle olur.
Ancak başladıktan sonra, eğer akıllarına yatarsa, terapiye bağlılıkları daha güçlü olabilir. Sosyal olarak “derdini anlatma”nın, üzüntüsünü dile getirmenin zayıflık olduğu inancıyla büyüyen erkek, terapinin başında zorlansa da bu duyguları için yargılanmadığı bir alan açıldığını gördüğünde, bundan oldukça faydalanır.
Her çift sorun yaşar
Her çift, ilişkisinde sorun yaşar. Eğer çiftler bu sorunları aralarında konuşabiliyor, iki taraf da duyulduğunu hissediyorsa, kendi fikirlerini yargılanmadan ortaya koyabiliyor ve ortak bir çözüm yolu bulabiliyorsa, terapiye ihtiyaç duymadan birlikteliklerini koruyabilirler.
Ancak, farklı yollar denemelerine rağmen, eşlerden en az biri duygularını açmak konusunda eşine güvenmiyorsa, sorunlar konuşulduğunda kendini daha yalnız ve çaresiz hissediyorsa, bağırma, aşağılama ve şiddet varsa, aldatma yaşanmasına rağmen bu konu konuşulamıyorsa, ilişkiher geçen gün daha çatışmalı ya da daha uzak bir hal alıyorsa, bir çift terapistine ihtiyaç vardır. Çift terapisi, her iki eşe de eşit mesafede duran, ikisinin de ihtiyaçlarını ve zorluklarını görebilen bir terapist tarafından, sorunların ve çözüm yollarının konuşulabileceği güvenli bir ortam sağlar.
Genellikle çiftler terapiye geldiklerinde iletişimsizlik sorunundan bahsederler. Aslında yaşadıkları, yoğun duygularını anlattıklarında diğer kişinin bunu bir tehdit olarak algılayarak duvar örmesi ya da karşı saldırıya geçerek aslında bu tehdite karşı kendini savunmaya çalışması olarak açıklanabilir. Her çift terapisi yaklaşımının soruna müdahalesi farklı olsa da, genel olarak çiftin arasındaki bu iletişim döngüsü ortaya çıkarılarak, çiftin yeni ve daha olumlu bir döngü yaratabilmesi üzerinde çalışılır.
İki tarafta istediklerini ve ihtiyaçlarını dile getirmeli
İki taraf da gerçek ihtiyaçlarını dile getirdikten sonra, bazı davranışlar daha kabul edilebilir hale gelebilir ya da değişim daha az korkutucu görünür. Çiftler,terapide dürüstçe ve samimiyetle ancak olumlu bir dille duygularından bahsettikten sonra, yakınlaşarak istedikleri bir ilişkiye sahip olabilirler. Böylece boşanmanın önüne geçilmiş olur. Ancak bazen, bu paylaşımın sonunda, çiftler aslında gerçekten istediklerinin ayrılmak olduğuna karar verebilirler.
Terapist, bu durumda, bir çok yol denenmesine ve belirli bir süre terapiye devam etmelerine rağmen halen ayrılığı tercih eden çiftin sağlıklı bir şekilde ayrılmasına yardımcı olabilir.
Çift terapisi bireysel terapiye kıyasla daha kısa sürelidir. Bazen çiftler ilişki sorunlarıyla değil, ilişkilerini etkileyen daha gündelik sorunlarla ilgili (örneğin, bir konuda ortak karar vermek) danışmanlık almaya gelebilirler. Bu durumda, genellikle terapist onları bir karara doğru yönlendirmez, ancak kendi kararlarını verebilmeleri için bir kolaylaştırıcı görevi üstlenir. Bu tip durumlar dışında, birkaç seansta sonuç beklemek doğru olmaz.
3-6 ay arası haftalık seanslar
Genellikle 3-6 ay arası bir sürede haftalık seanslar yapılır ve sonrasında takip seanslarıyla değişim pekiştirilir. Terapinin ilk dönemleri, çiftin daha önce pek konuşmadıkları konuları konuşmaya başlamaları, kendine ve diğerine farklı bir pencereden bakmaya başlamalarıyla oldukça yoğun geçer. Ancak sonrasında yargılanmadan kendini ifade edebildiğini gören danışanlar için süreç daha kolay akmaya başlar. Terapiden daha çok faydalanabilmek için en önemli unsurlardan biri terapiye ve terapiste inanmaktır. Bu sebeple, her iki eşin de iyi araştırma yapması, terapistin yaklaşımı hakkında bilgi almaları önerilebilir.
Doğru terapisti bulabilmek için internet araması yapılabilir. Bu aramada en önemli nokta, terapistin çift ve aile terapisi konusunda eğitimi olup olmadığıdır. Bu konuda, çift ve aile terapisi alanında çalışan derneklere (örneğin, ÇATED, Çift ve Aile Terapileri Derneği) danışılabilir. Bu araştırmaların yanısıra, bir yönlendirme ya da tavsiyeyle yola çıkmak önemlidir.
Ancak, terapist-danışan ilişkisi oldukça kişisel bir deneyim olduğu için, eşlerin, önerilen terapistle bir tanışma görüşmesi yaparak, terapide kendilerini nasıl hissettiklerine bakmaları gerekir. Bu görüşmede eşler, terapiste,terapi süreci hakkında akıllarına takılan soruları da sorabilmelidir. Terapiste güven dışında diğer önemli bir belirleyici ise, eşlerin seanslarda dürüst ve samimi olmalarıdır.
Özellikle terapiden beklentiler konusunda samimi olmamak, (örneğin, bir kişinin aslında boşanmaya karar vermesine rağmen, eşini kırmamak adına düzeltmeye çalışıyor gibi görünmesi), terapinin boşa harcanması anlamına gelir. İki kişinin, ilişkilerini düzeltmek ve yaşadıkları sorunlara çözüm bulmak isteğiyle terapiye başlamaları bile değişim ve iyileşme yolunda birlikte attıkları çok önemli bir adımdır.
Yrd. Doç. Dr. Yudum Akyıl
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Psikoloji Bölümü
Cinsellik Olmadan Evlilik Yürür Mü?