Abdullah Karakuş

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile dün kahvaltıda buluştuk. Hem sokak köpeklerine yönelik yapılması gerekenleri hem de yeni anayasa görüşmelerini konuştuk. Kurtulmuş sokak köpekleri konusunda “Artık ihmal edilecek bir noktada değiliz. Görüntüleri görüyorsunuz. Vatandaşlarımıza zarar verecek durum olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Süratle Meclis’in bu konuda kararını vermesi ve uygulamanın eksiksiz yürütülmesi lazım” diyor. 

Zor ve hassas bir konu olduğunu belirten Kurtulmuş şunları söylüyor: 

“Meclis’te yeni bir tartışma konusu da o olacak. Hem hayvan haklarını hem yaşama haklarını dikkate alarak. Ama vatandaşlarımıza zarar verecek durum olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Konuyla ilgili merkezi yönetimlerin ve yerel yönetimlerin çok yakın bir iş birliği içerisinde çalışması gerekiyor. Bu anlamda geç kalmış bir çalışmadır. 4 milyondan fazla sokak hayvanından bahsediliyor. Gerçek rakam bunun daha da üstündedir. Rakam bu kadar yüksek olunca bununla mücadeledeki hem insan kaynağının hem

Müfredat tartışmaları sürerken Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile özel hayatında neler yaptığını, çocuklarını ve hobilerini konuştuk. Bakan Tekin türkü hastasıymış ama melodiden çok sözlerine önem veriyormuş. Türkü sözlerinin analizine yönelik kitap bile hazırlamış. Fanatik futbol taraftarı da olduğunu belirten Bakan Tekin fırsat buldukça dizi ve film seyrettiğini vurguladı.

Bakan Tekin, Milliyet’in soruları üzerine kendini şöyle anlattı:

■ İŞÇİ ÇOCUĞUYUM:

(Özel hayatınız pek bilinmiyor, kendinizi anlatır mısınız?) İşçi çocuğuyum. İlk, orta ve liseyi Rize’de okudum. Babam Çaykur’da işçiydi. Dört kardeşiz. 1994 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirince kamu yönetimi, siyaset bilimi asistanı oldum. Türk demokrasi tarihi, Osmanlı modernleşmesi, anayasalar, insan hakları gibi konularda çalıştım. 2006 yılında doçent oldum. Türk siyasal alanı doçenti. Sivas ve Tokat’tan sonra Polis Akademisi’ne geldim. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda

O, 33 yıllık karayolcu. Sınavla girdiği karayollarında genel müdürlüğe kadar yükseldi. Beş yıl da Karayolları Genel Müdürü olarak çalıştı. Binlerce km yol, dev tüneller, köprüler başta olmak üzere dev projelerde hep sahada oldu. Ulaşımda tarihi hizmetlerde bulundu, hâlâ da bulunuyor. Ama onun bir hayali daha vardı; kitap, kütüphane. Onu da Ulaştırma Bakanı olunca gerçekleştirdi Abdulkadir Uraloğlu.

Bakan Uraloğlu, karayollarında muhafaza edilen kurum arşivinin yanı sıra çeşitli inşaat firmalarının ve karayolu çalışanlarının kitap, belge ve çeşitli doküman bağışlarıyla 14 binden fazla kaynağın yer aldığı Karayolları 100. Yıl Kütüphanesi’ni açtı. Kütüphane, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün (Boğaziçi Köprüsü) elle çizilen planı da dahil olmak üzere birçok tarihi belgeyi de okuyucularına açıyor.

Bu hafta başı bir kütüphane açılışına davetliydim. Bu kütüphane yılların

■ 1. Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkılmış. Mondros Mütarekesi imzalanmış. Yunanlılar 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkmış. Anadolu’yu paylaşma planları hayata geçirilmeye başlanıyor.

■ Mustafa Kemal Atatürk, Mondros Mütarekesi sonrası İstanbul’a gelen itilaf devletlerinin donanmalarına yönelik “geldikleri gibi giderler” diyor.

■ 19 Mayıs 1919. Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüm noktalarından biri. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a giderek Kurtuluş Savaşı’nı Anadolu’da başlattığı tarih. Bağımsızlık ateşinin ilk kıvılcımı.

■ Samsun’dan Amasya Tamimi, Sivas ve Erzurum kongreleri için Anadolu turu. Milli mücadele yolunda önemli adımlar. Direnişin merkezi Anadolu. “Ya istiklal ya ölüm” sesleri büyüdükçe büyüdü.

■  “Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir. Manda ve himaye kabul

Geçmişte bir dönem bürokratik oligarşi vardı. Daha sonra bu bürokratik vesayete çevrilmeye çalışıldı.

Oyun içinde oyunlar oynandı. Hukuk dışı demokrasi dışı eylemler yapılmaya çalışıldı.

Son gelişmeler de ‘bürokratik vesayet tekrar mı canlandırılmaya çalışılıyor?’ sorularını akla getirmeye başladı. Gizli tanıklar, zorla ifade almalar, ‘şunu söyle bunu söyle ifadende’ vurguları...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyeceğiz’ dedi.

‘Kuklayı da kuklayıcıyı da ve oyunun kimin yazdığını çok iyi biliyoruz’ vurgusu yaptı.

Demek ki yine bir şeyler oluyor. Tuzaklar kurulmaya çalışılıyor.

FETÖ benzeri örgütler canlandırılmaya mı çalışılıyor?

Türkiye içinde huzursuzluk çıkarılarak demokrasi ve Anadolu mu hedef alınmaya çalışılıyor?

Gündemlerden biri de eğitim. Yeni müfredat tartışmaları, öğretmenlere yönelik şiddet, öğretmen atamaları...

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile geçen günlerde Diyarbakır’daydım.

Bakan Tekin 2 gün kaldığı Diyarbakır’da her anını öğretmenler ve öğrencilerle geçirdi.

Öğretmenler her konuda soru sordu Bakan Tekin’e. Şiddet, atama, özel okullardaki ücret düşüklüğü, öğretmenlere yönelik iyileştirmeler...

En çok gelen sorulardan biri olan öğretmene şiddet ile ilgili Bakan Tekin öğretmenlerden okullarında birlik ve beraberlik içinde olmalarını istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı ve bakan olarak üzerine düşeni yapacaklarını, cezaların artırılması gibi caydırıcı önlemlerin artırılmasına çalışacaklarını dile getiren Bakan Tekin, öğretmenlere de şu uyarıyı yaptı:

“Sizlere de okullarda görevler düşüyor. Bu konuda mesleki dayanışmanızı artırın. Önlemeye yönelik birlikte olun. Hep beraber birbirimize sahip çıkalım. Okullarınızda birbirinizle kenetlenin. Mesleğin onuru, itibari için

Diyarbakır- Terörün bitirilmesi. Kentsel dönüşüm. Otellerin ve kafelerin çoğalması. Turizm ve ekonominin artması...

3 yıl sonra geldiğim kadim şehir Diyarbakır yeni bir hikâye çıkarıyor böylece size: Sokaklarında dolaşmakta korktuğumuz Sur ilçesi şimdi dünyanın her yerinden gelen misafirleri ağırlıyor. 7-8 bin yıllık geçmişi olan ve dar sokakların olduğu Sur ilçesi rengarenk ve cıvıl cıvıl şimdi. Ve dolaşırken ‘burası Diyarbakır mı?’ dedirtiyor.

Diyarbakır’daki değişimi daha uçaktan iner inmez havaalanında fark ediyorsunuz. Yeni büyük bir havaalanı yapılmış.

Dicle Nehri’nin kıyısındaki kent, bereketli topraklarıyla da binlerce yıldır önemli ev sahipliği yaptığı pek çok medeniyetin izlerini taşıyor.

Şehre girerken yolların genişlediğini, yeşil alanların arttığını ve çok katlı modern yapıların çoğaldığını görüyorsunuz. Belki de bu şehire 3-4 katı geçmeyen, yöresel binalar yapılsa daha iyi olur diyorsunuz kendi kendinize.

Sur cıvıl cıvıl

İlk olarak 20 yıl önce gelmiştim Diyarbakır’a. En çok gidilen yerlerin baş

Milli Eğitim Bakanı Tekin “Bilgiye ulaşmanın kolay olduğu dönemde biz hâlâ bilgi yüklemeye devam edersek çağdaş ülkelerden kopmuş oluruz. Onlar müfredatı hafifletmişler. Öğrencinin yükünü azaltmışlar. Biz de aynısını yapmak istiyoruz, yükü hafifletmek istiyoruz” dedi

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile 2 gün Diyarbakır’daydım. Bakan Tekin Diyarbakır’da öğrencilerle, öğretmenlerle, okul yönetimleriyle buluştu. Ayrıca ayda bir yapılan, Türkiye’nin her yerinden gelen öğretmenlerle bir araya geldi.

Kendisine mesaj atan öğrencinin sınıfına gitti, öğrencilerle oyunlar oynadı. Mail atarak evine davet eden öğretmen çiftin evine giderek çayını içti.

Müfredat değişikliğinin yanı sıra atama başta olmak üzere öğretmenlerin ve öğrencilerin sorunlarını “açık açık söyleyin, korkmayın” diyerek dinledi.

Ben Bakan Tekin’i “açık ve şeffaf” gördüm. Öneri getiren, eksikleri anlatan öğretmenlerin sözlerini tek tek dinledi, not aldı, genel