Bir fincanıyla iç ısıtan lezzete yasak geldi! Avrupa'da alarm: 'Laboratuvarda üreteceğiz'
Özellikle soğuk kış günlerinde içtiğimiz bir fincan salep hepimizin içini ısıtır, keyifli anlarımıza eşlik eder. Anadolu'dan Orta Doğu’ya, Balkanlardan Osmanlı mutfağına kadar uzanan bu sıcacık içecek, bir zamanlar saray sofralarının yıldızıydı. Fakat bugün, doğanın nadide bir parçasını tehdit eden bir sırra ev sahipliği yapıyor.
Derleme: Melike Sarıkaya / Milliyet.com.tr - Bugün kış aylarında edilen sohbetlerin en güzel eşlikçisi olan salep, eskiden Osmanlı askerlerinin gücünü artırdığına inanılır, zindelik verdiği için savaş meydanlarına taşınırdı. Padişahlar, kış mevsiminde saraya gelen konuklarına bu özel içeceği ikram ederdi. Sadece şifalı bir içecek değil, aynı zamanda öksürükten mide rahatsızlıklarına kadar birçok derde deva olduğu düşünülürdü. Ancak asıl değerli olan, salep tozunu elde etmek için gereken orkide bitkilerinin kendisiydi; nadir, büyüleyici ve son derece hassas.
SARAYDA MİSAFİRLERE İKRAM EDİLİRDİ
Bir rivayete göre Osmanlı döneminde askerler salebi zindelik verici ve güçlendirici bir içecek olarak tüketirdi. Hatta salebin erkekler üzerinde gücü artırdığı ve bu yüzden askerler arasında yaygınlaştığı söylenirdi. Zindelik verdiği için savaş meydanlarına da taşınırdı.
Salep mideyi yatıştırıcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve soğuk algınlığına iyi gelen bir içecek olarak tıbbi anlamda da değer gördü. İşte tam burada, bu büyüleyici hikâye bir tehlike çanıyla kesildi. Çünkü salebin büyülü tadını sunan orkideler, günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Doğadan koparılan her yumru, sadece bir bitkiyi değil, bir ekosistemin dengesini de geri döndürülemez bir şekilde bozuyor.
TÜRLERİ YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDA
Salebin Avrupa’da yasaklanmasının nedeni basit ama düşündürücü: Doğanın narin dengesini koruma çabası. Salep üretimi için kullanılan orkideler, sadece belirli mikro iklimlerde ve dar alanlarda yetişebiliyor. Bu bitkilerin büyümesi yıllar alıyor ve yumrularını almak için köklerinin sökülmesi gerekiyor. Ancak bu durum, toprağın yapısından diğer bitki türlerine kadar birçok doğal unsuru etkiliyor. Avrupa, bu hassas ekosistemleri korumak için,salep ticaretine ve üretimine katı yasaklar getiriyor.
Avrupa Birliği biyolojik çeşitliliğin korunması konusuna büyük önem veriyor. Bu doğrultuda birçok orkide türü, CITES (Nesli Tehlike Altında Olan Türlerin Ticaretine İlişkin Uluslararası Sözleşme) kapsamında koruma altına alındı. Bu anlaşma, özellikle vahşi yaşamdan elde edilen ürünlerin ticaretini kontrol altında tutmayı amaçlarken, Avrupa’da bu nadir orkide türlerinin yasadışı ticareti ve kaçakçılığına ciddi cezalarla karşılık veriliyor. Bu sebeple salep üretimi, özellikle bu korunan türler üzerindeki baskıyı, yok olma tehlikesini artırdığı için Avrupa ülkelerinde yasaklandı.
Orkide bitkileri, hassas ekosistemlerde yetişen bitkilerdir. Bu bitkilerin köklerinin sökülmesi, toprağın yapısını bozabilir hatta diğer bitki türlerine dahi zarar verebilir ve daha ileri boyutta biyolojik çeşitliliği azaltabilir. Birçok orkide türü, sadece belirli bölgelerde ve mikro iklimlerde yetişiyor. Salep üretimi için gereken orkideler de bu kapsam içerisine giriyor. Bu orkidelerin toplanması ise genellikle yetiştikleri bölgelerdeki doğal dengenin bozulmasına neden oluyor. Bu da Avrupa’nın çevresel politikalarıyla büyük bir çelişki içeriyor.
Avrupa’da salep yasağının bir diğer nedeni ise bu bitkinin tarımının, yani üretiminin zorluğudur. Orkide yumruları ticari amaçlarla yetiştirilmeye çalışıldığında çok yavaş büyür ve genellikle elde edilen verim düşük kalır. Ayrıca üretim için geniş alanlara ihtiyaç duyulsa da bu alanlar genellikle doğal yaşamın korunması gereken bölgeler olarak kabul edilir. Tarımsal olarak orkide üretimi yapılması, diğer tarım ürünleriyle kıyaslandığında hem daha maliyetli hem de daha fazla emek gerektiren bir süreç. Bu durum orkidelerin doğadan toplanmasının daha cazip hale gelmesine ve yasa dışı yollarla ticaretinin artmasına, haliyle yasal müdahalelerin getirilmesine neden oldu.
LABORUTUVARDA ÜRETİLEBİLİR Mİ?
Fakat sorun sadece çevresel değil; ekonomik boyutu da büyük bir ikilem yaratıyor. Salebe olan talep her geçen gün artarken, doğadan toplanan yumrular bu talebi karşılamakta yetersiz kalıyor. Türkiye, İran ve Yunanistan gibi ülkeler salep üretiminde lider olsa da, yasadışı ticaretin cazibesi bu sınırları aşıyor. Salep orkidelerinin yasa dışı yollardan toplanması, biyolojik çeşitliliği tehdit ettiği kadar uluslararası koruma yasalarını da çiğniyor.
Salep yasağı, Avrupa'da biyolojik çeşitliliği koruma ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını destekleme amacı taşısa da çözüm sadece yasa dışı ticaretin önlenmesiYLE sınırlı kalıyor. Aslında olması gereken ise salep üretiminde sürdürülebilir tarım yöntemlerinin geliştirilmesi ve doğal kaynakların korunmasına yönelik girişimlerin artırılmasıdır.
Ayrıca laboratuvar ortamında orkide üretimi üzerine yapılan araştırmalarla gelecekte salep talebinin karşılanabileceği, yeni ve sürdürülebilir bir yol sunabilir. Bu yönde yeni bilimsel çalışmalarla doğal popülasyonlar üzerindeki baskıyı azaltmak için bu bitkilerin kontrollü koşullarda yetiştirilmesi üzerine odaklanılabilir. Ayrıca Türkiye gibi salep üretiminde önemli paya sahip ülkelerde, salep üretiminde yeni tarımsal üretim yöntemlerinin geliştirilmesi, bu nadir orkide bitkilerinin daha hızlı ve verimli şekilde yetiştirilmesine de katkı sağlayabileceği de tartışılıyor.