Boynunuzu şal ve fularlar ardına saklamayın!
Çoğu zaman özellikle de sonbahar ve kış aylarında, şal ve fularlarla boyundaki yılların izleri olan estetik kusurları saklamaya çalışmak boyun estetiğiyle tarih oluyor.
İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan kırışık ve cilt deformasyonlarının boyundaki yansımaları, kadınların öz güvenlerini önemli ölçüde etkiliyor. Çoğu zaman özellikle de sonbahar ve kış aylarında, şal ve fularlarla boyundaki yılların izleri olan estetik kusurları saklamaya çalışmak boyun estetiğiyle tarih oluyor. Sarkma ve kırışıklık şeklinde kendini gösteren bu estetik kusurlar, boyun germe operasyonuyla etkisiz hale getirilebiliyor. Yüzden sonra vücutta estetik kusurların en belirgin olduğu bölgenin boyun olduğunu ifade eden Estetik ve Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.
Boyun germe ameliyatıyla boyun, olması gereken görünüme kavuşturuluyor
Yüz ve dekolte bölgesinin estetik açıdan görünümünü de etkileyen boynun, kırışıklıklar nedeniyle olduğundan daha yaşlı görünebileceğini belirten Estetik ve Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, görüşlerini aktarmayı şu sözlerle sürdürüyor: “Boynumuz, sürekli hareket halinde ve başımızı yöneten önemli bir bölgedir. Bu nedenle boyun, diğer organlara ve bölgelere göre daha kolay elastikiyet kaybedebilmektedir. Boyun germe ameliyatlarında asıl amacımız boyundaki deformasyonları gidererek, boynun olması gereken anatomik özelliklerini geri kazandırmaktır. Boyun germe ameliyatı, başarılı sonuçlar verir ve güvenilir bir uygulamadır. Bu ameliyatlar kişinin de durumuna bağlı olarak yaklaşık 1 ile 6 saat arasında sürmektedir. Bu operasyonu yaptıran kişiler, 1 hafta içerisinde günlük yaşamlarına kaldığı yerden devam edebilmektedir. İşinde uzman ve deneyimli hekimlerce yapılan bu estetik operasyonlarda iz kalma riski bulunmamaktadır.”
Boyun germe ameliyatları hangi yaş grubu tarafından tercih ediliyor?
Geçmiş yıllarda boyun germe ameliyatlarında 50 sonrası yaş grubunun daha çok başvuruda bulunduğunu söyleyen Estetik ve Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, günümüzde estetik cerrahların kapısını çalan hasta profilinin 30’lu yaşlarda olmasının dikkat çekici olduğunu sözlerine ekliyor.