Acil servise acil çözüm!
Alkollü sürücü kaçınca, Emre'miz hastaneye taksiyle götürüldü. Yaralı arkadaşlarımızın acil serviste yaşadıkları, unutulmaz bir acı yumağı
SORUNLARIN her gün biraz daha büyüyerek çözümün adeta hayal olduğu, hastane kapısında ölümlerin yaşandığı, tecavüz iddialarının, yanlış tedavi sonucu ölümlerin meydana geldiği sağlık sisteminin giriş kapısı "Acil Servisler"de Azrail kol geziyor.
Geçen cuma gece yarısı Haliç Köprüsü girişindeki trafik kazasında yaralanan beş arkadaşımızdan Enver Emre Özmen'in (26) yaşamını yitirdiği Haseki Hastanesi Acil Servisi'nin nöbetçi doktorları, dehşet verici açıklamalarda bulundu.
Dr. Ahmet Yücel'le Dr. Adem Dursun "O gece gelenlerden üçü de Emre gibi ağır olsaydı, müdahale edemeyebilirdik, çünkü acilde üç ayrı ameliyat masası yok. Aynı anda ikiden fazla ağır hastaya bakacak uzman doktorumuz da yok" dedi.
Ölüm kalım ikileminin yaşandığı acil servisler moda terimle "SOS" veriyor. Devlet hastanelerinin acil servislerinde yaşanan acı olaylar karşısında, özel hastanelerdeki doktor ve hastaların memnuniyeti "parası olan çok yaşar" sözünü bir kez daha doğruluyor.
Sağlık Bakanlığı ise daha insanca ve gerçekçi açıklamalar yerine "Acil servislerde parası olmayan hastalara bakmayan doktorlar hakkında hangi cezai işlem uygulanıyor?" sorusuna "İlgili mevzuat uyarınca yasal işlemler yapılmaktadır" gibi "bürokratik" yanıtlar vermeyi tercih ediyor. Ankara ecelin her an kol gezdiği acil servislere, tıpkı sağlığın diğer alanlarındaki gibi gözlerini kör, kulaklarını sağır tutmaya özen gösteriyor. Ama "acil servisler", "acil" çözümleri dört gözle bekliyor.
Gece yarısı saat 02.15'te Haliç Köprüsü'nde Nadir Karayel'in soldan çarptığı Milliyet servis aracı, yol kenarındaki her biri 2.5 tonluk beton bloklara çarparak şarampole yuvarlandı. Alkollü sürücünün neden olduğu kazada yaralanan Milliyet'in Internet editörleri Enver Emre Özmen, Turan Sağır, İstihbarat Şef Yardımcısı Erkan Avcılar, Spor Servisi Gece Sorumlusu Afşin Yakupoğlu'yla Ulaştırma Servisi'nden Cavit Özgül Haseki ve SSK Okmeydanı hastanelerinin acil servislerine kaldırıldı.
Emre'yi kaybettiğimiz acil servis gecesi, görgü tanıklarının acıyla anımsayacağı anılarla dolu. Kolundan yaralanan Erkan, Haseki Hastanesi'ne taksiyle geldiğini belirterek o geceyi şöyle anlattı:
"Koluma dikiş atıldı. Diğer doktorlar Emre'yle ilgilendi. Emre'yle yanyana iki sedyede yatıyorduk. Polisler önce onunla konuştu. Ağrısı vardı. Bağırıyordu. Belinden aşağısının tutmadığını bilmiyordu. Doktorlara `Ayaklarımı uzatabilir miyim?' diye sordu, ama ayakları zaten uzanmıştı. Emre'ye sonda ve serum taktılar, röntgene gönderdiler. Döndüğünde ağırlaştını gördüm. Öldüğünü söylediler. Yıllardır gazeteci kimliğimle girdiğim acil serviste bu kez mağdurdum. İnsan, zaman geçirilmeden herşey yapılsın istiyor. Şokta olduğum için birçok şeyi hatırlayamıyorum."
Kazanın ardından hasteneye koşan İstihbarat Servisi Gece Sorumlusu Cüneyt Oruç, asistanların durumu anlamak için çaba gösterdiğini belirterek şöyle konuştu:
"Uzman doktor yoktu. Muayeneden sonra röntgene gönderdiler. Sırada beklerken Emre'nin fenalaştığını farkettik. O anda yanında doktor yoktu. Yanımıza bir görevli de vermediler. Tekrar doktorların bulunduğu cerrahi servisine götürdük. Durum ciddileşmişti. Diğer katlardan doktorlar çağrıldı. Kapılar kapandı, içeride yarım saat kadar kaldılar. Bize anlattıkları Emre'yi yaşatmak için uğraştıkları oldu. Doktorlar acı haberi verdiklerinde yüzleri kireç gibiydi. O gece bir sürü hasta geldi. Aralarında sarhoşu, dayak yiyeni vardı. Herkes `bizim hastamız daha ağır' diye bağırıyordu."
Kazada ağır yaralanan Cavit Özgül, tedavi gördüğü International Hospital'da, Emre'yle birlikte götürüldüğü Haseki Hastanesi Acil Servisi'nde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Hastaneye taksiyle geldik. Daha ağır olduğu için içeriye önce Emre'yi aldılar. İlk müdahale ona yapıldı. Beni sedyede beklettiler. Çok ağrım vardı. Sol kolum incinmişti. Çenemde de yarık vardı. Doktor yetersizliği nedeniyle, hastaneye geldikten ancak 15 - 20 dakika sonra bakabildiler. Ağrıdan duramıyordum. Dışarıda ağlayanların sesini duyuyordum. Başka hastaneye sevkedilmek istedim, ama doktor ve hemşire bulamadığımız için uzun süre beklemek zorumda kaldım. Ellerimin kanını bile International Hospital'da temizlediler."
Acı kaybıyla bizleri yasa boğan Emre, kazadan hemen sonra Haseki Acil Servisi'ne kaldırıldı. Saat 02.30'da hastaneye getirilen Emre'ye ilk müdahaleyi yapan Cerrahi Asistanı Dr. Ahmet Yücel, ellerinden gelen herşeyi yaptıklarını öne sürerek şöyle konuştu:
"Hasta bize geldiğinde şoktaydı. Şuuru açıktı, ancak göğüs altından itibaren felç durumu vardı. Bu bizim için dezavantajdı. Solunumu vardı, ancak güçlükle gerçekleşiyordu. Arkadaşlarımız tansiyonunu alamadıklarını söyledi. Tansiyonunu yeniden almaya çalıştığımda 70 / 40 olarak tespit ettim. Teşhis koyabilmek için röntgene gönderdim. 5 - 10 dakika sonra hastamızın fenalaştığını söyleyerek beni çağırdılar. Gittiğimde solunumu durmuştu. Nabzı alınamıyordu. Hemen solunum için boğazına tüp taktık, kalp masajı yaptık. Her 10 dakikada bir kalp elektrosu çektik. Yeniden hayata döndürmek için yarım saat daha uğraştık, ama maalesef kaybettik. Çok üzüldüm. Çok gençti."