Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YÖK’ün yeni patronu Saraç, YÖK’e çekidüzen vermek için nereye el atsa, elinde kalıyor.
Deneme yanılma yöntemiyle öğrenme şekli ve bir parmak bal politikası, çok gerilerde kaldı sanıyorduk ama görünen o ki hâlâ değişen bir şey yok!..
Bir YÖK düşünün ki kontenjan ve tercih sayısına bir türlü karar veremiyor.
Bir YÖK başkanı geliyor, kontenjanları üniversitelere bile hiç sormadan yüzde 20 artırdım diyor. Sonra bir başkası geliyor, böyle rezalet olmaz deyip, pek çok fakülteyi kapatıp, kontenjanları da indirebildiği kadar indiriyor!
Tercih sayısı konusunda yaşananlar ise tam bir komedi.
Bir ara 18’di, sonra 24’e çıkarıldı. Son yıllarda da 30’du.
Ve her sayı artırımında, daha fazla özgürlük denildi.
Şimdi tekrar 24’e indirildi!..
Öğrenci kalitesini yükseltmek için alınan kararlar ise YÖK’ü daha iyi anlamanıza olanak sağlayabilir.
Onlara göre tıp, hukuk, mühendislik, mimarlık önemli ama öğretmenlik önemsiz ki hâlâ eğitim fakültelerine baraj getirilmedi.
Daha da önemlisi, stratejik öneme sahip denilerek ilk kez uygulamaya konulan YÖK bursları da, yine öğretmenlere ve bilim alanlarına yönelik değil!
Peki, kabahat YÖK’te mi yoksa MEB ve TÜBİTAK’ta mı?
YÖK bursları!
YÖK Başkanı Saraç, YÖK olarak, önemli gördükleri (!) bazı alanlarda, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak yeni bir burs programı hazırladıklarını da duyurdu.
Saraç, adını “YÖK bursu” olarak belirledikleri bu programa ilişkin şu bilgileri verdi.
Ne olur dikkatle okuyun!
“YÖK tarihinde bir ilk olacak bu burs programı. Bu sene Yükseköğretim Kurulu olarak üniversitelerimizdeki su ürünleri, ziraat ve ormanla ilgili eğitimi gündemimize aldık. Ülkemiz ve yükseköğretim sistemimiz açısından stratejik önem taşıyan bu programlara son yıllarda azalan ilgiyi tespit ederek bunu ülkemiz için bir tehdit unsuru olarak gördük. Bu programlar aslında pek çok Avrupa ülkesinde ilgi odağı olan, iyi öğrencinin tercih ettiği programlardır. Ziraat, tarım, su ve orman, bu alanlar, ülkemizin elindeki en büyük değerleridir. İleriki yıllarda kapsamı daha da genişleyecek olan bu burs programını, amaç odaklı, yani ülkemizin bilim hayatı için öncelikli alanlarına yönelik olarak kurguluyoruz.”
Söz konusu alanlar, önemsiz mi, elbette çok önemli. Peki, aynı YÖK ve aynı bakanlık, Erzurum Ovası’nın tam göbeğine teknik üniversite kurulurken, tarım alanları yağmalanırken neredeydi?
Daha önemlisi, temel bilimler yok edilirken TÜBİTAK, öğretmenlik puanları dibe vururken MEB neredeydi?
Geleceğin mimarları olan öğretmenlerin, geleceğin güvencesi olan çocuklarımızın ve daha pek çok bölümün hiç mi önemi yoktu?..
Ha bu arada, bu bölümlere, sadece ilk 3 sırada girenlere burs verilecekmiş!
Peki o umutla, o bölümü seçen diğer öğrenciler ne olacak?
Bu bir kandırmaca değil mi?
Ve çok daha önemlisi, keşke onlara burs yerine iş sözü verilseydi!
İşte o zaman puanlar tavan yapardı!..
Şişirilmiş kontenjanlar!
Bu yılki üniversite kontenjanları, geçen yıla oranla yüzde 5’lik bir artışla 867 bine yükselmiş, oh ne güzel!
İşsiz üniversiteliler kervanına yüz binler daha katılacak!..
Bu yıl, devlet üniversitelerinin ön lisans ve lisans bölümlerine 679 bin, vakıf üniversitelerine 167 bin, KKTC üniversitelerine 18 bin, diğer ülkelerdeki üniversitelere de bin 890 öğrenci alınacakmış!
Bu arada amaç olmaktan çıkıp araç haline gelen ve öğrenci sayısı açısından dünyanın en büyük ikinci fakültesi haline gelen açık öğretime de 169 bin öğrenci yerleştirilecekmiş!
Yani nereden bakarsanız bakın, toplam kontenjan sayısı, LYS’ye giren aday sayısından daha fazla!
Yani üniversitelerimizde herkese yetecek kadar yer var!
Bu durumu, ne büyük mutluluk, işte özlemini duyduğumuz Türkiye olarak görenler olabilir!
Tabii eğer, mezunlara iş bulabilseydik!
Şu anda, işsizler sıralamasının en tepesinde, üniversite mezunlarının bulunduğunu özellikle hatırlatmak isteriz!
İşte bu yüzden, YÖK her ne kadar kontenjan artırdık ya da burs sağladık dese de bu kontenjanların çok önemli bir bölümü yine boş kalacak! Çünkü artık gençler, girecekleri bir üniversite değil, çalışacakları bir iş arıyor!..
Özetin özeti: Hemen her konuda akıl tutulması yaşanabilir ama bilimin söz konusu olduğu yerde bu mümkün olmamalı! Yoksa ona da ihanet etmiş oluruz!..