Osmanlı’da kölelik

2 Haziran 2024

Osmanlı’da kölelik yasal bir temeli ve belirlenmiş şartları olan meşru bir ticari faaliyetti. İlk sabit köle pazarı Bursa’da kurulmuştu. Köle ticaretinin ciddi bir düzenle yapılmaya başlanması İstanbul’un fethinden sonra oldu.

Köleliğin insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi var. Anadolu’da Asur dönemi ticaret merkezleri olan Karumlarda köle ticareti yapıldığı biliniyor. Savaşlarla ele geçirilen yerlerdeki insanların köleleştirilmesi, korsanların baskınlarla esir aldığı kişileri köle pazarlarında satması ve borç köleliği gibi farklı yollarla kölelik binlerce yıl boyunca yaşatıldı. Doğudan batıya antik dönem imparatorluklarında kölelik kurumsal bir yapı kazandı. Amerika kıtasının keşfi ise vahşi Batı Atlantik köle ticaretini tetikledi ve milyonlarca Afrikalı insanın hayatını yitirmesine, düzenlerinin değişmesine neden oldu. Kuşkusuz kölelik Orta çağ ve Yakınçağ Hristiyan tarihi ile sınırlı değildi. Abbasiler döneminde Basra dolaylarında yaşanan Zenc İsyanı’nda yaklaşık beş yüz bin köle öldürülmüş ve isyan

Yazının Devamı

Selçuklu’dan Osmanlı’ya... İran

26 Mayıs 2024

İran, Orta Asya’dan çıkan Türk kavimlerinin batıya doğru olan yolculuğunda önemli bir geçiş rotası, bazen de kalıcı duraklardan biri oldu tarih boyunca

İran Türkiye ilişkileri kuşkusuz oldukça kadim bir geçmişe sahip. Bu köklü geçmişe baktığımızda İran’daki Türk kültür izlerini gördüğümüz kadar, Türk kültürünü derinden etkileyen İran Fars medeniyetinin de izlerini görürüz. Farsça ve Türkçe birbirlerinden çok sayıda kelime alan, birbirlerinin edebiyat ve şiirini etkileyen iki güçlü dil olarak çıkar karşımıza. Öte yandan İran, Orta Asya’dan çıkan Türk kavimlerinin batıya doğru olan yolculuğunda önemli bir geçiş rotası, bazen de kalıcı duraklardan biri oldu tarih boyunca. Dolayısıyla da uzun yüzyıllar boyunca Türk hanedanlarının hâkimiyeti altında yaşayan oldukça geniş bir coğrafya İran. İran’da yerleşik yaşama geçen Türkler özellikle İslam’a geçiş ve İslam içerisinde bir medeniyet oluşturma

Yazının Devamı

Milli Mücadele’nin dönüm noktası: 19 Mayıs 1919

19 Mayıs 2024

Mustafa Kemal Paşa’nın, 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile Samsun’a ulaşması Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı oldu. Bir hafta kadar Samsun’da kalan ve oradaki Rum çeteleri ile mücadele eden milli yapıları düzenleyen Mustafa Kemal ardından Havza’ya ve sonrasında da Amasya’ya geçti...

1.Dünya Savaşı’nın yol açtığı dönem şartları çok zorlayıcıydı. Anadolu halkı yıllardır süren savaş sonucu perişan hale düşmüş ve yaşanan siyasi krizlerin de beraberinde devlet çöküşün eşiğine gelmişti. Tüm bu zorluklar karşısında Talât Paşa yerine atanmış yeni sadrazam Ahmet Tevfik Paşa, Sultan Vahdettin’in amacı olan yeni bir hükümet kurmayı başaramamıştı. Durum vahimdi ve herkes tedirgindi. Ülkenin kaderi ise belirsizdi. Tam o sıralarda Halep güneyinde 7. Ordu komutanı olarak görev yapan Mirliva Mustafa Kemal Paşa’dan Padişah’a bir mektup iletildi. Mektupta yeni hükümet kurma konusunda Tevfik Paşa’nın yetersiz olduğu, onun yerine Ahmet İzzet Paşa’nın daha iyi bir seçenek

Yazının Devamı

Cumhuriyet kurulurken Türk-Yunan ilişkileri

12 Mayıs 2024

Atatürk ve Venizelos, Türkiye ve Yunanistan arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin mimarı olarak tarihe geçti. Her iki lider de ulusal çıkarlarını korurken, aynı zamanda barış ve istikrar için cesur adımlar attı

Türk Yunan ilişkileri her zaman inişli çıkışlı olageldi. Kimi zaman ilişkilerde bahar esintileri eserken, kimi zaman ise fırtınalar koptu, Ege semalarında it dalaşları yaşanageldi. Fakat halklar çok büyük oranda birbiriyle iyi geçindi. Ege’nin iki yakasında ortak ezgiler, yemekler, kelimeler ile halkların benzerliği ve yakınlığı arttı. Fransız Devrimi sonrası artan milliyetçilik akımlarının en ağır sonuçlarından birini de kuşkusuz Osmanlı Devleti yaşamıştı. Yunanistan bir dizi isyanlar sonrası Balkan coğrafyasında Osmanlıdan kopan ilk halklardan biri oldu. 1918 ve 1920 yıllarında iki kere işgal edilen Osmanlı Devleti başkenti İstanbul’a İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin yanı sıra son kertede Yunan askerleri de gelmişti. Bunun öncesinde Sultan II.Abdülhamid döneminde meşhur Türk Yunan harbi yaşanmıştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden

Yazının Devamı

Osmanlı’da 1 Mayıs

5 Mayıs 2024

Osmanlı’da batılılaşma hareketi işçi ve emekçi sınıflara da yansıdı. İlk 1 Mayıs kutlaması 1905 yılında İzmir’de yapıldı. 1912 yılında da İstanbul işçi yürüyüşüne sahne oldu. 1 Mayıs, Cumhuriyet döneminde de sıkıntılı bir süreçle kutlandı.

Sultan III. Selim’den itibaren giderek artan Osmanlı’da batılılaşma hareketi hem devlet kurumlarını hem de toplumu dönüştüren bir gerçekti. Giyim kuşamdan yeme içmeye, hukuk sisteminden toplumun farklı kesimlerinin statülerine kadar uzanan bu değişim ve hak arama kuşkusuz işçi ve emekçi sınıflara da yansıdı. Osmanlı dönemi işçi ve emekçi sınıfların hak arama girişimlerinde ise dünyada dalga dalga yayılan 1 Mayıs kutlamaları önemli bir milat oldu. 1 Mayıs kutlamalarının Osmanlı’da gelmeden önceki hikayesi ise ABD, Chicago’ya dayanıyor.  

Endüstri çağı ile kent çeperlerinde oluşan işçi sınıfının etrafında konut, ulaşım, beslenme, eğitim gibi temel başlıklar oluşmuş ve bu başlıkların bir düzene oturtulması kaçınılmaz olmuştu. Kentlerde

Yazının Devamı

YARIM KALAN BİR OSMANLI PROJESİ: HİCAZ DEMİRYOLU

28 Nisan 2024

Sultan II. Abdülhamid’in emriyle Şam’dan başlayıp Mekke’ye uzanacak bir demiryolu inşaatı 1900 yılında başladı. İstanbul’dan Şam’a ve oradan da Medine ile Mekke’ye kadar uzanacak tren hattının bölge için tekrar canlandırılmaya ihtiyacı var...

Osmanlı Devleti dünyada yeni gelişen demiryolu ile nakliye konusunda oldukça duyarlı davranmış ve 1856 yılında İzmir-Aydın demiryolu hattının yapımı ile bu konuda önemli bir adım atmıştı. Demiryolu taşımacılığında sürekli atılımlar yapan Osmanlı Devleti 1900 yılı mayıs ayı başında Şam’dan başlayıp Mekke’ye uzanacak bir demiryolu inşaatının başlaması için Sultan II. Abdülhamid’in emriyle faaliyete geçti ve eylül ayında başlandı.

Projenin birçok hedefi

Kuşkusuz bu hattın hac yolunu kolaylaştırmanın ötesinde başka uzun vadeli hedefleri de vardı. Petrol kaynaklarını kontrol altına alıp hızlı erişim, Kızıldeniz’de bulunan liman şehirleri ile bağlantının sağlanması ve İstanbul ile ilişkisinin daha verimli olması hedefleniyordu. Kısacası Hicaz Demiryolu’nun yapılmak istenmesinin temel sebebinin merkezi idarenin

Yazının Devamı

Bir İstanbul zanaati: Süleymaniye bronzları

21 Nisan 2024

Süleymaniye döküm atölyelerinde tas, tabak, ibrik, mangal, havan, şamdan gibi ağırlıklı olarak pirinçten döküm tekniği ile üretilen eşyalar tamamen semt ismiyle özgünleşmiş. Bu eserlerin sadece İstanbul’a ait olması bu malzemeleri daha da anlamlı kılıyor.

İstanbul’un siluetini belirleyen en karakteristik anıtsal yapılardan birisi de kuşkusuz Süleymaniye Camii. Mimar Sinan’ın ve banisi Kanuni Sultan Süleyman’ın bu muhteşem eseri aslında büyük ve kapsamlı bir imaret. Darüşşifadan kütüphaneye, medreselerden hanlara uzanan bu büyük imaretin yapım aşamaları oldukça ilginçtir. Bu detaylardan birisi de Mimar Sinan tarafından Kayseri’den getirilen bakır ustalarıydı. Caminin inşasının tamamlanmasının ardından imaret civarında kalıp bakırcılığı devam ettirmek isteyen ustalara izin verilmiş. Buraya yerleşen ustalar bakır ürünlerin yanı sıra bronz eşyalar da üretmiş zamanla İstanbul’un en önemli zanaatlerinden olan Süleymaniye bronzları ortaya çıkmış.

Süleymaniye işi

Süleymaniye semt ismiyle

Yazının Devamı

Prof. Şerif nasıl ‘Sherif’e dönüştü?

14 Nisan 2024

Film gibi bir hayat. Sosyal psikolojinin kurucularından, literatüre adıyla giren deneyi olan; Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pennsylvania ve Columbia üniversitelerinde bulunan bir bilim insanını nasıl küstürüp kaçırdık?

1906 yılında İzmir, Ödemiş’te zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1919 yılında, 13 yaşındayken İzmir’i işgal eden Yunan ordusundan bir asker yanındaki kişiyi öldürdükten sonra süngüsünü ona doğrultur. Fakat muhtemelen yaşı küçük olduğu için öldürmekten vazgeçer. Ölümler, işgal, savaşlar, esaret, kurtuluşla geçen ilginç bir çocukluğu olur. Belki de insanların toplu halde sergiledikleri uç davranışları ileride incelemesi için gerekli olan deneyimin en büyüğünü farkında olmadan bu yıllarda edinir. Hristiyan misyoner bir tarikata ait İzmir Amerikan Koleji’ni bitirir. Yıllar sonra Boston’da bu tarikatın üyeleriyle tanışır. Kendileri fakirlik içinde yaşarken bu okulları ayakta tutmak için nasıl fedakârlıklar yaptıklarına

Yazının Devamı