Boğmaca hafife alınmamalı
Bakteri kaynaklı, hava yoluyla bulaşan boğmaca, özellikle 6 ayın altındaki bebekler ve küçük çocuklarda ağır seyrediyor.
Aşılama programları sonrasında görülme sıklığı düşmesine karşın, son yıllarda etkisini gösteren boğmaca, tüm dünyada can almaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her yıl 50 milyon boğmaca vakası görülürken, toplam 300 bin kişi boğmaca nedeniyle yaşamını yitiriyor.
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Birinci Bebek Klinik Şef Yardımcısı Doç. Dr. Gonca Yılmaz, boğmacanın Bordetella pertussis adındaki bakteri tarafından meydana gelen bir hastalık olduğunu, hava yoluyla yayıldığını ve çok bulaşıcı olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her yıl 50 milyon boğmaca vakası görüldüğünü ve toplam 300 bin kişinin boğmaca nedeniyle hayatını kaybettiğini vurgulayan Yılmaz, hastalığın her yaş grubunda görülmekle birlikte aşı programı tamamlanmamış, özellikle 6 ayın altındaki bebekler ve küçük çocuklarda ağır seyrettiğini, hastaneye yatış ve mortaliteye neden olduğunu belirtti.
Yılmaz, genişletilmiş bağışıklama programının 1974 yılında başlatılması ile dünyada boğmaca aşılama oranlarının yükseldiğini, 1990’lı yılların başından itibaren boğmaca sıklığında önemli bir azalma olduğunu belirterek, "Ancak son yıllarda boğmaca vakalarında yeniden bir artış gözlenmektedir. Birçok ülkede aşılama oranları yüzde 80’lerin üzerinde olmasına rağmen, boğmaca 3-4 yılda bir pik yapmaya devam etmekte, yılda 50 milyon enfeksiyona, 300 bin ölüme ve bebeklerde yüzde 4 mortaliteye neden olmaktadır" dedi.
Boğmacaya karşı koruyucu mekanizmaların tam olarak anlaşılamadığını ifade eden Yılmaz, Bordetella pertussis enfeksiyonu veya boğmaca aşısından sonra koruyuculuğun yaklaşık 5-10 yıl sürdüğünü, koruyuculuğun zamanla azaldığını söyledi.
-"Öksürük gibi belirtilerini azaltmada antibiyotikler çok etkili değil"-
Boğmacanın öksürük gibi belirtilerini azaltmada antibiyotiklerin çok etkili olmadığına dikkati çeken Yılmaz, hastalık geliştikten sonra boğmaca hastalarının yatak istirahatine alınması, sıvı desteği verilmesi ve ateşin kontrol altında tutulması gerektiğini ifade etti.
Yılmaz, boğmacanın yaklaşık olarak 12-14 hafta sürdüğünü ve bu dönemde iş gücü kaybı ile aşırı tedavi giderlerine neden olduğunu belirtti.
Dünyada, boğmacanın gelişme çağında ve erişkinlerde arttığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:"Ancak en yüksek insidans ve mortalite bebeklerde gözlenmektedir. Türkiye’de boğmaca aşısı, 1968 yılında difteri-tam hücreli boğmaca-tetanos (DBT) şeklinde yaşamın ilk yılında 3 doz (2., 3. ve 4. ayında) ve 16-24 aylık iken pekiştirme dozu olacak şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
Ülkemizin genişletilmiş bağışıklık programı uygulaması ve 1985 yılında başlatılan Ulusal Aşı Kampanyası ile önceki yıllarda yüzde 20-30’larda olan DBT aşılama oranları 2001 yılına gelindiğinde yüzde 80’lere ulaşmıştır. Buna paralel olarak, boğmaca vaka sayısı ve insidansında önemli düşüş olmuştur. Ancak insidanstaki düşüşe rağmen, boğmaca ülkemizde hala tüm yaş gruplarını özellikle ergen, erişkin ve bebekleri etkileyen bir enfeksiyon hastalığı olmaya devam etmektedir. 3-5 yıl aralıklarla salgınlar yapmaktadır. Örneğin, 1997, 2000 ve 2004 yıllarında boğmaca vakalarında artış görülmüştür.
Sağlık Bakanlığı 2009 rutin aşı takvimine göre ülkemizde boğmaca aşısı (DTaB-IPV-Hib şeklinde) 2-4-6. ve 18. ayda rapel şeklinde toplam 4 doz şeklinde uygulanmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de ergen ve erişkinlerde boğmaca enfeksiyonunda artış olduğunu göstermektedir."
-"Artıştan bağışıklığın azalması sorumlu tutuluyor"-
Tanı zorlukları, boğmacanın ön tanıda akla gelmemesi, bildirim yetersizliği nedeni ile gerçek oranların saptanmasının güç olduğunu bildiren Yılmaz, tanının klinik ve laboratuvar yöntemlerle yapıldığını söyledi.
Yılmaz, klinik tanının 14-21 günden gazla devam eden boğulur tarzda öksürük veya öksürük sonrası kusma ile konulduğunu anlatarak, kesin tanının Bordetella pertussis bakterisinin kültürde üremesi halinde konulduğunu belirtti.
Çocuklarda klasik boğmacanın süresinin 6-10 hafta iken, adolesan ve erişkin vakaların yaklaşık yarısında 10 hafta veya daha uzun sürdüğünü ifade eden Yılmaz, "Son yıllarda daha sıklıkla rapor edilen 10 yaşın üzerindeki boğmaca vakalarının artışından çocukluk çağı aşılamasının ardından bağışıklığın azalması ve doğal temasın olmaması sorumlu tutulmaktadır" dedi.
Yılmaz, erişkin ve adolesanlarda bağışıklığın zamanla azaldığından, 10 yılda bir tetanos-difteri (Td) aşısı yaptırılması ve Td aşılarından birisinin yerine Tdap-IPV yaptırılarak tetanos, difteri, boğmaca ve polio hastalıklarına karşı tam korunma sağlanabileceğini söyledi.
Erken bebeklik döneminde boğmacaya bağlı enfeksiyon ve ölümleri azaltmak için annelerin hamilelikte ve yenidoğanların doğumda aşılanması gerektiğini ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti: "Bebeklerde 4 doz aşılamadan sonra koruyuculuk ortalama 4-12 yıl sürmektedir. Çocukluk çağında aşı yapılmadığı takdirde, antikor seviyesi 7-12 yıl içinde azalarak ya çok az koruyuculuk kalmakta ya da hiç kalmamaktadır. Böylece bebeklik döneminde aşılanmış kişiler ergen ve erişkin döneme geldiğinde boğmacaya duyarlı hale gelmekte ve boğmaca yaş dağılımında ileri yaş gruplarına doğru kayma görülmektedir.
Sonuç olarak, bebeklikte uygulanan 4 doz boğmaca aşılaması uzun süreli koruyuculuk için yeterli olmamaktadır. Boğmaca riskini azaltmak için, ergen ve erişkinleri dolayısıyla bebekleri boğmacadan korumak için, okul öncesi çocuklar ve ergenlere pekiştirme dozlarının uygulanması ve ulusal aşı takvimimize pekiştirme boğmaca aşı dozlarının eklenmesi düşünülmelidir. Azaltılmış doz aselüler Boğmaca antijeni içeren Tdap-IPV aşıları, 3 yaştan itibaren üst yaş sınırı olmaksızın tüm yaş gruplarında difteri, boğmaca, tetanos ve polio hastalıklarına karşı aktif bağışıklama sağlamak için ruhsatlandırılmıştır. Azaltılmış doz karma aşılarının tekrarı ile adolesan dönemdeki çocuklarımız ve biz erişkinler bu dört hastalığa karşı tam bir koruma altına alınmış olacağız.