Herkes herkese bağırıyor

2 Şubat 2022

Adam adama bağırıyor! Kadın kadına bağırıyor! Kadın adama bağırıyor! Adam kadına bağırıyor! Televizyondaki gündüz programlarında herkes bağrış çağrış. İzleyelim de bir şeyler öğrenelim dediğimiz açık oturumların katılımcıları, sürekli birbirlerine bağırıp çağırıyorlar. “Ne kadar bağırırsan o kadar haklısın” kafasına teslim olmuş gibiler. Üstelik hepsi de aynı anda bağırıyorlar. Konuşulanları anlayabilene aşk olsun. Sanki kimse söyleminin içeriğine güvenmiyor ve karşısındakini desibeliyle ezmek istiyor. Zaten aslına bakarsanız kimse kimseyi de dinlemiyor...

Büyüklerin hayatında hep bir bağrış çağrış... Ve maalesef bu bağrış çağrış kâbusuna şahit olarak büyümeye çalışan çocuklar da bunun normal bir davranış biçimi olduğunu sanarak büyüyorlar. Mesela, geçen gün kürsüye çıkıp büyükleri kadar ustaca bağıran çocuğu görünce kanım dondu. Ah be evladım sen daha çok küçüksün...

***

Konuşurken bağırmak yetmezmiş gibi bir de yazarak bağıranlar, bağrışlarını

Yazının Devamı

Kimine sefa kimine cefa

26 Ocak 2022

Eskiler,  “Ayva bol olursa / kavak yaprakları tepeden dökülmeye başlarsa, ya da karıncalar toplu dolaşırsa kış soğuk geçecek ” derlermiş.

Her hafta pazara gidiyorum.

Valla bu sene ayva baya çok.  

Pek bi lezzetli.

Mutfak tezgahımın üstü micro karıncalarla doldu.

Başa çıkamadığım toplu istila söz konusu.

Kavak ağaçlarının durumu hakkında bilgim yok ama deyişlerin 3/2’sine şahit olduğuma ve son bir haftadır yapılan meteoroloji açıklamalarına ve de yurdun büyük kesimine yayılan kalın beyaz yorgana bakacak olursak, ‘bu kış çetin geçecek!’ 

Öte yandan doğalgaza, elektriğe, akaryakıta gelen zamlara bakacak olursak da, sadece çetin geçmekle kalmayıp-Allah esirgesin-ezip geçecek gibi duruyor.

Yazının Devamı

Değişen bir şey yok!

19 Ocak 2022

16 Ekim 2019 tarihli köşemde şunları yazmışım.

Gelişmiş ülkelerde, yeni konut ve yerleşim alanları imara açılmadan, mutlaka ÇED raporu (Çevresel Etki Değerlendirme) istenmekte. Gün geçtikçe artan çevre bilinci, ne acıdır ki bizde hala yok denecek kadar az. Kentsel ekosistemi ve ekolojik dokuyu korumayı bırakın, iyileştirmekle sorumlu olduğumuz eylem ve işleri bile tamamen tesadüflere bıraktık. 

Ve maalesef Bodrum bu bilinçten yoksun olarak gelişen hızlı kentleşmenin kurbanlarından.

Dere yatakları doldurularak, herhangi bir denetim gücü olmadan ve plansız olarak rasgele yapılan binalar ve yollar, yağışların aşırı yüzeysel akışa geçmesine neden oluyor. Yani bu karanlık tablo duvarımıza yeni asılmamış ve görünen o ki, bu tabloyu duvarımızdan ne zaman indirebileceğimiz de belli değil. İşin özü; bu alt yapı sorunu, yakın geçmişteki belediye yönetimlerinden kaynaklanmıyor ama mevcut duruma tuz, karabiber ektiklerini söylersek de sanırım haksızlık etmiş olmayız. Daha önce de belirttiğim gibi   sorunun temeli yıllar öncesine dayanan

Yazının Devamı

Kim daha stresli?

5 Ocak 2022

Can sıkıcı haberler dinlemekten hepimize gına geldi. Hayırlı bir habere denk gelmek, kumda iğne aramaktan çok daha zor. Günümü güllük gülistanlık kılacak, kalabalık bir haber potporisi beklediğim yok açıkçası! Ama ara sıra da olsa bir hoşluk hissi yaratacak havadisler de beklemiyor değilim. Bugün araba kullanırken radyoda gün ortası haberlerini dinliyorum.

Enflasyon, zamlar, kaza haberleri, borçlar harçlar, geçim sıkıntısı, hayvan katliamı, cinayetler... Al birini vur ötekine dedirten cinsten, envai çeşit sıkıntı barındıran, zengin bir menü. Başlangıç, arasıcaklar ve arkasından ana yemek... Hepsi aynı! Hepsi bol sıkıntı baharatına bulanmış...

Sonra birden bugüne kadar duymadığım bir sözcük ‘ürtiker’ kulağıma çalınıyor. Meğer halk arasında ‘kurdeşen’ olarak bildiğimiz hastalığın tıbbi adıymış. Vücudun herhangi bir yerinde 1-2 saat içinde oluşup kaybolan, sık ve her yaş grubunda görülebilen akut ürtikerin, yapılan araştırmalara göre son yıllarda kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık

Yazının Devamı

Heyecan senfonisi

29 Aralık 2021

Yıllar sonra yurtdışına gidiyor olmanın heyecanı kaplamıştı içimi. İstanbul Dış Hatlar Terminali’nin büyük bir kısmı kullanım dışı olmasına rağmen mevcut hareketlilik hem hoşuma gitti hem de biraz ürküttü. Tamam herkes maskeli ama kronik çekingenlik bünyeye yerleşmiş. Bu çekingenlikten şikayetçi olduğum söylenemez. Ne de olsa korunma kalkanının en önemli katmanlarından biri! Gözlerim her şeyi sanki ilk defa görüyormuşçasına fıldır fıldır. Ağzım, burnum maskeyle örtülü ama kendimi koronasız eski günlerdeki gibi hissettim. Tek derdim “Uçağın içinde onca saat güvende olacak mıyım?” sorusunun altında nefessiz kalmaktı.

Biniş anonsu yapıldığında kalbim pır pır etmeye başladı. Heyecan ve çekince beynimin içinde kol kola vermiş halay çekiyorlar. Notalar birbirine karışmış; hangi telden çaldığı belirsiz! Pilot “Heatrow Havaalanı için alçalmaya başlıyoruz” anonsunu yapar yapmaz endişe ve korku notalarını baskılayan “heyecan senfonisi” kulaklarımın pasını silmeye yetti.

Pasaport

Yazının Devamı

Baltalı ilah

8 Aralık 2021

"Ya bak ben bir karar verdim; şunu şöyle yapıcam” dersin bir hevesle. İçindeki heyecan tohumları filiz vermiş, ruhun kıpır kıpır. Belli ki hayatına yeni bir pırıltı, yeni bir anlam katma peşindesin. Kim bilir kaç zamandır fikir tornanda şekil vermeye çalışıp çabalamışsın ve “Tamam artık görücüye çıkarma zamanı” diyerek çekivermişsin üzerindeki sır perdesini. Kalbin pıt pıt pıt atıyor.

“Yok o iş olmaz!” diyor; içini açıp fikrini saçtığın. Derler ya, “Hevesim kursağımda kaldı” diye. İşte tam da ondan oluyor. Paylaşmak, detayları ince ince anlatmak ve belki de sebebini açıklamak istediğin daha bir dolu şey var; ama kelimeler boğazına düğüm düğüm dizili vermiş çoktan. “Niye öyle diyorsun?” diye ufak bir hamle daha “Yok yok olmaz o iş; boş yere heveslenme derim” inadı; beraberinde beynine inen balta; ve işte içine girdiğin atmosferin etkisiyle ruh semasının yıldızlarının birer birer kayıp döküldüğü o an…

Netice: Nur içinde yatsın, kırılan o heves!

Demek ki

Yazının Devamı

Bile bile lades!

1 Aralık 2021

"Sen aşılarını yaptırdın mı?” diye sordum; “Ne aşısı” dedi!; “Ayol ne aşısı olacak; korona aşısını soruyorum” dedim; ”Abla, hastalık falan yok, bizi kandırıyorlar” dedi; “Yapma ya!!! Ne diye kandırıyorlar” dedim; “Amerika hepimize çip takacakmış, hastalığı uydurmuş” dedi; ”Nerden biliyorsun” dedim; “Okumuş bi abimiz var, o söyledi” dedi; “Peki, çip takıp ne yapacakmış” dedim; “Orasını ben bilmiyorum” dedi. Ne dediysem aşı için ikna edemedim. Bu diyaloğun üstünden yaklaşık 6-7 ay geçti. Biz yine karşılaştık ve ben yine sordum “Aşı oldun mu?” diye. Cevap aynıydı, “Yok, ben olmıycam!”

“Ayol, milyonlarca insan öldü. Hastalık ve ölümler hâlâ devam ediyor. Ölümüne mi susadın?” dedim; “Eceli gelince ölüyor insan” dedi; “Elbette öyle ama ecelin niye korona olsun, sen tedbirini al” dedim; “Sen de okumuş kadınsın, nasıl inanıyorsun buna” dedi. Yine ikna edemedim!

Geçen gün yürüyorum,

Yazının Devamı

Kıssadan hisse

24 Kasım 2021

Yıllar önce eşimle Avusturya’da bir detoks merkezine gittik. 7 gün boyunca sadece su ve çorba olduğu iddia edilen, tuhaf bir sıvıyla beslediler bizi. İlk 2 gün, açlığın yarattığı psikolojik arızalar sebebiyle çok zor geçti. Bünye, uzun saatler hatta günler süren açlığa alışık olmadığı için, hırsını sinir sistemimizi altüst ederek almaya çalıştı. Başardı da! 3. günden itibaren enerji ivmesi şaşırtıcı bir şekilde yükselmeye ve kendimizi oldukça iyi hissetmeye başladık. Yemek yemeyi çok severim ve kocaman porsiyonları lüpp diye mideye indirme potansiyelim hayli yüksek. Ama azmettim ve dayandım. Sonuç: Yıllardır hep fazla mesai yapmak zorunda kalan, zavallı midem sanırım hayatında ilk kez rahat bir nefes aldı, bu sayede de içine sinen bir tatil yapmış oldu. Biz ise kendimizdeki değişiklikten hoşnut kalarak, mutlu ve mesut bir şekilde klinikten ayrıldık.

HHH

Bu deneyim sürecinin hafızamda kalan bir başka hikâyesi daha var. Hayatı tozpembe bir bavulun içine sıkıştırmış ve sanki tek gayesi, sadece ve sadece insanlara pamuk helva dağıtıp

Yazının Devamı