3 yaşında düşmeye başladı, gerçek çok başka çıktı! 'Dört dörtlük mücadelenin ürünü'
Hastalık belirtilerini göstermeye başladığında daha 3 yaşındaydı. Bahçede oynarken birden düştü ve bacağında büyük bir acı hissetti. Anne ve babası, Harun’un bacağını sallanır vaziyette görünce çıkmış olabileceği düşüncesiyle onu Gülnar’daki meşhur çıkıkçıya götürdü. Ancak bacağın çıkık değil de kırık olduğunun anlaşılması üzerine ameliyatla platin takıldı. Ailesi, oğullarının birkaç ayın sonunda iyileşip yine koşup oynayacağını düşünüyordu ancak gerçek çok başkaydı.
Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Harun Tınas, 1992 yılında Mersin’in Aydıncık ilçesinde doğdu. Annesi ev hanımı, babası Devlet Su İşleri’nde çalışan Harun’un iki kız kardeşi vardı. Harun, evin ilk göz ağrısıydı. Doğumuyla birlikte anne ve babasının mutluluğu ikiye katlanmıştı. Ancak ne yazık ki bu mutluluk sadece üç yıl sürebildi. Sonrasında Harun ve ailesini çok zor günler bekliyordu. İşte Harun Tınas'ın başına gelenler.
"Hastalık belirtilerini göstermeye başladığında daha 3 yaşındaydım. Bahçede oynarken birden düştüm. Bacağım çok acıyordu ve çığlık atarcasına ağlamaya başladım. Ailem bacağımı sallanır vaziyette görünce çıkmış olabileceği şüphesiyle beni Gülnar’daki meşhur çıkıkçıya götürdü. Çıkıkçının, bacağımın çıkık değil de kırık olduğunu söylemesi üzerine hastanede ameliyatla bacağıma platin takıldı. Birkaç ayın sonunda iyileştim ve platin alındı ancak sürekli düşüyordum. Tutunmadan merdivenleri çıkamıyor, ayrıca koşamıyordum. Ailem bu halimden şüphelenince beni Mersin’deki bir çocuk doktoruna götürdü. Doktor, 'Ben bu çocukta bir kas hastalığından şüpheleniyorum ama tam teşhis konulması için ya Adana ya da Ankara'daki Hacettepe Üniversitesi’ne gitmeniz gerekiyor' dedi. Ailem Ankara'da karar kıldı ve babamla ikimiz Ankara'ya gittik. Soğuk ve gri hava, o an hissettiklerimle birebir örtüşüyordu. Nihayetinde bacağımdan bir doku örneği alınarak biyopsiye gönderildi."
HAYATININ BAHARINDA ARTIK YÜRÜYEMİYORDU
5 yaşına girmesine birkaç gün kala Harun’a Duchenne Musküler Distrofi (DMD) teşhisi kondu. DMD, çocuklarda 3 ila 5 yaşları arasında ortaya çıkan, ilerleyici kas yıkımı ve zayıflığına neden olan genetik bir hastalık. Harun, hastalığın ilk yıllarında düşe kalka yürüyor hatta okula bile gidebiliyordu. Ancak 10 yaşına geldiğinde artık yürüyemez hale geldi. Eğitimine devam edebilmesi için annesi ehliyet aldı. Harun’u arabayla okulun yakınına kadar getiriyor sonrasında sırtına alıp sırasına kadar götürüyordu. Lise ikinin ikinci dönemine kadar Harun okula gitti. Ancak gün geçtikçe sağlık sorunları arttı. Bu nedenle lise 2’nci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı.
'EĞRİ BEDENİMDEN UTANIYORDUM'
Harun Tınas'ın hastalığı katlanarak artıyordu. 13 yaşında geldiğinde kemikleri eğilmiş, kollarında güç kalmamıştı.16 yaşında ise hastalık belirtileri ayyuka çıkmıştı. Nefes almakta bile zorlanıyordu. 18 yaşında ise hem solunum cihazına bağlandı hem de yatağa bağımlı hale geldi. Hastalığı nedeniyle yaşamı günden güne zorlaşan Harun için asıl mücadele o zaman başladı. Çünkü hayatta her şeyin bir nefese bağlı olduğunu tam da o zaman anladı. Nefes, onun için özgürlüğün simgesiydi. Yaşayacağı elektrik kesintileri, cihaz arızaları yaşamının önüne set çekecekti. Ancak bunların arasında en zoru yaşadığı tıkanma problemiydi.
"Hayat bana hiç iyi şeyler yaşatmadı. Dallarımı her daim fırtınalar kırdı. Ben hayattan açık renkler isterken, bana her daim koyu renkler verdi. Ben hep koyu zamanların seferisi oldum. Kışları hiç sevmezdim, hep zemheri kışları yaşadım. Özlem duyar oldum ben çocukluk çağlarıma. Özlem tanem olsa da çocukluğum, biliyorum. Bir zamanlar hayata çok küsmüştüm. Utanıyordum eğri bedenimden. Hayatı hep 'Neden benim başıma geldi?' deyip sorguluyordum Hep içime ağlardım. Kimse beni anlamazdı. Şimdi herkes anlıyor. Çünkü tüm dertlerimi yazdım."
Harun Tınas belki okulu bırakmak zorunda kalsa da edebiyattan ve kitaplarından hiç vazgeçmedi. Bir taraftan aralıksız kitap okuyor diğer taraftan ise hayatı sorguluyordu. Bu sırada kendisi gibi DMD kas hastası olan yazar Niyazi Yangın onun için iyi bir örnek oldu. Yazarlığa ilk olarak 25 yaşında şiir yazarak başlayan Harun Tınas, 2018 yılına gelindiğinde ‘Sessiz Çığlığım’ adlı ilk kitabını yayınladı. Harun, konuşamadığı için sessiz çığlığını dile getiremiyordu ancak kelime kelime yazabiliyordu.
'HER PES EDECEĞİM NOKTADA ATATÜRK'Ü HATIRLADIM'
İlk kitabıyla birlikte önemli bir başarıya imza atan Harun Tınas, sonrasında zorlu geçen yıllarını anlattığı ‘Ben de Varım’ adlı kitabını yazmaya başladı. Aslında zorlu bir ömrü yazmak onun için hiç kolay değildi. Çünkü her şeyi hatırlamak ve aynı şeyi tekrar yaşadığını hissetmek insanı çok yaralayan bir durumdu. Ancak her zorlukta kapılar yeni bir umuda açılıyordu. Harun, bunu yaşayarak öğrenmiş ve yazdığı kitapla da bunu kitlelere aktarmıştı.
"Her pes edeceğim noktada Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nı aklıma getirdim ve 2020’de var olma mücadelemi anlattığım ‘Ben de Varım’ adlı ikinci kitabımı çıkardım. Kitap yazarken şiir yazmaya da devam ettim ve 2021’de ‘Koyu Zaman Seferisi’ adlı üçüncü kitabımı okuyucularla buluşturdum. Kendimce büyük bir başarı elde ettiğimi düşündüm ve deneme türündeki ‘Mucizevi Gerçeklik’ adlı dördüncü kitabımı yazdım."
'KİTAPLARIM DÖRT DÖRTLÜK BİR MÜCADELENİN ÜRÜNÜ'
Harun Tınas, engelli yaşamına rağmen kitap yazmayı nasıl başarıyordu? Şu an yatalak bir hasta olduğunu ve yastıklarla desteklenerek az da olsa oturabildiğini söyleyen Tınas, bunu şöyle anlattı:
"Yatar bir pozisyonda sağ elimin çok hafif hareket eden baş, işaret ve orta parmaklarıyla sadece mouse ile optik klavyeden yardım alarak bilgisayarda zorlu bir süreçten geçerek kitaplarımı yazdım. Bu kitaplar dört dörtlük bir mücadelenin ürünü. Okuyanlar kitapları benim yazmama çok şaşırıyor. Yaptıklarıma mucize gözüyle bakıyorlar."
Genetik temelli bir kas hastalığı olan Duchenne Musküler Distrofi’nin önüne geçilebileceğine dikkat çeken Harun Tınas, bunun için evlenecek çiftlere ücretsiz olarak DMD kas hastalığı taşıyıcısı olup olmadıkları testinin yapılmasının yeterli olduğunu söyledi.
'KÜÇÜK SORUNLARI DERT SANIYORLAR'
"İnsanlar derdin büyüğünü görmeden küçük sorunları dert sanarlarmış" diyen Harun Tınas, "Son 8 aydır boğazımdaki tıkanma biraz daha arttı. Yemek yemekte zorlanmaya başladım ve sürekli mama içiyorum. Bu süreçte ailem özellikle annem en büyük destekçim. 12 buçuk yıldır solunum cihazına bağlı olarak yaşıyorum. En fazla iki saat akülü tekerlekli sandalyemde yastık desteğiyle zor olsa da oturabiliyorum. Anladım ki yaşamak zor gidilen bir yolmuş" ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
'Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: milliyetplus@milliyet.com.tr