Abdullah Karakuş

Türkiye’nin turizm hedeflerini ve beklentilerini değerlendiren Hediye Güral Gür, “Rezervasyonlar güzel gidiyor. 60 milyar dolar gelir hedefi var. Hedefleri tutturacağımız bir 2024 olacak” diyor.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkan Yardımcısı ve NG Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral Gür ile bu yılki turizm hedeflerini ve beklentilerini konuştuk. NG Sapanca’da buluştuğumuz Gür Milliyet’e şunları söyledi:

- “Geçen sene güzel bir yaz sezonu geçirdik. Bu yıl da iyi başladı. Rezervasyonlar güzel gidiyor. Geçen seneki hedeflerin üzerine çıktık. Bunda yapılan tanıtım çalışmalarının, ülkemizin istikrarlı gidişinin önemli etkileri oluyor. Bakanlığımız bu anlamda Turizm Geliştirme Ajansı (TGA) üzerinden önemli tanıtım atakları yapıyor. Her yaşadığımız olumsuzlukta bakanlık ve TGA devreye giriyor.

- 200 ülkede ülkemizle ilgili tanıtımlar yapılıyor. Bu tanıtımlarda kum, deniz ve güneşin ötesinde ülkemiz çok zengin bir turizm ülkesi olduğu vurgulanıyor. 4 mevsim turizm. Ülkemizin

‘HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK’.

Bu cümle 14 Ağustos 2001’de söylendi. AK Parti’nin kurulduğu gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Ana mesaj Türkiye’nin kötü gidişine dur demekti.

Yani 2001 ruhu. Bu ruh önemliydi ve halktan 22 senedir büyük destek gördü.

Erdoğan 2001’deki mesajının altını doldurdu ve Türkiye’de birçok şey değişti.

Bunu kazandığı seçimlerle gösterdi. Üst üste 7 genel seçimde 1. parti çıktı.

Ve gelinen nokta. AK Parti 2024 yerel seçimlerinde ilk defa 2. parti oldu.

Nedenleri çok. En önemlisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunların farkında olması ve özeleştiri yaparak bunları çözeceklerini söylemesi.

Ekonomi, emekliler, refah kaybı, hayat pahalılığı... İlk mesajlardan bunlara yönelik çalışmaların kararlılıkla artacağı anlaşılıyor.

Bir seçim daha geçti. Dünkü seçim yeni bir dönemin başlangıcı gibi.

Yerel seçimler, seçmenin genel seçimler öncesi partilere verdiği ara mesajdır.

Bütün partilere mesajlar verildi gibi.

İktidarın da muhalefetin de alacağı mesajlar var.

Ekonomik tartışmalar da etkili olmuş gibi. Özellikle emekliler seçim öncesi iyileştirme beklemişti.

Vatandaş tercihini yaptı.

Adaylara da oy verenler oldu. Partilere de oy verenler oldu.

1 milyon genç ilk defa oy kullandı.

“Demokrasi ve insan hakları” kriterleri ortaya koyan Avrupa ülkelerinin, özgürlükleri “silah ve balta” olarak gördüğü ortaya çıkıyor. 

Almanya, Belçika, Fransa...Olaylar, olaylar, olaylar. Avrupa’da yaşayan PKK terör örgütü mensupları Avrupa’daki Türklere yönelik saldırıya geçti. Ama NATO üyesi olan ve terörle mücadelede müttefik olduklarını belirten Avrupa ülkeleri bunları görmezden gelerek ya da az görerek sınıfta kalıyor.  

NATO sadece ABD’nin ve birkaç Avrupa ülkesinin istediği ülkelere karşı tetikte. 

Ama terör örgütünün mensuplarını ülkelerinde barındıran ve besleyen Avrupa ülkeleri bunların bir gün kendilerini de sokacağını hiç düşünmüyor. Fransa’da geçmişte yaşananlar da Avrupa ülkelerinde hiç ders alınmamış gözüküyor. 

Avrupa PKK’yı neden barındırıyor, besliyor? 

Geçmişte Belçika sokaklarında PKK yandaşlarının Türkiye aleyhine bir

‘Olağan şüpheliler ve vekalet savaşları. Hiçbir terör eylemi dış desteksiz yapılmaz.’ Bu iki ana cümle ve DAEŞ’in kurulma sebebi işin özü gibi.

İlk olarak durum saptaması: Moskova’da meydana gelen terör eylemi Türkiye’nin bir süredir haykırdığı ‘terörle ortak mücadele edelim’ çağrılarını haklı çıkarıyor.

‘İyi terörist kötü terörist’ ayrımı yapan büyük devletler Türkiye’nin terörle mücadele çağrılarına kulaklarını tıkamışlardı. Suriye’de DAEŞ ile mücadele için PKK’ya destek veren ve bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle bitirmek isteyen büyük devletler açısından gelişmeler oyun içinde oyun gibi.

İkincisi ise kim, neden yapmış olabilir?

Eylemi DAEŞ üstlenmiş gibi gözükse de eylemin arkasında olabilecek birçok olağan şüpheli var.

Saldırıyı ABD’nin bildiği tartışılırken ayrıca eylemin arkasında birçok soru işareti de var.

Rusya Devlet Başkanı Putin saldırganların

Türkiye terörle mücadelede yeni bir döneme girdi. Özellikle birkaç gündür sınır dışında yapılan nokta operasyonlarıyla Türkiye bölgedeki kilit taşı ülkelere net mesajlar veriyor. Nedir bu mesajlar?

■ Türkiye terörle mücadelede sonuna kadar gidecek.

■ Sınır ötesinde de gerekli operasyonlarla terör yok edilecek.

Türkiye hangi ülkelere bu mesajları veriyor ve neler yapacak? Özellikle dün MİT’in PKK İran Gençlik Koordinasyonu sözde sorumlusuna yaptığı başarılı operasyon çok önemli.

Geçen yazımda ‘Şimdi sırada İran mı var?’ diye yazmıştım. İran’ın da bölge güvenliği ve huzuru için Türkiye’nin terörle mücadelesine destek olması gerekiyor. Bu mesajlar İran yönetiminin son Türkiye ziyaretinde iletilmişti.

Irak’la ortak terörle mücadele kararları alındı. Kandil ve çevresine büyük operasyonlar yapılacak.

İran’a da isim ve konum verilerek PKK’lı listesi iletilmişti. İran pek oralı olmamıştı ama Türkiye terörle mücadelede kararlı. MİT&rsqu

ABD ile yeni bir dönem başladı. Irak ile PKK’ya yönelik kararlar alındı.

Kalkınma Yolu Projesi de Irak ile Türkiye ilişkilerinde kazan kazan dönemini başlatacak gibi.

Türkiye bölgemizdeki PKK’yı özellikle sınır dışında bitirmek için adım üstüne adım atıyor.

Peki ya İran ne olacak?

Şimdi sıra İran’ın PKK ile mücadelede Türkiye’ye destek vermesinde mi?

Ama İran PKK konusunda pek oralı olmuyor gibi.

PKK’ya Suriye ve Irak’ta drone verenin İran olduğu söyleniyor.

Geçtiğimiz günlerde

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile Irak, terörle mücadele ve Kalkınma Yolu Projesi’ni konuştuk. Bakan Uraloğlu, Irak ve Türkiye’nin bölgenin güvenliği ve ticaretinin artması için terörle mücadele konusunda iş birliğini mutlaka artırması gerektiğini söyledi.

Kalkınma Yolu Projesi’nin ekonomi ile güvenlik anlamında bölgeye ve nakliye işine büyük katkı sağlayacağını belirten Bakan Uraloğlu, “Kalkınma Yolu’nu hayata geçirince bölgede iş birliği de doğal olarak gelişecek. Kalkınma Yolu hem kısa hem de Irak’ın güvenliğine katkı sağlayacak. Irak’ta hâlâ güvenli ortam da yok. Türkiye işin içerisinde olduğu zaman o güvenli ortam otomatikman tesis edilme noktasında ciddi bir adım atılmış oluyor. Orada Kuzey Irak Kürt yönetiminin tutumu önemli. Onlar da bu süreçte varlar. Bu projeyi hayata geçirdiğimiz zaman Süveyş Kanalı’ndan 35 gün olan seyahat veya nakliye süresi 25 güne düşüyor. 10 gün korkunç bir zaman, 3’te 1 gibi bir azalma