2 yıl boyunca takan kimse ölmedi! İlk ceza tam da bugün İstanbul'da kesilmiş
38 yıl önce bugün hayat kurtaran karar, Türkiye’de de uygulanmaya başlanmıştı. Başlarda bütün firmaların reddettiği fedakâr bir Volvo mühendisinin keşfi, yüz binlerce kişiyi ölümün kıyısından çevirdi. Öyle ki trafik kazalarındaki olası ölüm oranını yüzde 40 azalttı.
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Bağlı olmadığında hayatla bağın kopabileceği birkaç şey söyleyin desek, pek çok kişi oksijen tüplerini ya da yaşamını makinelere bağlı sürdüren kişileri aklına getirir. Ancak bunlardan çok daha ötede emniyet kemeri her gün milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor. Bağlı olmadığı durumlarda yolcuların ölümcül kazalardan sağ kurtulma şansını yüzde 40 artırıyor. ABD’de emniyet kemerinin önemli olduğunun yeni anlaşıldığı yıllar olan, 1971 ve 1972’de yapılan bir araştırmaya göre ‘iki noktalı’ emniyet kemeri takan yolcuların, takmayan yolculara oranla yüzde 73 daha düşük ölüm oranına, yüzde 53 daha düşük ciddi yaralanma oranına ve yüzde 38 daha düşük yaralanma oranına sahip olduğu sonucuna varıldı. Daha da şaşırtıcı olansa, günümüzde ‘üç noktalı’ emniyet kemeri kullanan yolculardan hiçbiri o 2 yıl içerisinde ölmemişti. Yani bu kemer gerçekten de hayat kurtarıyordu. Ancak en az kaza ve ölüm oranına sahip ulaşım yolu olan havacılıkta olduğu gibi sadece iniş ve kalkış anında değil, devamlı takılı kalması gerekiyordu. Başlarda iki noktalı olarak arabalarda yerini alan, daha sonra İsveç çeliğinin sağlamlık sırrını arabalarla buluşturan Volvo’nun sürücülere kazandırdığı 3 noktalı emniyet kemerinin keşfedildiği günden bugüne serüveni!
İKİ NOKTADAN NASIL ÜÇ NOKTAYA DÖNÜŞTÜ?
Emniyet kemeri başlarda iki noktalı sistemle sürücülerin yaşamla ölüm arasına ince bir çizgi çekiyordu. İki noktalı sistemde bir noktadan kemerin kayışı çıkıyor, ikinci noktada ise kemer tokasıyla buluşuyordu. Bu kemerler sürücüleri korusa da bazen bel ve boyun yaralanmalarının önüne geçemiyordu. Bu da ani fren anında sürücünün öne doğru savrulmasına neden oluyordu. 1900’lerde ilk emniyet kemerlerinin kullanımı söz konusuyken 1959’da hayat kurtaran yeni ve üç noktalı emniyet kemeri sistemi hayata geçirildi. Üstelik kemerin patentini alan İsveç merkezli Volvo'nun mühendisi Nils Bohlin'in ‘açık patent’ alması diğer araba üreticilerinin de üç noktalı kemeri kullanmasına izin veriyordu. Yani başlangıçta fedakâr ve insan canlısı bir mühendis tüm firmaların reddettiği buluşunu, cömertçe herkesle paylaşmış ve milyonlarca kişinin hayatını kurtarmıştı.
Üç noktalı emniyet kemerinde, kemerin kayışı iki farklı noktadan çıkarak tek bir tokada buluşuyordu. Böylece iki noktalı kemerlerde yaşanan savrulmanın önüne geçiliyordu. Özellikle hayati organların bulunduğu boyun ve göğüs kafesinin olası savrulmada zarar görmesi engelleniyordu. Bu tasarım, kullanıcılara maksimum koruma sağlamak için kucak ve vücut kemerinin birleşiminden oluşturuldu. Kemerin tasarımı sayesinde kemerin pozisyonu bozulmadan sabit kalıyor ve şiddetli kazalarda bile etkili bir şekilde kişiyi koruyordu. Volvo, emniyet kemerinin son 40 yılda bir milyondan fazla hayat kurtardığını tahmin ediyordu. Resmi kayıtlara göre ise 1975'ten 2017'ye kadarki 42 yılda, emniyet kemeri sayesinde 374.196 hayat kurtarıldı. Buluşu 1800'lü yıllara dayansa da Nils Bohlin, bugün hâlâ kullanılan emniyet kemeri türü olan üç noktalı kemeri keşfederek, bu güvenlik aparatındaki en önemli değişikliği yaparak tarihe geçti. Yaptığı buluşla Volvo’nun ilk baş güvenlik mühendisi unvanını alan Nils Bohlin’in 17 Temmuz 1920’de başlayan yaşam serüveni 21 Eylül 2002’de 82 yaşında sona erdi.
TÜRKİYE’NİN İLK EMNİYET KEMERİ CEZASI
Bundan tam 38 yıl önce 18 Haziran 1986’da, gazeteler resmi bir kararın ilk sonuçlarını manşetlerine taşımıştı bile. Türkiye’de önde oturan yolcular için seyir halinde emniyet kemeri takmak zorunlu hale getirildi. Artık ön koltukta 10 yaşından küçük çocuk oturamıyor, şoför ve yolcu da üç noktalı emniyet kemerini takıyordu. Emniyet ekipleri yollarda kuralların uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmeye, kararın alındığı gün başlamıştı. İstanbul Bölge Trafik Şubesi Müdürlüğü’nün yaptığı denetimler E-5 karayolu üzerinde devam ediyordu. Pek çok sürücünün emniyet kemeri takmadığı tespit edilmiş ve emniyet kemeri takmadan trafiğe çıkanlara bin 500’er lira para cezası kesilmişti. Ceza tutarı İç İşleri Bakanı tarafından 2 bin lira olarak açıklansa da bin 500 lira olarak uygulanıyordu. ‘Aracımda emniyet kemeri sistemi yok’ diyen sürücüler için de aynı ceza geçerliydi. Denetimler oldukça sıkı, vatandaşın can güvenliği son derece önemliydi. Bu nedenle zaman içinde denetimler ve kurallar daha da sıkılaştırıldı.
1995 yılında, karayolu Trafik Yasası en az 1,50 metre boyunda olan her yolcunun arka koltukta otursa bile emniyet kemeri takma zorunluluğunu yürürlüğe koydu. Artık arka koltukta oturan yolcular emniyet kemeri takmadığında da ceza yazılıyordu. 1 Ocak 1995 tarihinden sonra ise satılan tüm yeni araçların arka emniyet kemerleri olması zorunlu hale getirildi. Artık ön ya da arka koltukta oturmanın bir farkı yoktu. Tüm yolcular için eşit şekilde emniyet kemeri takma zorunluluğu vardı. Takvimler 2002’yi gösterdiğinde, trafik polisleri 1 hafta içinde toplamda 587 yolcuya emniyet kemeri takmadığı gerekçesiyle ceza yazdı. 7 yıl sonra, 1 Nisan 2009’da “Arka sıradaki cam kenarında bulunan koltuklar üç noktalı bir kemere sahip olmalıdır, orta koltuklar ise en azından bir buçuk kemer ile donatılmalıdır” kararı alındı.
Emniyet kemerinin doğuşu ve Türkiye’de zorunlu hale gelişi 50 yıldan fazla sürmüş olsa da bugün pek çok kazada ağır yaralanmaların ve ölümlerin emniyet kemeri sayesinde önüne geçiliyor. Otobüs, minibüs, tren, sivil araç ya da taksi fark etmeksizin tüm yolcuların emniyet kemeri takması hayati bir noktada yer alıyor. Trafikte bugünden yarına yol alırken, emniyeti elden bırakmamak şart.