"Bilinmeyen" hastalık sepsis
Dünyada her yıl 5 milyon çocuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Peki, sepsis nedir, nasıl tedavi edilir?
Tüm dünya ülkeleri için ciddi bir halk sağlığı sorunu olan ve vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği kontrolsüz yanıt ile kendi doku ve organlarına zarar vermeye başlamasıyla ortaya çıkan SEPSİS, erken tanı konularak tedavi edilmemesi halinde birçok organda yetmezliğe, şok’a ve yüksek oranda ölüme yol açıyor.
Her yıl dünyada yaklaşık 8 milyon kişinin ölümüne neden olan ve yalnız erişkin hastalarda değil çocuklarda da önemli ölüm nedenlerinden olan SEPSİS, yılda 5 milyondan fazla yenidoğan ve çocuk ölümüne de yol açıyor. Türk Yoğun Bakım Derneği’nin 13 Eylül “Dünya Sepsis Günü” nedeniyle düzenlediği toplantıda konuşan Dernek Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, Her yıl 30 milyondan fazla kişide SEPSİS geliştiğini, SEPSİS gelişen hasta sayısında ise yine her yıl %8-13 artış olduğu belirtti.
Prof. Dr. Ünal, SEPSİS gelişen hastaların, hastalığın şiddeti, tanı ve tedavi uygulamalarının zamanlaması, tedavinin yeterliliği gibi sebepler bağlı olarak %15-60’ı yaşamını kaybetmektedir. Her yıl SEPSİS nedeni ile kalp krizi veya akciğer-meme-prostat kanserlerinin toplamından daha fazla ölüm gerçekleştiğini de vurguladı. Dünyanın birçok ülkesini harekete geçiren SEPSİS, İngiltere’de bu konuda özel bir yasanın çıkmasına zemin oluşturdu. SEPSİS’in Türkiye’de ne sıklıkta görüldüğü ve ne kadar ölüme yol açtığı ile ilgili resmi rakamlar ise mevcut değil.
YAŞLARI, MESLEKLERİ FARKLI FAKAT ÖLÜMÜN KIYISINDAN DÖNDÜKLERİ HASTALIK AYNI…
Bir tür mantar hastalığı olan aspergilos hastalığına 3 yıl önce yakalanan Zehra Alpay, yoğun bir tedavi süreci ve ameliyatların ardından Sepsis ile tanıştı. 35 gün yoğun bakımda gördüğü tedavinin ardından hayatta kalmayı başaran Alpay, normal hayata dönmek için eşinden büyük destek gördü. 40 yaşındaki Rahime İmamoğlu ise hiçbir hastalığı yokken şiddetli karın ağrısı şikayeti ile hastaneye başvurur…
2 gün boyunca ağrı kesici iğne tedavisi gören İmamoğlu 2 günün ardından bilincini kaybederek üniversite hastanesine kaldırıldı. Tedavi için 1,5 ay yoğun bakım servisinde yatan Rahime İmamoğlu’nun kalp ve akciğer işlevi dışarıdan makine ile çalıştırıldı. Şimdi ise fizik tedavi çalışmalarıyla hızla iyileşmeye devam ediyor. 56 yaşındaki Prof. Dr. Ahmet Kaşgöz ise idrar yolları hastalığı sonrasında Sepsis tanısı konan hastalardan. Uzun süre yoğun bakımda tedavi gören Kaşgöz, umudunu kaybetmeden sürdürdüğü tedavisinin ardından 1,5 ay sonra normal yaşantısına döndü.
77 olan Şeniz Algül’de 3 yıl önce lenfoma tanısı ile hastaneye yattı. Lenfoma tedavisi sırasında Sepsis tablosuyla karşı karşıya kalan Algül; “Benim bugün hayatta olmamın en büyük nedenlerinden biri, erken tanı ve doğru tedavi. Bu nedenle sağlık çalışanlarının Sepsise karşı daha bilinçli olmaları gerektiğini düşünüyorum” dedi
2012 yılında Global Sepsis Alliance tarafından ilan edilen “Dünya Sepsis Günü” için yapılan çalışmalar, 3000’den fazla hastane ve 295 kar amacı gütmeyen organizasyonun desteği ile yürütülüyor. SEPSİS farkındalığını arttırmak ve bu sayede görülme sıklığını en aza indirmek üzere çalışmalar gerçekleştirmek için kurulan Global Sepsis Alliance, 2012 yılından bu yana her yıl 13 Eylül ‘Dünya Sepsis Günü’nde yıl boyunca sürdürdüğü faaliyetlerini en üst seviyeye çıkartıyor. “Dünya Sepsis Günü” için Türk Yoğun Bakım Derneği’de kamuoyunda farkındalık oluşturmak ve SEPSİS kaynaklı ölümlerin en aza indirilmesi için eğitim çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal; “Tanı ve tedavide yaşanacak her 1 saatlik gecikmenin SEPSİS’den ölme olasılığını %8 oranında arttırması, bu anlamdaki farkındalık çalışmalarının önemini ortaya koyuyor. SEPSİS’e bağlı ölümlerin azaltılabilmesi için en önemli nokta, erken evrede hastalığın tanınması ve tedaviye başlanmasıdır. Bu denli büyük sağlık problemi yaratan SEPSİS halk tarafından yeterince bilinmemekte veya yanlış bilinmektedir” dedi.
ANTİBİYOTİK DİRENCİ SEPSİS TEDAVİSİNİ SIKINTIYA SOKABİLİR!
Tedavide en önemli yaklaşımlardan birinin erkenden uygun antibiyotik tedavisine başlanması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Necmettin Ünal; “Antibiyotik tedavisine ne kadar erken başlanırsa başarılı olma şansı o kadar fazladır. Ancak bu konuda da bazı problemler vardır. Günümüzde mikroorganizmaların önemli bir kısmı bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir ve birçok antibiyotikten SEPSİS tedavisinde yararlanılamamaktadır. Bunun en büyük nedeni uzun yıllar boyunca antibiyotiklerin bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımının yanı sıra veteriner hekimlikte antibiyotik kullanımı ile ilgili kısıtlamaların yetersiz olmasıdır.
Konuyla ilgili olarak kısa önce uygulamaya sokulan reçetesiz antibiyotik satılmasının yasaklanması, yaklaşık 11 yıldır sürdürülmekte olan antibiyotik yazım ve kullanımının kısıtlanmasına yönelik tedbirler maalesef beklenilen sonucu vermemiştir ve antibiyotik direnci artarak devam etmektedir.
Kısıtlama tedbirlerine rağmen ülkemizdeki yıllık antibiyotik tüketimi ve antibiyotik maliyetleri sürekli artmaktadır. Bu aşamadan sonra gereksiz ve reçetesiz antibiyotik kullanımının engellenmesi için her türlü çaba gösterilmelidir. Antibiyotik direncinin daha fazla artmaması için antibiyotik kullanımı ile ilgili mevcut kısıtlamaların revizyonu ve bu amaçla tüm sağlık kurumlarının işbirliği içerisinde çalışması gerekmektedir” dedi.
SEPSİS’e bağlı ölümlerin azaltılmasına yönelik eylem planlarının açıklandığı basın toplantısında söz alan Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, “SEPSİS ile savaşta başarılı olabilmemiz için söz konusu eğitimlerin yalnız tıp fakültelerinde değil, hemşirelik okulları ve diğer sağlık personelinin yetiştirildiği okullarda da verilmesi veya güncellenmesi; tüm tıpta uzmanlık eğitimi müfredatlarında güncel hali ile yer alması gereklidir” dedi. Prof. Dr. Ünal, Tedavide en önemli yaklaşımlardan birisi uygun antibiyotik tedavisinin erkenden başlanmasıdır. Antibiyotik tedavisine ne kadar erken başlanırsa başarılı olma şansı o kadar fazladır.
Daha önceden de belirtildiği üzere SEPSİS’de antibiyotik tedavisine başlanılmasında her 1 saatlik gecikme ölüm olasılığını %8 oranında arttırmaktadır. Ancak bu konuda da bazı problemler vardır. Günümüzde Yoğun Bakımda mevcut olan mikroorganizmaların önemli bir kısmı bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir ve birçok antibiyotikten SEPSİS tedavisinde yararlanılamamaktadır.
“Sağlık Bakanlığının ve SGK’nın hastalıklarla ilgili kayıt sistemlerinde SEPSİS için ayrı bir başlık açılarak, tanısal kriterlere uyan vakaların derlenmesi, dolayısı ile ülkemizde SEPSİS’in ne denli ciddi bir tehlike oluşturduğunun daha doğru istatistiklerle değerlendirilebilir hale getirilmesi gerekmektedir.
Bu konuda Türk Yoğun Bakım Derneği gerekli her türlü işbirliğinde bulunmaya gönüllüdür. Özellikle SGK’nın medula sisteminde SEPSİS tanısının tanı kriterleri ile kaydedilebilir hale getirilmesi ve bu şekilde yapılan kayıtlar ile SEPSİS’in mali boyutlarının ne denli büyük olduğunun ortaya konulması da son derece önemlidir.”
TÜRK YOĞUN BAKIM DERNEĞİ’DEN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA
ÇAĞRI:
Toplum sağlığı için, Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nın vereceği desteğin son derece önemli ve değerli olduğunu belirten Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal; “SEPSİS farkındalığını arttırmak üzere çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle öğretmenlerin SEPSİS farkındalık eğitimlerinde rol almalarında büyük yarar vardır. Bu amaçla öğretmenlere yönelik SEPSİS farkındalığı eğitimlerine gecikmeden başlanılmalıdır.
Halkın SEPSİS konusunda farkındalığının artması SEPSİS’in ilk bulguları gelişmeye başladığında hastaların erken dönemde sağlık kuruluşlarına başvurmalarını ve erken tedavi almalarını sağlayabilir. Halkın SEPSİS konusundaki farkındalığının arttırılmasında basın kuruluşlarının etkinliğinin sağlık kuruluş ve çalışanlarından daha fazla olduğu gösterilmiştir.
Dolayısı basın kuruluşlarının da bu konuda ciddi sorumlulukları mevcuttur. Tüm bu aktivitelerin organizasyonunda başta Türk Yoğun Bakım Derneği olmak üzere sivil toplum örgütlerinin tüm bilgi, birikim ve olanaklarını ortaya koyması ve bu çabaların Sağlık Bakanlığı tarafından koordine edilmesi gereklidir.” Türk Yoğun Bakım Derneği bu konuda önemli sorumlulukları olduğu bilinci ile gerekli çalışmaları yapmakta ve bundan sonrada üzerine düşecek her görevi yerine getirmeye hazırdır.